Giz: altı

1.4K 202 133
                                    

Rønin, All Girls Are The Same

18 Kasım, 2021

18 Kasım, 2021

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁꧂

Çoğu varlıktaki diğerinden üstün olma çabasına anlam veremiyordum. Güçlü olmak için en yükseğe veya en derine ulaşmaya çalışıyorduk. Gücün iyi veya kötü olması kimse için önemli değil; büyük olması yeterliydi. Birileri ne denli korkarsa o kadar fazla sığınmak istiyordu; geri kalanlar ise nefret ettiğince ihanet ediyordu.

Benim gibi. Gözüm kapalı melekleri satardım. Harudha'yı her ne kadar önemsiyor olsam bile. Aynı şekilde, mantıklı bulursam şeytanları da ele verirdim. Karşılığında şeytanların sonsuz işkencesine çarpıtılmak veya melek ateşine maruz kalmak umurumda değildi. Palarmo, Leserian eğitiminde bana olabilecek her şeyi tattırmıştı. Melek ateşinin kimden çıktığı veya şeytanlardan hangisinin size işkence edeceğine bağlı olarak acı seviyeleri değişiyordu elbette ama melek ateşi bir süre sonra merhamet edip küle döndürse de şeytanların işkencesi sonsuza kadar sürüyordu. Ölmenize dahi izin verilmiyordu.

Bu yanlıştı. Hiçbir şeyde denge yoktu. Olmasını isterdim; melekler ilk bölündüğünde ve ilk şeytan öldüğünde bozulan dengeyi tekrar oluşturabilmek isterdim. Nerede bozulmuştuk? Başlangıçta... Başından beri hasarlıydık.

Günler geçti ama Gaviel'in veya bahsettiği Selenophile'ların planını çözemedim. Daha önce  o yarı elfleri avlamıştım. Görünüşümü bilmeseler de adımı, Leserian'lığımı biliyorlardı. Bu yüzden ortalıkta olabildiğince az görünüyor, Göküstü'nde bulunarak Carlo'dan bilgi toplamaya çalışıyordum.

Hiçbir şey yoktu. İki tarafın da sessizliği sekiz gün sürdü. Dokuzuncu gün sirenlerden, Behemoth'a haber geldi.

Baş şeytanın cehennemi boştu. Zindanlarından yükselen seslerin dışında, çocuk ruhlar bile ses çıkarmıyordu. Tek istediğim uyumaktı. Yemin ederim. O kadar yorgundum ki hislerimi tam tarif edebileceğim bir cümle yoktu. İki tarafın, hatta ortada kalan Carlo'nun bile dengesini sağlamak için oradan oraya koşturmuştum. Her şey düzenli gidiyordu ve bunu sağlamak aralıksız çalışmayı, dikkatli davranmayı gerektiriyordu.

Bu yüzden, sessizlik ninnisi beni mayıştırdı. Behemoth sirenlerle ilgili planının üzerine düşmüşken biraz kestirmemin sıkıntısı olmayacağına karar vermiştim. Kollarım göğsümde bağlıydı, oturduğum yerde hafifçe öne kayarak başımı sandalyenin sırtına yaslamıştım. Başım hafifçe sola düşmüştü, sonradan boynumun ağrıyacağını bile bile rahatsız şekilde uyukladım.

Gözlerim hafifçe açılıp kapanıyordu arada sırada, tetikteydim. Sabazios'u görür gibi olduğumda kaşlarım çatıldı, gözlerim yarım açıldı. Dikkatle bana bakışı yüzümü buruşturmama sebep oldu. Bu sefer yılan gözlerine sahipti. "Ne bakıyorsun?"

ARMANDO BEHEMOTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin