Giz: on üç

753 133 87
                                    

MISSIO, Animal

MISSIO, Animal

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁꧂

O lanet olası kanatları geri çaldım.

Hayatımın en tedirgin anıydı. Kanatlar, şifacı odasında bekliyordu Harudha'yı. Harudha, kanatlarının varlığını yoğun hissetmesiyle beraber çıldırmıştı. Cenneti dağıtıyordu kadın resmen. Ve onu durdurmaya çalışıyorlardı. Bu boşluktan faydalandım. Kanatlar asılı ve kıpır kıpır olduğu için almam zordu. Bu yüzden odama açtığım geçidi hareket ettirerek kanatları içine almam gerekmişti.

Kanatlar, depoma düştüğü gibi çıldırmaya başladı. Boğa terbiye eder gibi üstlerine binerek onları bağlamam bir saatimi almıştı. Ardından tüy tükürmeye son vermem ve temizlenmem de bir o kadar sürmüştü.

Beyin kaslarım bile ağrıyordu.

Onları Behemoth'a nasıl geri vereceğimi bilmiyordum. Direkt ulaşabildiğimi kabul edemezdim karşısına çıkartarak. En iyi seçenek, zindana portal açmak olurdu. Bunun için de Behemoth'un etrafında olup bir şey yapmadan birden zindanlarda belirivermesini sağlamam gerekiyordu.

Kendi kendime küfür ede ede paket paket hamburger aldım ve cehenneme gittim. Pelerinim üstümdeydi. Ellerimde hamburger paketleri vardı ve cehennemin koridorlarında yürüyordum.

Salona girdiğimde içeride Diabolus'u, Coatlicue'yi, Sabazios'u ve Behemoth'u gördüm.

Coatlicue "Mide bulandırıcı derecede beyazsın. Ne biçim pelerin bu?" dedi. Tırnaklarını inceliyordu o sırada.

"Size hamburger getirdim." diyerek ilerlemeye başladım.

Kısa bir sessizlik oldu.

"Pişmiş kırmızı et." Coatlicue burun kıvırdı. "Berbat kokuyor."

"Tadı lezzetli. Ben denemiştim." dedi Diabolus.

O sırada Behemoth kollarını göğsünde kavuşturdu, dudaklarında tek taraflı bir sırıtış belirirken masasına yaslandı. Diğerleri ise büyük masada oturuyordu.

Sabazios, Behemoth'a baktı. "Kanatlar çalındı ve yardımcından yemek getirmesini mi istedin?"

"İstemedim ama durumdan memnunum."

"Efendi Bartolov gerçekten ölmemizi umuyor." diye mırıldandı Coatlicue. "Burnu gökte Prenses'i bile tehlikeli alarmı vererek gönderdin ve biz buradayız. Oturuyoruz. Ve pişmiş kırmızı et servis ediliyor."

"Servis etmedim." dedim.

"Sonuçta edeceksin ama, değil mi köle?"

Behemoth'a baktım. "Öyle bir zorunluluğum var mı?"

ARMANDO BEHEMOTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin