Abis: yirmi dört

891 136 137
                                    

Addict., Love, Hate

, Love, Hate

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁꧂

Bakışlarımı bir noktaya sabitleyerek, sadece olduğum yerde kaldım. Nefes alırken bedenimin kıpırtısı bile canımı yakıyordu. Acı hep orada olsa da üst seviye değildi ama beni psikolojik olarak mahvediyordu. Keşke, diyordum. Keşke gücümü daha önceden, yapabiliyorken kullansaydım.

Eskiden, barış istediğim için, Gaviel dışındaki melekleri affedebileceğimi düşündüm. Ama şimdi, annemin ve babamın beni bunlar için dünyaya getirdiğini düşünüp duruyordum. Ve hiçbirini, tek bir tanesini bile, barış içinde istemiyordum. Hepsinin acı çekmesi gerekiyordu. Bu ne yaratırsa yaratsın, ya da bana ne yaparsa yapsın. Ölmek umurumda değilmiş gibi geliyordu.

Sonra Behemoth'u düşünüyordum. Bana hissettirdiklerini. Bunu kaybetmek istemiyordum. Nasıl başa çıkacağımı ise hiç bilmiyordum. Çok fazla dolmuştum. Kendimi toparlamam gerekiyordu ama şu an bu imkansız geliyordu.

O yerde beni yatırdıklarını, astıklarını, Jophiel tenimi sıyırıp dururken melek ateşiyle dolduran soylu melekleri düşünüyordum. Başımı aşağı eğmeyi ve kendime, efsunlu halde hasarsız görünen bedenime bakmayı kaldıramıyordum. O iğrenç görüntüler ve o anki acı beynime saplanıyordu. Yalvarmamıştım. Bir kez bile. Sadece nedenini sormuştum. Nedenini sorarcasına haykırmıştım. Ben size hiçbir şey yapmadım.

Birini dava uğruna harcamak bana çok saçma geliyordu eskiden. Şimdi ise soylu melekleri anlıyordum. Her birinin canını acıtmak için vermeyeceğim bir şey yoktu.

Sabazios, Carlo'yla birlikte toplantı odasınsa belirdiğinde başımı kaldırdım.

"Tanrılar aşkına..." diye rahat bir soluk aldı Carlo. "Sahja!"

Sesi, benim için endişelenmiş gibi çıkıyordu.

Sabazios "Baş şeytanın dediğine göre bir saatiniz var. Kimse gelmeyecek ya da oda dinlenmeyecek." diyerek yok oldu.

Beynim uyuştu. Omuzlarım aşağı indi. Carlo'ya baktım. Ağzım açıldı ama konuşmak yerine, gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Hıçkırıksız yaşlar. Sanki bir musluk açılmış gibiydi.

Carlo koşarcasına yanıma geldi. Sandalyemin dibine eğildi. Bir an sarılacak gibi davrandığı gördüm ama vazgeçti. Muhtemelen Behemoth, dokunmanın canımı yaktığını söylemişti. Öne eğilerek kollarımı boynuna sardım, canımın acısını göz ardı ettim. Alnımı omzuna yasladım. Bunu Behemoth'a yapmak istemiştim ama kumaştan sıyrılan herhangi bir temasımda yanacağından dolayı, yapamamıştım.

Ağlamaya ihtiyacım vardı.

Carlo yavaşça sırtımı okşadı.

Düştüğüm durumdan o kadar nefret ediyordum ki zihnimi sıktım. Metatron'un çığlıkları cehennemin en aşağısından, en tepesine kadar yankılandı. Duvarlarımın altında sıkışmış halde nasıl kıvrandığını hissediyordum ve bu beni bir nebze rahatlatıyordu.

ARMANDO BEHEMOTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin