Isabel Rosa, Praying
꧁꧂
Uyandığımda garip hissediyordum. Yorgun gibi, içimde bir ağaç budanmış ve tekrar kabarmayı bekliyormuş gibi. Örtüleri beceriksizce üstümden çekerek dizlerimin üstüne oturur hale geldim.
Ağrıyan kemiklerin oluşturduğu parmaklarımı kıpırdattım. Ellerimi kaldırarak aralarında küçük bir geçit açmayı denedim. Gücümün mor rengi cızırdadı ama geçit bir top büyüklüğünde kaldı. Ve bu minik boyuttaki geçidi açmak bile kaslarımı deşiliyormuş gibi acıttı.
Tekrar denerken birden kapı açıldı. Aniden irkilmeme karşılık küçük portal elimden fırlayarak Behemoth'un yatağının, yukarı yükselen demirini kesti. Yatağın üst perdesini tutan demirler üstüme düşecekken başımı eğip kolumu kaldırdım.
Hiçbir şey olmadığında tek gözümü açtım. Dik dik bana bakan Behemoth'la karşılaştım. Bir elinde kıyafetler vardı, diğeri ise uzun boyu sayesinde ulaşması kolay demiri tutuyordu. Demiri yukarı kaldırdığında zincirler şakırdayarak kesilen kısma sarıldı.
Bu sırada bir gözümü ovuşturdum.
Behemoth'un gözleri yatağında oturuşumda gezdi. Yüzü asıldı. "İyi dinlendin mi baş belası çakma melek?"
Kollarımı uzattım. "Kıyafetler bana mı?" Kolundakileri üstüme fırlattı. Külot ve siyah, v dekolteki deri bir tulum vardı. "İyi de ben böyle bir şey giymem ki."
"İtiraz etmeyi bırak. Tek yaptığın kafa şişirmek."
"Tahmini ne kadar daha şişse patlar?" diye sordum, sevecen bir tonda. Bir yandan da giyiniyordum, arkasını döndüğü için.
Arkasını dönmesini kendi içimde tebrik ederken bilinçli yapmadığını fark ettim. Çünkü tulumu bacaklarımdan geçirip kollarımı içine sokacakken bana baktı. "Giyindim dememiştim," dedim, aceleyle kollarımı sokup garip açılarla bükülerek içine sığarken.
"Cevap bile vermeyeceğim." dedi, homurtuyla.
"Teknik olarak cevap verdin." Ellerimi iki yana açtım. "Nasıl duruyor?"
Dik dik baktıktan sonra pelerinini savururcasına arkasını döndü ve yürümeye başladı. "Beni takip et."
Onu takip etmek yerine banyosuna gittim, kendi depomdan diş fırçası alarak elimi yüzümü temizledim. Pelerinimi giydim. Hızlı ve küçük bir portal açmıştım ama ondan bile berbat derecede, yerlerime kustuğum kanın kokusunu alabiliyordum.
Behemoth beni koridorda, kollarını kavuşturmuş halde bekliyordu. Geldiğimde hareket etmeye devam etti, söylenmedi. Behemoth'un karanlık ve boş zindanlarına indik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARMANDO BEHEMOTH
Fantasy•Baş Şeytan serisinin ikinci hikayesidir. •Yetişkin okurlar içindir. Armando Behemoth'un ölümü talihsizlik doluydu. Kaderin habersiz bir şekilde ondan aldığı parça, ölümüne yol açmıştı. Asırlar sonra diriltildiğinde bile eksikliği hala hissediyordu...