Abis: yirmi yedi

800 143 233
                                    

Izzamuzzic, Line

Izzamuzzic, Line

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁꧂

Üstümü giyinmekle vakit bile harcamadım. Birden dönüştüm. Bu seferki dönüşümüm, kayıyormuşum gibi yumuşaktı. Kafamdaki küçük, aşağı bakan boynuzlar aynı seviyedeydi. Kanatlar içimdeydi ama kocaman ağırlıklarını şimdiden sırtımda hissediyordum. Adımlarımı ise Behemoth'a bıraktığımdan, neredeyse tüm bedenim ondaydı. Yine de ortak düşünüyorduk. Bunu pratiksiz nasıl başardığımızı bilmiyordum.

Boynuzlarıma dağılmış saçlarım yarı beyaz, yarı siyah haldeydi. Gözlerim turuncuydu ama içinde mor benekler bulunuyordu. İkimizin karışımı gibiydim.

Hareket ettim. Hareketlerim, uyumlu iki kişinin dürtüleri gibiydi. Konuşmaya ya da düşünmeye gerek yoktu. Ne istediğimi de ne yapacağımı da biliyordum.

Jophiel'in odasına portal açarak içeri girdim. Perdeleri çekiliydi, odası karanlık sayılırdı. Dönüşmüş bedenim içeri girdiğinde ise, meşalelerde yanan melek ateşi de titreşerek azalmıştı.

Odada, çalışma masasınınki dışında tek bir koltuğu vardı. Koltuk, duvarda sergilenen iki kırık boynuzu izliyordu. Behemoth'un boynuzlarından yayılan kan ve gücün kokusu odayı doldurmuştu.

Başımı omzuma eğerek ellerimi arkaya kaydırdım, avuçlarımı duvara koyarak arkaya yaslandım ve beklemeye koyuldum.

Bunu neden yapıyorduk? Alamaz mıydık?

Etrafı sarılı, dedi Behemoth zihnime. Boynuzlarımın üstünde sikik dokunuşları var. Düzenli olarak onları çıkarıp inceliyor ya da kırmaya çalışıyor olmalı.

Burada beklemek tehlikeye sokmaz mıydı bizi?

İstemsizce derin bir nefes aldım. Bunu o yaptırmıştı. Aldığım nefeste, cennetin içinde olanlara rağmen tatlı kokusunu hissettim. Daha yoğun bir şekilde ciğerlerime dolduğunda ise Behemoth'un kokusunu aldım. Kanatları ve boynuzları yüzünden, cennette kokusu zaten vardı. Her ne kadar onun kokusunu beğensem de cennet için hastalıklı ve rahatsız ediciydi. Ben de onun gibi koktuğumdan, fark edilmiyordu.

Sakince beklemeye devam ettim. Uzun bir süre sonra kapı açıldı. Jophiel, Harudha'ya söylene söylene içeri girdi. Ceketini çıkardı, botlarını da. Küfürleri kulağıma dolarken, sinirleri bozulmuş bir soluk vererek koltuğa oturdu.

Bir süre gözlerini kapadı, yüz hatları sakinleşti. Beyaz gömleğinin bileklerini sıvadı. Kollarını koltuğun kenarlarına koyarak parmaklarını açtı. Garip açılarla bükmeye başlarken boynuzlar duvardan söküldü. Parmak uçlarına kadar geldi. Yumruklarını sıktığında, kırık boynuzlar çatırdadı. Jophiel'in yumruk halindeki elleri titriyordu. Boynuzlar ise çatlakları hızlıca iyileştiriyordu, parçalanmaktan epey uzaklardı.

ARMANDO BEHEMOTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin