Abis: on yedi

924 136 92
                                    

Calvania, Doom

Calvania, Doom

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁꧂

Ayıldığımda kendimi örtülere sarılmış halde buldum. Başımda hafif bir sızı vardı, onun dışında bedenim yeniden doğmuş gibiydi.

Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde yatağın ucundaki Behemoth'u gördüm. Sırtı yatağın direklerden birine yaslıydı, tek bacağı bükük haldeydi ve kolu da üstündeydi. Diğeri ise rahat bir açıyla yerdeydi. Dik dik bana bakıyordu.

Hissettiklerim, yaptıklarım ve söylediklerim... Her şey beynimde yanınca hızla örtünün altına girdim. Karanlık örtünün içinde sık nefesler alırken şoktaydım. "Git buradan." diye fısıldadım, çatlak bir sesle.

"Burası benim odam. Hatta benim cehennemim."

Sesi sakin olsa da altındaki keyif beynime beynime giriyordu.

"O ben değildim." dedim.

"Hangi kısımdan sonrası için?"

Bu gerçek değil. Bu gerçek değil. Bu gerçek değil.

"Oldukça gerçek. Pek kendinde olmadığının farkındaydım, bu yüzden centilmenlik yapasım tuttu ya zaten."

Lanet olsun.

Ani bir kararla örtüye tutunarak ayağa kalkmaya çalıştım. "Örtünün üstünden kalk." diyerek çekeledim ki örtüye sarınıp banyoya defolup gidebileyim.

"Senin yüzünden yemeğim bölündü. En azından bir özür bekliyorum." dediğinde örtünün altından ona baktım.

Ağzımdan şok dolu bir ses çıktı: "Yemeğin mi?"

Abartılı bir tavırla gülümseyerek başını omzuna eğdi.

Boğazımı nazikçe temizledim. "Hakkım bitmediyse senden bir şey rica edebilir miyim?"

Gözleri kısıldı. "Neymiş?"

"Bir süre beni görmezden gel. Yokmuşum gibi. Olur mu?"

"Niye olur diyeyim?"

Sertçe yutkundum. "Çünkü kafayı yemek üzereyim."

"Ee, sebep ben miyim?"

Başımı olumlu anlamda salladım. "Evet sensin."

Tek omzunu silkti. "Peki."

Ve gitti.

Derin bir nefes aldım. Aldığım nefes pek de zihnen tazelenmemi sağlamadı. Ellerimi gözlerime bastırarak bir süre daha bekledim. Ardından, zihnen zayıf düşüşümü yenmek için harekete geçtim.

Depoma gidip hem ortalığı temizlerken hem de birkaç parça kıyafeti toparlarken aklımı da toparladım. Ben bir melek çocuğuydum ve kimliğim biliniyordu. Aynı zamanda Leserian'dım ve içimde, dengelenme olsun diye feci güç yüklenmiş baş şeytanın gücünün yarısı vardı. Bu beni bazen çıldırtıyordu; bir an saldırganlaşıyorken bir an Behemoth için kuduruyordum. Ayrıca onunla düşüncelerimi paylaşabiliyordum, bazen hissettiklerini hissediyordum. Bazen ona dönüştüğümü bile düşünüyordum. Baş şeytanın her şeyine garip bir merakım vardı ve onun düşündüğümün aksine epey farklı biri olduğunu fark ediyordum. Bir de... Baş şeytan dili muhteşem hissettiriyordu. Ve o dil bacaklarımın arasında kullanılmıştı.

ARMANDO BEHEMOTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin