Abis: yirmi altı

830 133 183
                                    

Nic Dean, 514

Nic Dean, 514

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁꧂

Harudha'nın kanatlarına Behemoth dokunamıyordu. Bu da, dengenin Harudha'yı onun öldürdüğünü varsaydığını gösteriyordu. Onun kanatlarını tutarak kırma, bağlama ve sarma işi Sabazios'la Diabolus'a kalmıştı.

Behemoth, elleri kalça hizasında onları izlerken omzunun üstünden bana baktı. "Bu işi tek başına yapmış olman takdir edilesi."

"Biliyorum." diye onayladım. Evde, o kanatları bağlamak için az uğraşmamıştım. "Teşekkürler."

"Bu." Yumruk. "Kahrolası. " Yumruk. "Yerinde durmuyor!"

Diabolus'un isyanı karşısında Sabazios iç çekerek kanatları bıraktı. Yarı bağlı kanatlar deli gibi kıpraşmaya başladı. Sabazios'un yılanları ayaklarımızın etrafında sürünerek onu sarmaladı, böylece Diabolus sarılı kanatları bağlama işini bitirdi.

Ayağa kalktığında alnındaki teri sildi. Bana bakarak saygıyla başını eğdi. Ardından Behemoth'a döndü. "Göküstü'nde bizden birini istemediğinden emin misin?"

"Gerek yok."

"Bartolov..." diye konuşmaya başladı Sabazios. Ardından başını iki yana salladı. "Neyse."

"Anlaşma yüzünden kalamazsınız. Rosvka'nın yanında Carlo olması gerekiyor. Ama kanatları Göküstü'ne taşıyacak birine ihtiyacım var."

Üçümüz de şaşkındık, Behemoth'un açıklamasına karşın. Hepimiz 'Size ihtiyacım yok,' diye gürlemesini beklemiştik eminim ki.

Diabolus kanatları sırtına attı. Göküstü'ne, Carlo'nun odasına portal açtım. İçeri girip bıraktı. Ardından portaldan geri döndü. Ben ve Behemoth Göküstü'nde kaldık.

Düşünceli bir şekilde kanatlara baktım. "Yakınında olması dikkatini dağılmasını ve hırçınlaşmasını sağlayacağından bu, burada kalda daha iyi. Onu taşıyacak kadar... Fiziksel olarak güçlü olmasam da altına portal açıp önümüzdeki masaya düşürebilirim."

Behemoth başıyla onayladığında Carlo içeri girdi. Göküstü'ndeki sessizlik kapıdan içeri sızdı. "Herkesi gönderdim." derken gözleri siyah kumaşla ve iplerle sarılmış kocaman müsveddeye döndü. "Cesede benziyor."Kanatlar alınmış gibi kıpırdandı. "Henüz ölmemiş ceset diyeyim o zaman."

Kanatlar daha isyankar kıpırdandı ama fazla hareketli kalamıyorlardı.

Carlo, bana ve Behemoth'a baktı. "Masa hazır, aranızda on metrelik mesafe olacak." Etrafında dönen Behemoth'u fark edince kaşları çatıldı, 'ne yapıyor bu' der gibi bana baktı. Omuz silktim. "Yapmamı istediğiniz başka bir şey var mı? Yiyecek içecek sunmamam konusunda emin miyiz? Hiç, bir misafiri boş göndermedim."

ARMANDO BEHEMOTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin