ALANZO BALAAM'ın tüm bölümlerini bitirmeden okumamanızı tavsiye ederim. Eğer direkt okumak istiyorsanız ALANZO BALAAM'daki 'Karakterler*' bölümüne bakmanız gerekir.
İlk 10 bölüm, seneler önce yazılmış ve düzenlenmemiştir.
Yetişkin içerik barındırır ve her yetişkine de uygun değildir.
27 Temmuz, 2020
Besomorph, Six Feet Deep
꧁꧂
Bu dünyada büyümek için yıllara ihtiyaç yoktu.
Ağaçların yükselerek topraktaki acıyı gizlemeye çalıştığı bir ormanda doğdum. Annem, Ramaela, beni çığlıkları arasında yalnızca üç dakikada dünyaya getirdi. O zamandan beri beş yıl geçti ama beni karnında bin yıla yakın bir süredir taşıyordu. Hamileyken ölmüş ve dirilmişti.
Şimdiyse yirmili yaşlarında görünen, çok uzun süredir yaşayan birinin gelişmişliğine ve zekasına sahip olan biriydim. Ne ilginçti dünyaya çocuk, yalnızlığa bilge gibi olmak. Bu büyülü yerde yalnızlık da büyütürdü. Kendinin annesi, babası, arkadaşı ya da eşi olmayı öğrenebilmek yaşlandırırdı. Eğer başaramazsanız da yalnızlıkta kaybolurdunuz.
Denklem son derece basitti.
Önüme konan küçük bardağı parmaklarımın arasına aldım ve yakıcı, ağır içkiyi boğazımdan aşağı yolladım. Göküstü her zaman bir kaçış yeri olmuştu. Mecazi ya da felsefik olarak değil, gerçekten. Soylu meleklerle bir arada yaşamak zordu. Özellikle Gaviel ve Abel, kurallarla beni hapsetmişken ve ben, gördüğüm her yere bir geçit açabiliyorken.
Şu anki görünüşüme sahip olmam doğduktan sonraki iki senemi almıştı. Göküstü'nün sahibi Carlo ile arkadaş olmuş, Leserian olmak için bulunması imkansız olan Palarmo'yu bulmuş ve paralı avcılığa başlamıştım. Sol kolumda, her avımda dallanıp budaklanan hareketli bir ağaç işareti mevcuttu. Fakat yaşadığım bu ikili hayatın eğlenceli olanında beni kimse melek çocuğu olarak tanımıyordu, yalnızca bir Leserian olan Sahja'ydım. Melekler dünyasında ise çok azının bildiği ve sır olarak tuttuğu Rosvka Nadezhda'ydım. Benden nefret ediyorlardı, her ne kadar onları kurtaracak kehanetin başrolü olsam da yasak bir meyveydim.
Melekler, Alanzo Balaam'ın düşüşünden sonra yükselmişti. Rahatça gezinebiliyor, bölgelerini belirliyorlardı. Baş melek Gaviel ve diğer ikinci nesil soylu melekler sayesinde eski üstünlüklerini yakalamaya hazırlardı. Şeytanlar ise Tiamat ve Ciprian Diabolus'un yönetiminde çırpınıyorlardı. Sanırım yeraltında karışıklıklar vardı ki Drayadlar neredeyse iki günde bir şeytan kelleleriyle Gaviel'in karşısına çıkıyordu. Gerçi bunları hep uzaktan, açtığım küçük portaldan izliyordum; soylu melekler dışında kimse yüzümü tanımıyordu. Ben ise sadece iki kişi öldürmüştüm. İkisi de Leserian'lığımı Palarmo'ya kanıtlamak içindi. Aslında şu anda işaretimdeki ağaç vücuduma yayılmalıydı fakat avları etkisiz hale getirip Carlo'ya götürmek daha mantıklı geliyordu. Zaten amacım da buydu: Göküstü'nde herkesten uzakta vakit harcayabilmek, gezmek, arkadaş edinmek. Carlo da edinilebilecek en nüfuslu, eğlenceli arkadaştı. Ama o bile beni Sahja olarak tanıyor, Leserian olarak biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARMANDO BEHEMOTH
Fantasy•Baş Şeytan serisinin ikinci hikayesidir. •Yetişkin okurlar içindir. Armando Behemoth'un ölümü talihsizlik doluydu. Kaderin habersiz bir şekilde ondan aldığı parça, ölümüne yol açmıştı. Asırlar sonra diriltildiğinde bile eksikliği hala hissediyordu...