Bölüm 21 | Tatlı Muamele

5.8K 257 343
                                    

Aşırı derecede belli ediyordu... Eğer böyle devam ederse çok hızlı yakalanacaktık ven ben tam da bundan korkuyordum...

"Kitabınızda bu sabah kaldığımız yeri açın ve egzersizleri kendiniz çözmeye başlayın," elindeki kağıtları sertçe masasına koymuştu. "Yardıma ihtiyacınız olursa bana seslenebilirsiniz," çatık kaşları onu daha da korkutucu gösteriyordu, masadaki kağıtları eline alıp sınıfa dağıtmaya başlamıştı.

"Bay Jeon? Bir şey sorabilir miyim?" Yoongi konuşmuştu, aklınca onun sinirlerini daha da bozmayı amaçlıyordu. "Ne?" bir öğrenciye davranmaması gereken şekilde cevaplamıştı. "Y/N ile çalışabilir miyim? O-"

"Hayır," sözünü aniden keserek kesin bir şekilde söylemişti. "Kendi başınıza çalışın," elindeki kağıtları dağıtmaya devam etti.

Acaba yalnız kaldığımızda ne yapacaktı? Büyük ihtimalle stresten ölürdüm.

Aradan biraz süre geçmiş, önümdeki kağıtla değil aklımda dolanan düşüncelerle boğuşuyordum. Ona seslenen birkaç kişiye yardım etmiş ve sonrasında benim yanıma yaklaşmıştı. Arkadan üzerime eğilip göğsünü sırtıma yaslamıştı, damarlı elleri masama tutunmuş ve yutkunmama neden olmuştu.

"Benimle oyun mu oynuyorsun?" sert bir sesle kulağıma fısıldamış, damarları patlayacak gibi sıkılaşmıştı. Başımı iki yana sallayıp sessiz kalmıştım. "Günün sonunda konuşacağız," benden uzaklaşmıştı ve ben, nefesimi tuttuğumu o ana kadar anlamamıştım. Pek iyi hissetmiyordum fakat Yoongi bunu kasıtlı olarak yaptığından, gerçeği söylemekten başka çarem yoktu.

...

15:15

Olabildiğince hızlı bir şekilde sınıftan çıkmış, Yoongi'yle karşılaşmamak için nefes nefese koşmaya başlamıştım. Alt kata indiğimde, Jungkook'un en son dersi olan sınıfa adımlamıştım. Vereceği tepki bile bacaklarımın titremesine neden oluyordu. Bana inanmamasından korkuyordum, ya benden nefret etmeye başlarsa?

Düşüncesi bile kalbimi ağrıtıyordu, derin bir iç çekip 134 numaralı sınıfa girdim, onun uzun figürünü gördüğüm an nefeslerim kesikleşmiş; bana doğru yaklaşıp kapıyı arkamızdan kapatmasını beklemiştim.

"Jungkook düşündüğün gib-" beni duvarla arasına aldığında korkudan cümlenin devamını getirememiştim. Eli, canımı yakan duvara yaslanmış, bedeni benimkine daha da yaklaşmıştı. Bakışlarındaki karanlık, beni bu dünyadan birkaç saniyeliğine koparmış, tenime değen sıcak nefesleri ayaklarımı yerden kesmişti.

"Neden el eleydiniz?" katı sesiyle sorduğunda yutkunmak zorunda kalmıştım. Bu soğukluğu kanımı donduruyordu, dilimi yutmuş gibiydim. "J-Jungkook... Yemin ederim sadece aramızdakilerden şüphelendiği için öyle davranıyordu, senin gibi koktuğumu ve bizdeki morlukları gördüğünü söyledi... Yalan söylemeye çalıştım fakat yine de üste çıkıp durdu, sadece seni denemek için öyle davrandı inan bana..."

"Y/N," sesimi telaffuz edişi içimi titretmiş, bakışları daha delici hale gelmişti. "Umarım beni aldatmıyorsundur..."

Kollarımı aniden ona sıkıca sarmıştım, ağlayacak gibi hissediyordum. "Seni asla aldatmam Jungkook, seni çok seviyorum. Seni kaybetmek istemiyorum, güven bana..."

Cevap vermemişti, elini sırtıma çıkarmış ve okşamıştı. Derin bir nefes vermiş, beni kendine daha çok bastırmış ve kollarını bana tamamen sarmıştı. "Lütfen yapma bunu... Yalvarırım..."

PRIVATE TEACHER || J.JKDär berättelser lever. Upptäck nu