8.Bölüm

840 110 84
                                    



Yaklaşık 1 saattir hiç gerilmeden ya da herhangi bir strese girmeden, Jongin ile birlikte kendi evine yürüyordu. Hastaneden çıktıktan sonra Jongin ona evine bırakmayı teklif etmişti.

Chanyeol'ün yüksek itirazlarına rağmen Sehun, kendi kendine Jongin'e karşı daha ılıman olmaya karar vermişti. Bu yüzden Chanyeol'e bir sorun olmayacağı konusunda garanti verdi.

Hastahane evine yakın değildi. Yine de Sehun hala sabaha kadar uyumaması gerektiği için Jongin'e birikte yürümeyi teklif etmişti. Böylece konuşabilirlerdi.

"Uzun zamandır yürüyoruz ama sen daha ağzını bile açmadın."

Jongin ona bakmadan tebessüm etti. Ona olan özlemi o kadar baskındı ki, kendisini tutmasa ve onu gerçekten korkutmayacağını bilse, Sehun'u kollarının arasına alıp sıkıca sarılmak istiyordu.

"Sessizliğini dinliyordum. Bunu bile özlemişim."

Sehun istemsizce gülerken buldu kendisini. Korktukları bir tarafa Jongin ile uyuştukları çok fazla şey vardı. Tabi yıllar geçtikçe pek çok şey yerini başka ilgi alanlarına bırakmıştı. Bu yüzden Jongin'in neyi sevip neyi sevmediğini bilmiyordu. Esasında eşi olan adamı hiç tanımıyordu.

Ona karşı düşmanca davranmaya son vermiş olsa da, kalbindeki kırıkların tamirinin kolay olacağını sanmıyordu.

"Yaşadığımı nasıl öğrendin Jongin?"

"Esasında pek kolay olmadı. Park anneyi yani Chanyeol'ün annesini 2 sene önce tesadüfen şehirde, bir alışveriş merkezinde gördüm. Biriyle telefonda konuşuyordu. Beni fark etmedi. Sanırım oğluyla konuşuyordu çünkü ona seni sordu... Senin nasıl olduğunu, sağlığının iyi olup olmadığını. O anda ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilemedim.

Yutkunamadım bile, önce derin bir öfke duyduğumu hatırlıyorum... Neden diye düşündüm, bana bunu neden yaptığını o zamanlar gerçekten anlayamamıştım. Fakat sonrasında seni görme isteğim öfkemin önüne geçti. Park anneyi izledim, onu aylarca takip ettirdim. Sonunda da seni ve Chanyeol'ü buldum. Özel birim dedektifi olduğunu öğrendim.

Bir süre seni uzaktan izlemek yetmişti. Ama daha sonra bir açıklama istediğimi fark ettim. Neden yaptığını öğrenmem ve sana bunu bizzat sormam gerekiyordu. Sizin departmana girdim. Benim için bu çocuk oyuncağıydı, şimdi de buradayım ve sorum aynı... Neden yaptın?"

Sehun derince bir iç çekip Jongin'e baktı. Gözlerinin tam içine, tüm samimiyetiyle ve dürüst hissederek.

"Daha 14 yaşındaydım Jongin. Klanlarımızın geleneğinin ne olduğunu biliyorum ama istemediğim biriyle evlenmek istememiştim. Üvey annemle zaten hoş zamanlar geçirmiyordum. Babamı aylarca göremiyordum. Yaşadığım klanda dışlanan biri olmak, sandığından daha zordu benim için.

Chanyeol olmasaydı belki de çoktan ölmüştüm. O gün gözünün önünde kendimi bıçaklarken, gerçekten yapmak istediğim için yaptım. Sana hepsinin bir düzmece gibi göründüğünün farkındayım.

Ölümünü kurguladı, şimdi de kendisini aklamaya çalışıyor diye düşünebilirsin ama yaşamak için bir nedenim gerçekten yoktu o zamanlar.

Annem gibi sevdiğim ablam ölmüştü. Olan biteni kabullenememişken, o kollarımda son nefesini vermeden hemen önce söyledikleri... Bunun nasıl acıttığını biliyor musun? Kapana kısılma hissinin insana neler yaptırabileceğini?

Chanyeol benim kendimi ilaçla öldü göstereceğimi sanıyordu, çünkü ona böyle söylemiştim. Bu yüzden planımı o ve ailesi kolayca kabul etmişti. Ama ben daha iyisini yapmak istedim. Hala yaşadığımı öğrendiğimde, hemen yanıbaşımdaydı.

JaDe!Where stories live. Discover now