40.Bölüm

535 67 96
                                    

YN: Herkese Selam, nasılsınız? Ben bildiğiniz gibi, yoğun stres ile boğuşuyorum. Hikayenin beğenilerinin ve yorumlarının düştüğünü gördükçe de üzülüyorum açıkçası. Bu da beni daha çok strese sokuyor. Hikayeden sıkıldığınızdan mı? istemsizce verilen aralardan mı bilmem ama ben makine değilim, bunu bilmenizi istiyorum. bol zamanım olduğunda mutlaka peş peşe bölüm gönderen biriyim. Ama şimdi görüyorum ki, ben ne kadar çabarlarsam çabalayayım nafile, beğeniler yükseleceğine düşüyor, yorumlar da keza öyle.

Ben beğeniler ve yorumlarla şevk kazanan, bununla motive olan biriyim. Bunlar benim için bir nevi yakıt gibi, ne kadar düşük olursa o kadar enerjim ve yazma şevkim düşüyor. Bu hikayeye biraz olsun ilginiz, sevginiz varsa lütfen bu yazdıklarımı ciddiye alın.

Yıldıza basmaya üşenmeyin, iki satır da olsa bölüm hakkında düşüncelerinizi yazın. Beni ve yazdıklarımı sevmiyorsanız da, tek söyleyebileceğim şey "Burada ne işin var." olur.

Lafı çok uzattım farkındayım, ama beni çok üzdüğünüzü bilmenizi istedim.

Keyifli Okumalar.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Sehun, babasının uyandığını duyar duymaz eşini tekrar kendisine çekerek sıkıca sarılmıştı. Gözyaşları ardı ardına akarken, derince bir iç çekti.

Babasının uyandığını öğrenmesi, sanki içinde eksik olan bir şeylerin tamamlanmış gibi hissetmesine neden olmuştu. Belki de bunda babasının kendisini kurtarmaya çalışırken yaralanması ve Sehun'un bunu öğrendikten sonra kendisini suçlaması yatıyordu. Nedeni her ne olursa olsun, Sehun biraz olsun rahatlamış hissediyordu.

Jongin düşüncelerini okumuş, elini başına götürerek saçlarını okşamaya başlamıştı. Arada küçük öpücükler bırakarak sevdiği adamı rahatlatmaya çalışıyordu.

"Jongin, babamı görmeye gidebilir miyiz?"

"Tabi ki bebeğim, tabi ki gidebiliriz."

Sehun, eşine gözleri yaş dolu ama yüzünde kocaman ışıl ışıl bir gülümsemeyle baktı. Eşi göz yaşlarını parmak uçlarıyla tek tek nazikçe silip, göz kapaklarının üzerini tek tek öptü.

"Hadi, babanı görmeye gidelim."

Sehun'un elini tutarak, haberi aldığı zaman hazır da beklemesini söylediği araca doğru birlikte yürümeye başladılar.

Araca binecekleri sırada Chanyeol yanlarına gelmiş ve Sehun'u durdurmuştu.

"Sehun, seninle özel olarak konuşmam gereken bir şey var."

Sehun, başka bir zaman olsa Chanyeol'ün isteğini asla ertelemezdi. Lakin babası uyanmıştı ve onu görmek için delice bir istek duyuyordu. Bu nedenle her ne kadar bundan rahatsızlık duysa da onunla görüşmesini ertelemek zorundaydı.

"Şu anda pek uygun bir zaman değil Chanyeol, döndüğümde konuşsak olmaz mı?"

"Gerçekten önemli ama, konu Baekhyun. Bana yardım etmek zorundasın."

Jongin, onların fısıltı boyutundaki konuşmalarını oldukça net bir şekilde duyduğundan bıyık altından gülümsemekle yetindi.

Sehun bir eşine bir de Chanyeol'e bakıyordu. İçini çekerek elini Chanyeol'ün omuzlarının üzerine koydu. Dostunu geri çevirmeye her nedense içi elvermemiş, kendince bir çözüm yolu bulmuştu.

"Babam uyanmış Chanyeol, istersen sende bizimle gel, hem yolda konuşabiliriz. Senin için sorun olur mu hayatım?"

"Sorun olmaz bebeğim, sen nasıl istersen öyle yaparız."

JaDe!Where stories live. Discover now