2.Bölüm

1.2K 131 90
                                    



Sehun, kapana kısılmış gibi hissediyordu. Bir an önce ondan uzaklaşmak istediği için de tekrar geriye doğru bir adım atmış ve sırtı cam duvara sertçe çarpmıştı.

Paniklemişti, tüm duyuları alarma geçerken onun da bunu fark etmiş olduğunun da farkındaydı. Ne yaparsa yapsın gerçekten de artık kaçacak bir yerinin olmadığını biliyordu.

Odadan çıkıp gitmeyi başarabilse de hiçbir şeyin değişmeyeceğini anlamıştı ve artık bundan sonra onun peşini asla bırakmayacağından da kesinlikle emindi.

Çünkü henüz nasıl olduğunu bilmese de bile, Jongin yaşadığını bir şekilde öğrenmişti. Tam ona bir şey söylemek üzere ağzını açmıştı ki, cam kapı sertçe tıklatıldı.

Jongin, dikildiği yerde hiç istifini bile bozmadan Sehun'a bakarken, onun bakışları ise kapı ile Jongin arasında gidip geliyordu.

Onun hiç kıpırdamayışından cesaret alarak, iki adım ötesindeki kapıyı hızla açtı. O kapıyı açar açmaz Chanyeol, kapıda durup bakışlarıyla Sehun'un iyi olup olmadığını anlamaya çalışmıştı.

Chanyeol, Jongin'in bu davranışını görmezden geleceğini zaten beklemiyordu. Hele ki Sehun'un yaşadığını öğrendikten sonra bu kadar sakin kalması, ona göre hayra alamet değildi.

"Bay Park, konuşmamızı bölmenizin özel bir nedeni var mı?"

Chanyeol'un, Jongin'in olabildiğince sakin ellerini pantolonunun ceplerini sokmuş bir şekilde sorduğu bu sorusuna karşılık, kaşlarını çatmış bir şekilde ve de sertçe gözlerinin içine bakması; Jongin'i oldukça keyiflendirmişti.

"Sorumun cevabını bekliyorum Bay Park."

Chanyeol dişlerini sıkarak ona bakmaya devam etse de, Sehun'un nazikçe koluna dokunmasıyla kendisini toparlamıştı.

"Evet, özel bir nedeni var Bay Kim, Sehun benim ortağım ve yeni aldığımız dava ile ilgili üzerimize düşen araştırma görevini yerine getirmemiz bekleniyor. Bu yüzden eğer görüşmeniz bittiyse kendisiyle morga gideceğiz. Üstelik zamanımız olmadığını, siz bizzat toplantıda dile getirmiştiniz yanlış duymadıysam."

Chanyeol, normalde kendi üstleriyle bu şekilde saygısız bir üslup ile asla konuşmasa da Jongin bu konuda kesinlikle bir istisnaydı. Çünkü her ikisi de birbirlerini yıllardır tanıyor ve itinayla birbirlerinden nefret ediyorlarlardı.

Bu nedenle Jongin, ona cevap vermek yerine sakince Sehun'u kolundan içeriye çekip, kapıyı da Chanyeol'ün yüzüne tekrar kapatmıştı.

Sehun, kolunu onun tutuşundan yavaşça kurtarırken, Jongin'in içten içe sinirlendiğini belli eden güçlü aurası, Sehun'un nefes almasını zorlaştırmaya başlamıştı. Bayılmamak için kendisini kasıp zorladığından alnında birikmeye başlayan teri elinin tersiyle sildi.

"K-Kes... Şunu."

Jongin, Sehun'un aurasından oldukça rahatsız olduğunu yeni fark ediyordu.

"Üzgünüm, iyi misin?"

Jongin hızla gücünü geri çekmişti. Üzerindeki baskı gider gitmez Sehun birkaç kez derin derin nefes alıp verdi.

"Hiç değişmemişsin, bir gram bile."

Sehun'un fısıltıyla kendisi için yaptığı tanım Jongin'i tekrar gülümsetirken, ondan bazı cevaplar almadan bırakmaya niyetli olmadığını az önce zaten belli etmişti.

Hemen kapının dibinde bekleyen Chanyeol'ün, ara ara kapıyı çalıp durması her ne kadar ikisinin de sinirlerini bozuyor olsa da, Sehun eninde sonunda bu konuşmayı yapmak zorunda olacağını biliyordu.

JaDe!Where stories live. Discover now