37.Bölüm

503 73 86
                                    

YN: Selam, okumadım, kontrol etmedim, hatalar olabilir. Bana hikaye ile sormak istediğiniz, kafanıza takılan bir şey olursa yorumlarda yazabilirsiniz. elimden geldiğince cevaplandırmaya çalışırım.

Keyifli okumalar. 

*-*-*-*-*-*-*-*

Şifacı Sehun'un söyledikleriyle hemen tekrar Jongin'in bileğini tutup nabzına baktı. Yüz ifadesi saniyeler geçtikçe değişime uğrarken, Sehun nefesini tutmuş dolu gözlerle şifacıya bakıyordu.

"Çok enteresan... Bu gerçekten de beklenmedik bir durum."

Odadakiler Şifacının neden bahsettiğini ya da neye bu kadar şaşırdığını açıklamasını bekliyordu.

Kadın derince bir iç çekerek başını salladı. Bakışları önce Sehun'u buldu, daha sonra odada bulunan herkesin üzerinde tek tek gezindi.

"Bu durum geçmişte bir kez daha yaşanmıştı. Lakin o zaman ısırılan kişi ne yazık ki çok fazla yaşamadı."

Sehun gözlerini dehşetle açarak çöktüğü yerden hızla kalktı ve kadının cüppesinin yakalarına yapıştı. Jongin'e şayet bir şey olacak olursa, değil sadece onu; hiç kimseyi yaşatmazdı.

"Ne demek istiyorsun? Açık konuş şifacı!"

Sehun, hala ağlıyor olmasına rağmen öfkesine hâkim olamamış ve kurt genleri ile vampir genleri aynı anda uyanarak, gözlerinin renginin koyu kırmızı renge bürünmesine neden olmuştu.

Şifacı ve odadakiler Sehun'un içinde bulunduğu durum yüzünden fazlasıyla hassas olduğunun farkındaydı. Fakat ilk defa onun gücünün en az Kai'nin gücüne eş olduğunu hissetmişlerdi. Hiç kimse çıt dahi çıkarmadan bir köşede olanları izliyor, müdahale etmeye çekiniyordu.

Şifacı sakince ellerini Sehun'un ellerinin üzerine koydu ve gözlerinin içine bakıp, yumuşak bir sesle konuştu.

"Lütfen, anlatacaklarımı bitirmeme müsaade edin Baş Omegam."

Sehun anında sakinleşip; ellerini kadının yakasından çekti ve Jongin'in yanına; yere bağdaş kurarak oturdu. Göz rengi hala mevcudiyetini koruyordu.

Aurası değişmiş, ortamı fazladan germişti. Lakin hiç kimse yerinden kıpırdamıyor, onlarda şifacının anlatacaklarını sabırla bekliyordu.

Şifacı Sehun'un sakinleşmesinden yararlanarak onun tam karşısına; yere oturdu. Bakışlarını bir kez olsun onun üzerinden çekmemiş, ilgisi meraktan çok hayranlığa evrilmişti.

"Baş Alfamızı şayet sıradan bir vampir ısırmış olsaydı, zehirlenebilirdi. Sistemi bunu kabul edemez; belki de bu onda bir araz bırakırdı. Fakat onu ısıran siz olduğunuz için kurdu vampir kanıyla çoktan uyum sağlamaya başlamış. Bunun nedeni muhtemelen mühürlendiğinizde sizi zaten iki kez ısırmış olması.

Çekinik geniniz o zamanlarda kendisini çok belli etmese bile bu; çoktan sizin DNA'nıza işlenmiş durumda. Yani siz farkına varsanız da varmasanız da o bir melezi mühürledi. Dolayısıyla kanınıza karşı bağışıklık geliştirdi. Fakat onu doğrudan ısırmadığınız için, muhtemel sonuçların belirsiz oluşunun farkındaydı. Bu durumun onu nasıl etkileyeceğini ya da gelecekte doğacak çocuklarınızı nasıl etkileyeceğini bilmediği gibi.

Yani konuyu özetlemek gerekirse Baş Alfamız uyandığında – ki bunun net bir zamanı yok tespit edebildiğim kadarıyla. Tam olarak nasıl bir ruh halinde olacağını kestirmek epey güç.

Neyse ki görebildiğim kadarıyla yaraları hızla kapanmış. Sizin onu ısırmanız haricince yaralarının sebebi olan kesici aletlerin zehrinin – ki ne tip bir zehir olduğunu bilmiyorum. Vücuduna yayılmaması ve bir an önce sisteminden atılabilmesi bir iksir hazırlamam gerek. Şimdilik gitmek için izninizi istiyorum."

JaDe!Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora