21.BÖLÜM

7.3K 771 285
                                    

Keyifli Okumalar
Dilerim
❤️
***
FEYZA

Hafta sonu Tuğçe ve Emre'nin nikahına çok az kalmıştı ve ben
gidip, gitmemek konusunda hâlâ kararsızdım. Ama bu durum kesinlikle onlara kızgınlığımdan
değildi.

Çünkü öyle bir an gelir ki bazı yolların dönüşü, bazı hataların özrü, bazı insanların ise anlamı kalmazdı. Onların ne hissettiğini bilemem ama geçmiş, benim için geçmişte kalmıştı...

Gitsem Gözde'nin geleceğini biliyordum. Peki ama ya Efe hoca ne olacaktı ? En son odasındaki konuşmamızdan sonra tanışmamız hakkında ne bir iması olmuştu, ne de düğüne beraber gidip gitmeyeceğimizi sormuştu. Gidip sormak istiyordum ama her sormak için yanına gittiğimde, anlamsız bir heyecan bedenimi esir alıyor ve ben saçma sapan mazeretler üreterek anında kaçıyordum. Kaçtığım şeyler önceden tanışıyor oluşumuz muydu yoksa o yazdığı notun gerçek oluşu muydu ? Kafam bir kaç gündür bu sorularla dolmuş, artık taşarak beynimi sulandırıyordu.

Hemşireye bugünkü raporları verirken çıkma saatim gelmişti. Bugün eve erken gidecektim. Önceliğim güzel bir duş alıp kafamı rahatlatmaktı. Sonrasında ise kahve bardağımı alarak Gözde'yi balkonda beklemekten başka, hiçbir şey yapmak veya düşünmek istemiyordum. Asansörden inip hızla giyinme odasına girdim. Çantasını alarak odadan çıkacak olan meslektaşım, Aslı ile karşılaşınca gülümsedim.

"Sende mi erkencisin ?" Aslı yorgun gözlerle bana bakarak gülümsedi.

“İki gece nöbetten sonra bırak da erkenci olayım” dediğinde, elimle alnımı ovup mahcupca gülümsedim.

"Haklısın unutmuşum, kusura bakma Aslı kafam başka yerde” dediğimde gülümsedi.

“Önemli değil canım da, hayırdır senin neyin var ? Yardım edeceğim bir konusu ise lütfen çekinme söyle.”

Aslı hastanemizin en çalışkan ve en azimli doktorlarından biriydi. Elinden geldiğince herkese yardımcı olur, sıcak tavrı ve merhametiyle de çok çabuk dikkat çekerdi. Normal de bir gece nöbette kalması gerekirken, o trafik kazasında ağır travma yaşayan genç bir kadın için iki gece nöbette kalarak ona destek olmayı tercih etmişti. Böyle merhametli ve işini hakkıyla yapan doktorların var olması, kesinlikle yeni nesiller için bir umuttu..

Aslı'nın sorusuyla aklıma ilk gelen kişinin Efe hoca olması haksızlıktı. Gözlerimi kırpıştırıp alnımı kaşıdım. “Biliyorum tabi ki teşekkür ederim ama öyle büyük bir sorun yok. Yani var ama öyle çok da şey değil.." Diyerek, birkaç gündür yaptığım şaçmalıklara bir yenisi daha eklediğim için kendime iç dünyamdan, pek de müsait olmayan hakaretleri göndermeye başlamıştım.

Aslı'nın yorgun gözleri ışıldayıp yüzünde 'yakaladım seni' der gibi gülüşü yerini aldığında, gelecek soru için gözlerimi yumdum. "Feyza yoksa sen Aşık falan mı oldun ?” Aslı'nın sorusuyla kapalı olan gözlerim anında fal taşı gibi açıldı..

"Ne ? Saçmalama Aslı ! Yok öyle bir şey” diyerek, bu sefer fazla panik yaptığımı fark ederek hemen toparladım. “Her neyse ya sen çok yorgunsun. Hadi hadi canım, sen bir an önce eve gitte dinlen” diyerek hızla Aslı'nın arkasına geçip, odadan dışarıya doğru sürükledim.

Hafif bir ittirmeyle dışarıya doğru atarak, yapma bir tebessümle;
“hadi canım selamat ile sonra konuşuruz” diyerek Aslı’nın gülen suratına karşı, kapıyı hızla kapattım. Sinirle alnımı kapattığım kapıya dayadım. Belki biri kapıyı açarda, kafamı duvara vurarak bir travma yaşar ve eski fabrika ayarlarıma geri dönerim umuduyla bir süre öylece bekledim ama yaklaşık beş dakikadır beklediğim kapı açılmayınca, sinirle kafamı geri çekerek giyinmek için dolabıma yöneldim.

ŞANSIN BÖYLESİWhere stories live. Discover now