8.Bölüm

9.9K 921 658
                                    

Yorum ve küçük
⭐Yıldızınızı
lütfen esirgemeyin..

Keyifli Okumalar
dilerim

***

Akşam üstü Feyza ile telefonlaşıp aynı anda eve gelmek için sözleşmiştik. Konuşacak o kadar çok konumuz birikmişti ki işten eve taksiyle dönerken hiç üşenmeyip, telefonumun not kısmına Feyza'ya söyleyeceğim ve soracağım soruları bir bir not almıştım.

Sonuçta biz kadınlar, küçük bir ayrıntıyı bile atlamayı sevmeyiz.

Feyza ile taksi durağında buluşup, akşam yemeğini yemek için bizim eve geçtik. Mahallemiz ile durak arasında fazla mesafe olmadığı için maalesef sorularımı eve saklamak zorunda kaldım. Tam eve girdik, daha rahat konuşuruz derken bu sefer de annemin sofrayı hazırlıyor oluşunu görünce yine susmak zorunda kalmıştım. Feyza ile beraber ellerimizi yıkadıktan sonra anneme sofrayı kurmaya yardımcı olmuş, sonunda hep beraber masaya oturmuştuk.

Muhabbetler eşliğinde yediğimiz yemekte yine Feyza'ya soru soramayacağımı düşünsemde neyse ki babam, konuyu çocukların okul mevzusuna getirdiğinde konumuz bir anda değişti. Bunun fırsatıyla sinsice gülümseyerek çaktırmadan yanımda oturan Feyza'ya doğru yanaştım ama sessiz sedalı sorular soruşum, malesef ki terminatör annemin dikkatini oldukça çekmişti.

Neyse ki annem, babamın yanında pot kırmamak için açık ve net sorular soramamıştı. Tabi bu durum sofrayı toplarken geçerli değildi. Mutfak ve salon arasında resmen annem ile beraber kedinin fareyi kovalarcasına birbirimizi kovalamış ve annem sayesinde iyi bir akşam sporu yapmıştık.

Ailecek çay keyfi yapacağımız saat geldiğinde ise sonunda annemi babamın yanına zar zor oturtup, bunun fırsatıyla birazda olsa nefes alabilmiştim. Elimdeki çay tepsisi ile salona girip, babama doğru ilerledim. "Buyur babacığım" diyerek, elimdeki çay tepsisini televizyon izleyen babama doğru uzattığımda bakışlarını hemen televizyondan çekip, içten bir şekilde bana bakarak gülümsedi.

"Sağolasın, güzel kızım benim"
diyerek uzattığım tepsiden çayını alırken, bende aynı şekilde gülümsedim. "Afiyet olsun" diyerek geri çekildiğimde, sıra anneme gelmişti. Anneme döndüğümde gözlerini kısarak tepsideki çayına uzandı. "Sağ ol annemm" diyerek 'm' harfine vurgu yaparak uzatıyor oluşu, bana alttan gizli bir mesaj veriyor olmasından ibaretti. Duruşu sakin bakışları ise adeta; 'ben senin hesabını sonra keseceğim' diyen bebek yüzlü katili anımsatıyordu.

Anneme gülümseyerek afiyet olsun dedikten sonra Metin ve Tekin'in de çaylarını verip, en son benim ve Feyza'nın çayını alarak odama kaçabilmiş ve annemin soru azabından şimdilik de olsa kurtulabilmiştim.

Anneme şimdi aşık oldum falan desem, net bir şekilde adamın TC kimlik numarasına kadar her şeyini öğrenmek isteyecekti. Hayır yani bilsem sorun değil söylerdim...

Şu an ise odamda yatağımın üzerinde, Feyza'nın bugünkü komik hikayesini dinlerken bilmem kaçıncı kez gülmekten yataktan düşünce, ortak bir kararla yerdeki minderlerin üzerinde oturmaya karar verdik. Beraber marketten aldığımız çekirdek ve cipsleri hunharca yerken, arada nefes alabilmek için çayımdan bir kaç yudum alıyordum.

Daha doğrusu gülmekten boğulmamak için çayımı yudumlamaya çalışıyordum...

Feyza ortadaki tepsiden çay bardağına uzanırken, bana sinirle söylendi. "Gülme artık ya ! Vallahi bak, sinirim daha çok bozuluyor." Dediği zaman daha çok gülesim geldi.

ŞANSIN BÖYLESİTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon