Deniz Kızı 65. Bölüm

117 5 0
                                    

Eftelya'dan;

"Şu beach güzel aslında, bir de oraya mı baksak?"

Diyen Ahu'ya baktım ve başımı sallayarak onayladım. Ahu güzel bir kızdı ve Asu'ya benziyordu. Yani kabul etmek istemesem de Asu'da güzeldi.
Aslında Ahu'yu ilk başta sevmiştim ama Mete ile olan yakınlığını fark ettikçe, Asu'nun da Mete'ye aşık olduğunu öğrenince biraz rahatsız olmaya başlamıştım.
Kıskançlığımın yersiz olduğunu biliyordum. Metehan, Ahu ve Asu'yu yıllardır tanıyordu, onları yıllardır görüyordu. İkisine de şimdiye kadar bir şey hissetmemişti, Asu'nun ona aşık olmasına, Ahu'nun hemen alt katında oturmasına rağmen. Ama bana ilk görüşte vurulmuştu. Bu kıskanmaman yeterli bir sebepti ve Metehan gereksiz kıskançlıktan kesinlikle hoşlanmıyordu. Asu'yu kıskanmam normaldi ve o da farkındaydı ama Ahu öyle değildi. Ahu dokunulmazdı. Zaten benim için sorun olan şey de buydu zaten. Tabii bu olumsuz duygularımı yansıtmıyordum, daha cicim aylarında problem çıkartmayacaktım. Aslında bakacak olursak beraberken çok da güzel anlaşıyorduk, galiba bunu aşmam gerekiyordu.

Bakacağımız mekana gelince etrafa göz gezdirdim. Sade ve şık bir mekandı, Canlı müzik vardı. Çetin mekanın sahibiyle görüşmeye gittiğinde biz de Ahu'yla yalnız kalmıştık.

"Şuraya birleştirmelerini isteriz masaları. Hem sahne dibi değil hem uzak değil, bence ideal."

"Evet evet, orası olur. Kenarlara balonları asarız. Benim evde pilli beyaz süs ışığım var demire onu dolarız."

"Aa, çok hoş olur. Buradan çıkınca pasta işini de halledelim bence."

"Hazır çıkmışken iyi olur aslında."

"Ben daha hediye bulamadım, hediye de alacağım."

"Ben de daha bakamadım. Beraber gidelim istersen, hen fikir alışverişi yapmış oluruz."

Çetin, yanımıza geldiğinde ayarladığını söylemişti. Haberleşmek için adamın telefon numarasını da almıştı.

Buradan çıkıp çıkıp pasta bakmaya gittik. Şirin bir pastanenin önünde durduk ve vitrini inceledik. Ortadaki karamelli pastayı işaret ettim.

"Şu lezzetli duruyor."

"Mete karamelli pastadan nefret eder. En çok çikolatalı seviyor, çikolatalı veya meyveli alalım."

Al işte! Ahu onu benden daha uzun zamandır, hem de daha iyi tanıyordu. Ben daha neyli pasta sevip sevmediğini bile bilmiyordum. Ahu bana açıklarken laf çarpar gibi değil, oldukça stabil bir ses tonuyla söylemişti ama bu kötü hissetmemi engelleyememişti.

En sonunda 10 kişilik, çikolatalı bir pastada karar kılmıştık. İçeriye girip pastanenin sahibiyle konuşmaya başladık.

"Merhaba, biz şu çikolatalı pastanın aynısından ortalama bi 10 kişilik istiyoruz. "

"Ne zamana?"

"Haftaya, istediğimiz adrese gönderiyor musunuz?"

"Tabii ki. Üzerine bir şey yazılacak mı?"

"Yazalım. Ahu, Çetin ne yazalım?"

"Sen sevgilisisin, senin yazman daha hoş olur."

Ahu, ne olur bana düşünceli yanını gösterme.

"O zaman... 'İyi ki doğdun Deniz Adam, iyi ki bizimlesin. Seni seviyorum.' yazalım."

Çetin konuştu.

"Metehan'a o  pastayı hayatta ben tutmam."

"Aman, tutma sen. Şurada oturup bi çay mı içsek? Alışverişi sonra yaparız. Ayaklarıma kara sular indi ya. "

"Katılıyorum, ben de ayakta zor duruyorum."

Oturduk ve hepimiz birer çay söyledik.

"Metehan'ı oyalama ve getirme işini kim yapacak?"

"Bence sen yapsan en uygunu, Eftelya. Hem doğum gününde planı sen organize ediyorsun."

"Beraber ediyoruz ya, tek başıma mı yapıyorum?"

"Fikir senden çıktı sonuçta. Hem de doğum gününde biraz sevgilisiyle baş başa vakit geçirmek onun da hoşuna gider. Ama şimdi pastadaki not da sizinle ilgili..."

"Ben de bilemedim ya."

Çetin lafa girdi. "Bence sen sabah Metehan'la ol. Kutlamadan önce ayrılın. Sonra da birimiz getirir. Hem siz vakit geçirmiş olursunuz hem de pastayı tutarsın."

"Çetin ilk defa mantıklı bir şeyler söylediğini duydum."

"Kıza bak iyilik yapıyoruz yine laf atıyor. Vallahi yaranılmaz sana."

Deniz KızıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon