Deniz Kızı 14. Bölüm

363 21 5
                                    

Ahu'dan;

"Varamadım, doyamadım, kokusuna tadınaaa. Adım adım, kovadım, bulamadım iziniii..."

Telefonumun çalmasıyla uyandım ama etraf karanlıktı. Demek ki sabah olmamıştı. Bu zekam nereden geliyordu? Beni bu saatte kim arıyordu? Saat kaçtı? Kolanın içine ne katıyorlardı? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

"Bu ne kaçış? Bu ne gidiş? Öyle delice bir aaaşk. Varılamaz dönülemez gel benimle dolaaş."

Telefonun çalmaya devam etmesiyle girdiğim transtan çıktım ve kimin aradığına baktım. Metehan? Bir şey olduysa diye telaşlanıp telefonu açtım.

"Mete?"

"Ahu hanım, ben *** Bar'ın güvenlik görevlisiyim. Arkadaşınız onu almanızı istiyor."

"Sarhoş mu oldu? İyi değil mi? Bir problem çıkardı mı?"

"Evet, sarhoş oldu. Ama iyi ve bir problem çıkarmadı. Kapının önünde sizi bekliyoruz."

Teşekkür ettim ve telefonu kapattım. Aptal! Ne bok yiyecektim ben? Hızlı ama sessiz bir şekilde üzerimi değiştirdim ve elimi yüzümü yıkadım. Şimdi sıra en zor kısma gelmişti. Babamı uyandırmadan araba anahtarını almak. Önümde iki seçenek vardı. İlki babamın anahtarları pantolonuyla beraber odasına koymuş olması, ikincisi ise koridora bırakması. Normalde koridordaki komidinde olurdu ama bazen cebimde unutuyordu. Yine sessizce koridora çıktım. Bingo! Koridordaydı. Bir kaplumbağa edasıyla kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. Merdivenlerden inerken kuş yuvasına dönmüş saçlarımı düzelttim. Arabaya bindim ve yolların boş olmasından faydalanarak hızla o bara sürdüm. Allah'tan yolu biliyordum. Aptal! O tam bir aptaldı. Kendine has bir depresyon tarzı vardı. Gündüzleri kafasını kaldırmadan oyun oynar ve manyak gibi elma yerdi. Evet, elma. Nedenini hiç sorgulamadım. Her neyse, geceleri ise ailesine Çetin'de kalacağını söyleyip manyak gibi içerdi. Alkolik pezevenk, her seferinde bizi zora sokuyordu. Metehan'a küfür ede ede bara varmıştım. Gerçekten de kapının önünde güvenlik görevlisi ve yerde yayılarak oturmuş bir adet sarhoş Mete vardı. Beni görünce kollarını kaldırıp salladı. Sonra da sanki çok uzaktaymışım ve onu görmemişim gibi bağırmaya başladı.

"Ahuuu! Burdağyııım!"

"Görüyorum aptal, bağırma."

Yanına gittiğimde burnumu sıktım.

"Alkolik Pezevenk! Leş gibi içki korkuyorsun! Nereye götüreceğim şimdi seni?"

Güldü sadece. Ben bu sığırı bu sefer hangi deliğe sokacaktım acaba? Hayvan herif, beni sinirden deli ediyordu.

"Kankaa benim kafamda beyin yerine çiçeh ehmişler gibi şu ağn. Bağa mı soruyorsun?"

Bizim eve götüremezdim. Tamam çocukluk arkadaşımdı ve babam yobaz değildi ama çok geniş de değildi. Gecenin bir yarısı eve sarhoş bir erkek getirmemi ben olsam ben de hoş karşılamazdım.
Çetinlere götüremezdim çünkü uyurken telefonunu sessize almak gibi bir huyu vardı. Mete de bu yüzden her seferinde beni arıyordu zaten.
Onu kendi evine götürsem Fatıma Teyze (Metehan'ın annesi) kalp krizi geçirebilirdi. Oğlunun nasıl bir köpek olduğunu bilmiyordu.
En mantıklısı onu bir otele götürmekti.
Sarhoşken doğru düzgün yürüyemediğini biliyordum. Bu yüzden kolunu omzumdan geçirdim ve ayağa kaldırdım. Görevli yardım teklif etti ama ben teşekkür ederek reddettim. Ne kadar küfretsemde arkadaşımı taşıyamıyorsam benim ne vasfım var bu dünyada? Mete kendi kendine mırıldanırken onun ağırlığını üstüme alarak yürüttüm. Sonra arabanın arka koltuğuna bindirdim. Bu sırada o telefon müziğim olan Yürek isimli Duman'ın şarkısını söylüyordu. En yakın otele sürdüm arabayı. Metehan'a "Şimdi burada usluca oturuyorsun. Bir bok yersen ağzına sıçarım." dedim ve arabadan çıktım. Ona güvenmeyerek arkamdan kitledim. Resepsiyona gidip bir gecelik fiyatı sordum ama 250 TL olduğunu söyleyince paşa paşa arabaya döndüm. Döndüğümde hâlâ şarkı şöylüyordu. Başka bir otel ararken bir tekel bayinin önünde durdum. Arabanın torpido gözünden para çıkardım. Kusmaması ve biraz da olsa ayılması için tenekede satılan kahvelerden siyah olanını aldım. Sonra başka bir otel daha buldum. O otel gecelik 140 TL olduğunu söyleyince arabaya gidip Metehan'ı yine aynı teknikle götürdüm. Cebinden cüzdanını aldım ve bir gecelik oda rezerve ettim. Yine cüzdanından para çıkarttım ve parasını ödedim. Ne var, hem beyefendinin sarhoşluğunu çekecektim, hem evden çıkmak için aksiyona girecektim, hem kalacak yer bulmak için uğraşacaktım, bir de otel parasını mı ödeyecektim. Odası 5. kattaydı. Onu asansöre biraz zorla da olsa bindirdim ve odasına çıkardım.

"Kız Ağhu, ben senii hiç böğle tanımığordum. Benim sarhoçlugumdan mıığ yararlanacahsın? Oteğl moteğl çoh ayıp. Sen benim garrdaşımsıın, cağnımsın, ciğeriğmsin, bacığımsın. Cık. Olmass."

Kaşlarımı çatıp hafifçe tokat attım.

"Salak, sen burada kalacaksın, ben değil."

"Eftelyağ dağ kalacah mıığ?"

"Eftelya senin bu halini görmemeli, değil mi?"

"Hiih! Doğruuu."

Onu banyoya götürdüm ve yüzümü yıkadım.

"Ahuğ, miğdemm bulanıyoo."

Hayır nolur kusma. Kusarsan kusarım. Kahretsin.

Hemen yatağına yatırıp ona zorla da olsa kahveyi içirdim. Hâlâ içki istiyordu ayı.

Artık yapmam gereken bir şey kalmamıştı. Onu yatırıp uymasını bekledim. Çok geçmeden sızıp kaldı zaten. Ben de komidindeki not defterine kısa bir not yazdım. Notu, oda anahtarını, cebindeki ev anahtarını ve cüzdanını da komidine koyarak eve gittim. Artık huzurla uyuyabilirdim.

Lütfen oy ve yorum yapın. Lütfen hayalet okuyucu olmayın.

Deniz KızıWhere stories live. Discover now