Deniz Kızı 56. Bölüm

118 7 0
                                    

Gergin bakışlar eşliğinde salonda oturuyoruyorlardı: Asu, Özge  Metehan ve Eftelya.

Malum facianın üstünden zorlasan beş dakika ancak geçmişti. Kızlar  kapıda Metehanları öyle görünce ilk başta paniklemişlerdi, Asu hızla Metehan'ın üstünden kalkmış, Metehan'da tişörtünü giymişti.

Eftelya ise, hayal kırıklığına uğramış gibiydi.

Olanları açıkladıklarında Özge kahkahalarla gülmüştü. Eftelya yalan söylediklerini düşünmüyordu, ancak hâla soğuk davranıyordu. Asu ondan hoşlandığı halde görüşmelerini bir nebze anlıyordu. Hem çocukluk arkadaşıydı, hem ikizi en yakın arkadaşıydı, hem de aileleri arkadaştı. Ama baş başa aynı evde olmak? İşte bu konudan emin değildi. Aslında Metehan ona ilk n bahsettiğinde "Zaten şehir dışında yaşıyor, hem şu zamana kadar olmamış şey şimdi mi olacak?" diye düşünmüştü. Ama şimdi kıskançlık damarlarındaki kana karışmıştı.

Asu gerilmişti. Pastayı bahane ederek yanlarından ayrıldı.

Metehan'da Özge'yi kaş-göz işaretleri verip duruyordu.

"Gördüğünün ne kadar yanlış anlaşılabilecek bir durum olduğunu biliyorum. Ama gerçekten olay anlattığımdan ibaret."

"Tamam Metehan, sana inanıyorum. Zaten öyle olmasa bile bana açıklama yapmak zorunda değilsin, sevgilin değilim, kıskanmak gibi bir hakkım yok."

"Var."

"Anlayamadım?"

"Kıskanmaya diyorum, hakkın var. Ben senden niyetimi hiç gizlemedim, senden hoşlandığımı biliyorsun."

Eftelya utangaç bir kız değildi. Ama yine de Metehan bunu ilk defa sesli dile getirdiği için ne diyeceğini bilememişti. Aslında o da ondan hoşlanıyordu. Yani galiba, ona güveniyordu, kalbi buluşacaklarında hızlanıyordu. Onunlayken saate bakma gereği duymuyordu, mesajlaşırken gülümsemesini dudaklarından atamıyordu. Yani bence hoşlanmaktı bu.
Ama bunları Metehan'a söylemek için uygun zaman değildi.

Metehan Eftelya'nın bir cevap vermeyeceğini anladığında tekrar konuştu.

"Madem bana inanıyorsun, suratın niye asık o zaman?"

"Asık falan değil benim suratım."

Asıktı.

"Beni kandırmaya çalışma, alnında resmen 'çok gergin' yazıyor. Hadi ama, söyler misin neye bozulduğunu? Konuşmazsak hiçbir şeyi çözemeyiz."

Bu çocuk niye bu kadar mantıklı konuşuyordu?

"Yani... O senden, sen benden hoşlanırken bu kadar yakın olmanız ne kadar doğru? Aynı evde baş başa kalmanız, senin odana direkt girebilmesi... Ne bileyim, bence hoş değil."

"Eve geldiğinde ben uyuyordum. Annem yedek anahtarın yerini söylemiş. Senin açından düşününce haklısın aslında, ben olsam ben de rahatsız olurdum. Ama Asu ben kendimi bildim bileli hayatımda, aynı Çetin ve Ahu gibi. Benden hoşlanması bizim aramızdaki arkadaşlık ilişkisini değiştirmiyor. Onu seviyorum, ama bir abi kız kardeşini nasıl severse o şekilde."

"Ama o seni abisini sever gibi sevmiyor."

"Ben ona şimdiye kadar bir kere bile umut vermedim. Onun beni başka türlü sevmesi benim arkadaşımdan vazgeçeceğim anlamına gelmez. Bir gün beni unutacak, o gün geldiğinde aramızda kırgınlık olsun istemiyorum."

"Zaten senden arkadaşından vazgeçmeni istemedim, sadece fikrimi sordun ben de söyledim."

"Biliyorum."

Dediğinde birkaç saniye sessizlik oldu. Sonra Metehan hınzır hınzır sırıtarak Eftelya'nın yanına yaklaştı.

"Sen benim yanıma mı gelmiştin?"

"Evet, Özge'yi çağırmaya ne dersin artık?"

"Uyuyacağım dedi ya."

"Gitsin diye yaptığın hareketleri gördüm Metehan, yüz felci geçiriyor gibiydin."

"Bu çabam boşa gitmese ve biz baş başa mı takılsak acaba?"

"Asu'yu çağır istersen, ayıp olmasın."

"Ayıp olmaz, anlayışlıdır."

"Neyi anlayacak ki?"

"Tekrar mı duymak istiyorsun?"

"Neyi?"

"Senden hoşlandığımı."

"Yo, niye bir daha duymak isteyeyim ki?"

"Çünkü sen de benden hoşlanıyorsun."

"Tüm misafirlerini böyle sıkıştırır mısın sen?"

"Sadece sana özel."

Bu sırada Asu, gözlerinden yaşlar akmasın diye kendini sıkarken yanlarına gitmeden işinin bittiğini söyledi, sonra da alt kata koşar adım indi.

Deniz KızıWhere stories live. Discover now