Deniz Kızı

Deniz Kızı 55. Bölüm

Evin içinde yükselen seslerle homurdanarak uyandım ve saate bakmak için telefonuma uzandım. Annemin ve babamın bu saatte işte olması gerekiyordu.
Teyzemi dün aniden yolcu etmek zorunda kalmıştık. En yakın arkadaşlarından biri rahatsızlanmış, bakacak başka biri olmayınca apar topar girmişti.
Özge'nin morali çok bozulunca Asu ve Ahu zorla onu kendi evlerine kalmaya götürmüşlerdi ve bugün de alışverişe gideceklerdi.
Çetin ise bu saatte neden kalkıp bizim eve gelsin ki? Hadi geldi neden beni kaldırmasın?

Dikkatimi sese verince mutfaktan geldiğini fark ettim. Gözlerimi ovalayarak kalktım ve üstümü başımı düzelterek mutfağa gittim.

Kapı aralıktı, Asu şarkı mırıldanarak tahtada bir şey kesiyordu. Telefonu şortunun arka cebindeydi ve kulaklığı takılıydı. Ayağını hafifçe yere vurarak ritim tutuyor, belini kıvırarak dans ediyordu. Aslında dans etmekten çok işini yaparken kendini müziğe kaptırmış gibiydi.

Oni izlemeyi keserek omzuna dokundum.

"Asu?"

Sıçrayarak arkasını döndü, kulaklığının tekini çıkardı. Diğer elinde yarım çilek vardı. Demek ki çilek kesiyordu.

"Ödümü koparttın."

Sıçradığı icin fazla yakınmışız gibi hissettim. Rahatsızlık hissettim ama geri çekilmedim.

"Kusura bakma, bilerek olmadı."

"Sorun değil."

Birkaç saniye öylece birbirimize baktık. Asu ani bir tavırla çileği ağzıma uzattı.

"Çilek?"

Bir şey söylemeden ağzımla parmaklarındaki çileği aldım. Direkt gözlerime bakıyordu. Bir anlığına çileği çiğneyemedim. Neden bu filmlerden çıkma zorlama sahneyi yaşıyorduk ki?

Zorlama falan değil, biraz etkilendiğim için bok atıyorum sadece.

Ben her ne kadar aramızda tam olarak bir şeyler olmasa bile ondan saklamak istemediğim için Asu'nun benden hoşlandığını, ama çocukluk arkadaşım olduğunu ve aramızda bir şey olmasının mümkün olmadığını anlatmıştım.
Gizli saklı iş yapmayı sevmezdim.
Dedi anonim çocuk.

Ben çileği çiğnerken o yine ani bir tavırla arkasını dönmüştü. Saçlarının uçları hızlı dönüşünden dolayı yüzüme, şampuanının kokusu burnuma çarpmıştı. Allah'tan bundan etkilenmemiştim çünkü anladığım kadarıyla Ahu'nun şampuanının aynısıydı.

"Sen ne yapıyorsun burada?"

"Pasta."

Güldüm.

"Nedenini öğrenebilir miyim peki?"

"Annen istedi. Akşama misafiriniz gelecekmiş, yemeği gelince yapacakmış ama tatlıyı yetiştirmem zor olacak gibi dedi. Ben yaparım dedim."

"Pastalarını seviyorum, annemin yetiştiremeyecek olmasına sevindim, tabii onun haberi olmasın."

"Annen benden daha güzel yapıyor."

"Seninkini uzun zamandır yemiyorduk. Kim gelecekmiş?"

"Bilmiyorum sormadım."

Kestiği çiçeklerden birine uzanınca elime vurdu.

"Ama az önce kendin verdin!"

İsyan etmiştim. Nasıl çilek almama izin vermezdi ya?

"O az önceydi, hadi git yüzünü yıka pislik. Ağzının kenarında salya izi duruyor."

Aov.

Hızlıca lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Yüzümü tişörtümün ucuna üstünkörü siliverdim sonra da odama giderken onu çıkarttım. Kapımı kapatıp iki adım atmışken kapı aniden açıldı ve Asu içeriye daldı. Kapının kulpu bel boşluğuma girmişti. Acıya inleyerek belimi tuttum.

"Metehan kahveyi bula... Mete!"

Olabilecek en saçma şey oldu.

Az önceki çilek anına filmlerden çıkma demiştim değil mi?

Yalan söylemişim.

Asıl filmlerden çıkma sahne buydu.

Asu benim iki büklüm olduğumu görünce koşmaya çalıştı, kapının dış tarafındaki koluna tişörtü takıldı. Geriye doğru savrulunca onu düşmesin diye belinden tutup çektim. Canım acıdığı için orantısız güç uygulamışım, o üstte ben altta yere doğru düştük.

Asu üstümde şok olmuş bir haldeydi, benim de ondan kalır bir yanım yoktu.

Tam o sırada olaylar daha da klişeleşemez diye düşünürken kapının açılma sesi geldi ve Özge bağırdı.

"Metehaaaan! Bak kimi getirdiim!"

Neşeli sesi kapının önünde dikilirken neşesi yavaş yavaş söndü.

Asu'yla olan şok içindeki bakışlarımız kapıdakilere doğru çevrildi.

Eftelya ve Özge'ye.

Eftelya odamın lanet kapısının önünde dikiliyordu.

Benim üstüm çıplaktı.

Tişörtüm yerde atılı ve ıslaktı.

Asu üstümdeydi.

Şeyi söylemiş miydim?

Eftelya önümüzde olduğunu.