gömülmüş anılar

256 16 29
                                    

Bu fikri bana veren jikookain miniğime teşekkür ediyorum. Umarım aklındaki gibi yazmışımdır ve beğenirsin.

İyi okumalar

Düşünme kaybolursun - No Land

****************

Ian yüzüne vuran güneş ışığı ile araladı gözlerini. Gece perdeyi çekmeyi unuttuğu için sabah sabah bu işkenceye maruz kalmıştı. Kaşlarını çatsada kollarının arasında uyuyan kocasının kokusunu hissetmek, ona bakmak Ian'ı gülümsetmişti. Siyah saçlı adam sırtı Ian'a dönük, başının altındaki Ian'ın koluna iyice yerleşmiş, sol eliyle de kızıl kafalının çilli ellerini kavramıştı. Ian her sabah bu görüntü ile uyanıyor, ruhu her sabah yeniden var oluyordu sanki.

Kolunu Mickey'i uyandırmamaya çalışarak yavaşça çekti. Siyah saçlı adam biraz kıpırdansa da uyanmamıştı. Ian aynı yavaşlık ile yataktan kalktı, yerdeki tişörtünü ve eşofmanını üzerine geçirdi. Mickey üzerinde uyuduğu için kolundaki ağrı ve uyuşma onu rahatsız etse de, bu bile onu mutlu edebiliyordu.

Alt kata mutfağa indiğinde Carl'ı krep pişirirken buldu. "Günaydın." sesinden hala yeni uyandığı anlaşılıyordu. Ian kendine kahve doldururken Carl ise krenbin diğer yüzünü çevirirken konuştu. "Günaydın, Mickey hala uyanmadı mı?" Ian kaşlarını hafifçe çattı ve Carl'a baktı. Genelde Carl'ın soracağı bir soru değildi bu. "Hayır ama neden?" Carl  krepleri tabağa yerleşitirken dudağının tek tarafı yukarıya doğru kalktı, başıyla salonu işaret ederken konuştu. "Onun için sürprizim var." Ian kaşları çatık bir şekilde salona baktı. Gördüğü şey kaşlarını gevşetip şaşırmasını sağlarken nasıl onları fark edemediğini düşündü. Svetlana oğlu Yevgeny ile birlikte geri dönmüş, koltuklarında otururken Ian'a  gülerek bakıyordu.

----------------------

Salonda büyük bir sessizlik hakimdi. Mickey de uyanmış, Ian ile bir koltuğa yan yana oturmuşlardı. Svet ile Yevgeny ise diğer koltukta oturuyordu.

 Yevgeny 6 yaşında kocaman bir çocuk olmuştu. Boyu uzamış, sarı saçları biraz olsun koyulaşmıştı. Mickey kafasını kaldırdı ve oğluna baktı. Onu en sen ne zaman görmüştü? İki yaşındayken mi, bir yaşındayken mi? Zamanın bu kadar hızlı geçiyor olmasına hayret etti. Şu zamana kadar Mickey oğlunu çok az düşünmüştü. Belki birkaç kez evlendikten sonra parkların yanından geçerken sarı saçlı bir çocuk gördüğünde. Pekala, Mickey iyi bir baba olacağını düşünmüyordu ama geçen yıllarda oğlu ile olmak istemişti o an. Onun büyümesine şahit olmak, onunla oyunlar oynamak, belki de kendini korumayı öğretmek... Yevgeny üzerindeki bakışları hissedip Mickey'e baktı. O an hayal meyal bir görüntü aklına geldi ya da bir his doğdu içine. Turuncu bir üst hatırlıyordu ve bir camın arkasında olduğunu. Babasını yoksa en son bu zaman mı görmüştü? Fakat yanında oturan kızıl kafalı adama bakışlarını çevirdiğinde onu hatırladı. Kev ve V ile yaşarlarken onu bazen gördüğünü biliyordu.

Svetlana ortamdaki sessizlikten oldukça sıkılmıştı. Gözlerini devirdi. "Pekala, burada ne işin var bunca zaman sonra?" Mickey her zamanki soğuk sesi ile sordu bu cümleyi Svet'e bakarken. "Terry bizi buldu, buraya gelmemiz için." Ian kaşlarını çattı. "Terry mi? Ama neden bunu istedi ki?" Svetlana gözlerini devirdi ve çantasından az önce çıkarttığı sigarayı yaktı. "Size acı çektirmemi istiyor da ondan kızıl kafa. Tabii benim amacım bu değil. Sizi ve ayrıca Kev ve V'yi görmeye geldim. Ah bir de Yevgeny babasını sorup duruyordu." Ian bıkkın bir nefes alırken, Mickey sinirlenmişti. 

Terry evlendikleri günden beri asla durmamıştı. Her zaman Mickey ve Ian'ın mutluluğunu engelleyecek şeyler yapmayı beceriyordu. Mickey birçok kez onu öldürmek için adım atsa da Ian onu durduruyordu. İkisi de Svetlana'ya cevap bile verememişti. Mickey sadece oğluna kaçamak bakışlar atıyordu. Ne diyebilirdi ki ona?

Gallavich // one shotsWhere stories live. Discover now