ruhumu kemiren özlem

842 54 43
                                    

High-5SOS

6×01'den sonrası

***********

Beni terk edeli 3 ay oluyordu, onu en son gördüğüm günün üzerinden de 2,5 ay geçmişti. Onu son gördüğüm günü hatırladım, hapishane görüşüme geldiği gün, Lana'nın zoru ile.. Bana hiçbir cevap vermediği, öylece sustuğu o gün.. Nasıl yanıyordu canım hala? Nasıl hala ilk günkü gibi yanabiliyordu?

Sıkıntılı nefes aldım. İçinde bulunduğum hücre daraltıyordu beni. Yatağımda doğruldum ve otur hale geldim. Kahretsin, ona öyle çok ihtiyacım vardı ki.. Kollarının arasında uyamaya ihtiyacım vardı, dudaklarının dudaklarımda ve tenimde olmasına, saçları ile oynamaya, birlikte gülmeye ihtiyacım vardı.. Siktir, onu çok özlemiştim.

Bulunduğum odayı hücre arkadaşımın ya da duygudan yoksun sikiştiğim adamın kısık horlaması doldururken yatağımdan kalktım ve hemen karşımdaki lavaboda yüzümü yıkamaya başladım. Serin su tenimi ıslatırken biraz olsun rahatlamıştım. Yatağıma geri dönmeden önce yerde öylece dizili olan kitaplardan en alt sıradakinin içinden Lana'dan bana bırakmasını istediğim onun bendeki tek fotoğrafını aldım. Ranzanın tavanına fotoğrafı sıkıştırdım ve rahat edebileceğim bir şekilde ona dönük yattım.

Odayı dışardan gelen loş bir ışık aynıtlatıyordu ama onu yine de görebiliyordum. Gülen yüzünü görebiliyordum. Ne yapıyordu şimdi, o da beni düşünüyor muydu? Kalbim deli gibi beni düşündüğüne inanmak isterken beynim 'Düşünse seni görmeye gelirdi' diye haykırıyordu. Belki de beynim haklıydı, beni düşünmüyordu bile. Gözümden akan bir damla yaş usul usul süzüldü yanaklarımdan.

Onun yüzüne bakarken aklıma gelen hayaller ile burukça güldüm. O, ben ve sonsuz deniz.. Üstümüzdeki kavurucu güneşten bunalmış olsak da sesimizi çıkartmıyor ve kızgın kumlarda uzanırken soğuk biralarımızı yudumluyoruz. Sola dönüp yüzüne bakıyorum, dudağında eksik olmayan gülümseme var. Teni biraz yanmış, çilleri daha bir belirginleşmiş. Kızıl saçları güneş ışıkları ile bin kat daha açık renk olmuş. Gülüyor ve ona yaklaşıp kızıl saçlarından öpüyorum, hayalim yok oluyor ve sadece bir fotoğraf parçası ile göz göze kalıyorum.

Gözlerimden akan birkaç damla daha yaş yanaklarımı iyice ıslatırken bu kadar güçsüz olduğum için kendime kızıyorum. Ben Mickey Milkovich, bir gece yarısı kalbimi bin parçaya bölen kızıl saçlı bir erkek için göz yaşı döküyorum. Bu aşk denilen o sikik duygu mu? Bilmiyorum. Tek bildiğim şey, onu tüm ruhum ve kalbim ile özlediğim, özleyeceğim.

**********
Mickey Milkovich, hayatımda senin gibi seven birisi olsa yeter..

Gallavich // one shotsWhere stories live. Discover now