(👣42💕) Kavga

Começar do início
                                    

Bir insan nasıl hem sevinip hem üzülebilirdi. Ben nasıl hem sevinip hme üzülüyordum. Beni hatırlamak istiyordu! Ve benim yüzümden başı çatlayacak derecede ağrıyordu. Son söyledikleri daha çok kendi kendine söylercesineydi.

Ayberk konuşacağı sırada Aysima engel olmuştu :

-Çık burdan! Ve sakın bir daha çıkma karşıma.

Kızların gelmesiyle sertçe onlara bakmıştım. Nereye gitmişlerdide Ayberk içeriye girip Aysima'yla konuşmaya cürret etmişti?

-Ayaz?
Dicle burda ne yaptığımı sorar gibi konuşmuştu.

-Hemen içeri girin ve o adi pisliği dışarı çıkarın.

Ne dediğimi anlamamış olacak ki kaşları çatılmıştı. Onlar sormadan cevap vermiştim :

-Ayberk içerde.

Dicle ve diğerleri aynı anda şaşkınlıklarını dile getirmişti. Sonrasında sinirli bir biçimde içeri girmişlerdi.

Birkaç ses ve konuşmadan sonra çıkmıştı yalancı düzenbaz!

Çıktığı gibi o daha ne olduğunu anlamadan boynundan tutmuş duvara yapıştırmıştım onu.

-Ulan adi köpek! Seni keç kaz daha uyarmam gerekiyor. Kaç kez daha dövmem gerekiyor. Sen nasıl bir ş*******sin. Bu yaptığın erkekliğe sığar mı lan!

Bağırmıyordum ama kısık da değildi sesim.
Elleriyle boynundaki ellerimi çözmeye çalışıyordu. Bunun üzerine daha çok sıkmıştım.

-Ne diyorsun sen? B-bırak.
Boğuk ve zar zor konuşmuştu. Karnına dizimle vurup geri çekildim.

Derin ama kesik nefeslerle soluklanmaya başladığında hala yapmadıklarım için üzülüyordum. O burnunu kıracak, ağzını dağıtacaktım. Ama burda olmazdı. Disiplinle kurtaracağını bildiğim içim yakasına yapışıp onu kendimle beraber yürüttüm. Ne demiştim? Sürüye sürüye çıkaracaktım değil mi?

Koridoru geçmiş okul kapısından çıkmıştık. Okul çıkışı olduğu için okul sessizdi. Sadece kursa kalan öğrenciler ve birkaç öğretmen vardı. Şu an herkes dersteydi ama müdür ve yardımcıları odalarındaydı. Bu yüzden hızlı hızlı yürüyor ardımdan da Ayberk pisliğini sürüklüyordum.

Okul'un bahçesini de geçtiğimizde artık bana engel olacak hiçbirşey kalmamıştı. Boş sokağa doğru onu çekip durduğum gibi yüzüne yumruğumu indirmiştim.

Geriye doğru sendeleyince dengesini sağlamaya çalışmıştı. O dengesini sağlamayadan tekrar yumruk atmıştım yüzüne. Yakasından tutup bağıra bağıra konuşmuştum:

-Demek seni seviyor haa!
Karnına dizimi geçirmiştim.

-Demek onu kandıran benmişim ha!
Burnuna doğru kafa atmıştım.

Yere düşünce kanıyan burnuyla sırıtmıştı. Güzel! Daha çok dövebilicektim. Çünkü beni kışkırtıyordu. Bu beni gel döv demekti. Davete icabet edilir. Ve bende zevkle icabet edecektim.

Burnunu silip sırıtmaya devam edince yüzümü ekşitmiştim. Tam da kötü karektersiz hareketiydi bunlar. Dersini iyi almıştı belli. Nasıl kötü olunur dersleri, ve kötü karektersizlik özellikleri....

Yere tükürüp konuştu:
- Ay bilekliği demek. Güzelmiş. Bil bakalım benim adımın ilk hecesi ne?

Karşımda hala sırıtırken ayağa kalkmıştı. Bana doğru bir adım atıp konuşmaya devam etmişti :

-Kendini hatırlatmayacak kadar aptalsın sen. Onu senin elinden aldığımda bakalım yine böyle davranabilecekmisin.

Tekrar yakasından tutup dişlerimin arasından tısladım:

KUŞKU VE TUTKUOnde histórias criam vida. Descubra agora