Plan

1.7K 462 121
                                    


"Seni, kim öldürmekle görevlendirildi?" Onu bulmalıyız " dedi Aras odanın diğer ucundan.
Beni öldürmeye çalışan kimdi? Amacı neydi?

"Bunu öğreneceğiz." Hazar'ın sesi her zaman ki gibi kararlıydı.

" Eftelya'nın güçlerini koruyabilmesi için bir simülasyona ihtiyacı var. Hatta şimdi birlikte gidebiliriz." Mert oturduğu koyu kırmızı koltukta öne doğru eğildi. Mert'i incelemeye koyuldum. Saçları elektrik mavisi rengindeydi. Geniş omuzları düzgün bir fiziği vardı. Mert'i ciddi görmek nadir sayılırmış hissiyatı veriyordu. Çünkü Hazar tek kaşını kaldırarak Mert'e bakıyordu. Mert'in gözleri turkuaz renginde ve buğday renginde bir teni vardı. Sevecen ve sıcakkanlı birine benziyordu. Çünkü Mert'e kanım gerçekten ısınmıştı.

"Nasıl bir similasyon? Gerçekten buna gerek varmı?" Suna kaşlarını çatarak Mert'e baktı. Mert Sunayı duymazlıktan gelip Aras'a yarım bir sırıtışla bakarak odaklandı. Ne yani şimdi benim yerime Aras mı karar verecekti? Aras oturduğu yerde kıpırdandı. Odanın en uç bölümüne oturmuş, benden ne kadar uzak dursa da kötüleştiğini anlayabiliyordum.

" Bensiz gidin. Similasyon katına götürün kızı." Ses tonu düzdü. İsmimi değilde bana kız diye hitap etmişti. Kırıldığımı belli etmek İstemiyerek basımı çevirdim.

"Tamamdır dostum. Ben Eftelya ile giderim yani bu güzelliği götüren ben olacağım." Mert yanıma gelip sırıtarak kolunu omuzuma attı. Aras'ın ona öldürücü bakışlar gönderdiğini görsem de umursamadım. Suna oturduğu koltuktan hızlıca kalktı.

"Ben de gelmek istiyorum. Eftelya 'yı yalnız bırakmak istemiyorum." Kahverengi gözleri sıcak ve istekli bakıyordu. Suna'yı yanımda istsemde yanımda geleceğinden şüpheliydim.

Hazar alaycı bir kahkaha attı. "Hepimiz burada kalmalıyız ama içimizden bir sen gitmelisin değil mi? Otur burada bizim yaptığımız gibi." Hazar'a doğru döndüm. Beyaz uzun saçlarını Örgülü bir topuz yapmış soluk teninin her iki yanına küçük tutamlar bırakmıştı. Turkuaz gözleri Mert'inkinden daha açık ve biçimliydi. Küçük hokka burnu ve dolgun küçük dudağıyla gerçekten güzel ve oldukça göz kamaştırıcı gözüküyordu. Üstünde beyaz askılı dar atlet altında dar paça siyah kot pantolon vardı. Saçları at kuyruğuydu ne ara topuza çevirmişti? Suna'nın sinirlendiğini hem hissetmiş hem de anlamıştım. Sinirlendiğinde genellikle ya kaşlarını çatar ya da gözlerini kısardı.

"Ne yani? Sen mi buna karar vereceksin, Burada emirleri sen veriyorsun galiba?" Suna'ya kısa bir bakış yaptım. Bakışımın içinde gizli bir sakin ol ifadesi yatıyordu. Çünkü biraz daha sürdürürse Hazar ve Suna'nın burada tartışmasını izlemeyecektim. Hazar dudaklarını aralamış iğneleyici bir surata bürünmüş tam konuşacak olduki mert araya girerek iki elini yukarı kaldırdı.

"Kızlar yapmayın. Şu an zaman kaybediyoruz. Suna lütfen yerine geçip otur." Suna 'nın yanına geçip nazik bir şekilde kolunu tuttu. Suna anında kızarıp yerine geçerken bakışlarını çevirdi. Mert ile birlikte odadan çıkarken son bir kere Aras'a baktım. Baktığım an gözleri gözlerimle buluştu. Beni izliyordu ve gözlerini kaçırmamaya da niyetliydi. Gözlerimi hızlıca kaçırıp hızlı adımlarla bahçenin arkasından ilerleyip odadan çıktık. Uzun beyaz ve açık sarının ton aldığı koridordan ilerleyip büyük cam asansöre bindik.

"Simülasyon katı." Mert'in sesi sakin ve düzdü.

İnce bir kadın sesi "Anladım efendim." Sesi benim telefonumdaki siriye benzetsem de bir şey demedim. Artık alışmıştım. Üstümü aynada süzdüm. Yeşil buluzum ve siyah kumaş pantolonum hala üstümdeydi. Kızıl saçlarım dağılmıştı, bunu fark etmemiştim. Gözlerim kendimi azarlarcasına süzerken üstümü değiştirmelimiyim diye düşündüm.

ALEV VE BUZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin