-Koruyucu cadı-

2K 445 82
                                    

Ciğerlerim artık hava almıyor. Büyük ihtimalle ben düşerken Hazar'ın devasa yarasaları beni yakalamış olmalıydı. Büyük camdan yapılmış bir odada tek başınaydım. Gri beyaz bir yatağa yatırılmıştım. Başım inanılmaz bir şekilde ağrıyordu. İnleyerek elimle başımı ovaladım. Yataktan çıkacak halimin olduğunu bile sanmıyordum. Odayı inceledim. Mavi bir elbise dolabı bir kaç komidin ve tekli koltuklar vardı. Hazar'ın beni neden uçuruma getirdiğini anlıyamıyordum. Öfkelenmemi istemişti. Haklıydı. Ama beni bir uçurumun ucunda korkudan başka ne hissedeceğimi nasıl tahmin edebilirdi. Avucuma baktım. Derim tahriş olmuş ve kızarmıştı.

Açıkcası acıyorlardı. Kapı tıklanarak açıldı. İçeriye sade giyinimli ellilerinin sonunda yaşlı bir kadın girdi. Elinde içinde yemek olduğunu tahmin ettiğim bir tepsi vardı. Hizmetli olmalıydı. Yavaşça önüme bir masa koydu. Yemek tepsisini bıraktığı yerden alıp masanın üstüne yerleştirdi. "Bir şeyler yemelisin kızım. Pek iyiye benzemiyorsun." O an midemin içindeki inanılmaz bir boşluğu sonradan fark ettim. Gerçekten çok acıkmıştım. Bir dilim ekmeği alıp mercimek çorbasını büyük bir iştahla yemeye başladım.

Kadın gülümsedi. "Çok güzel bir kızsın. Söyledikleri gibi." Sonra gereğinden fazla konuşmuş gibi gözlerini çevirdi.

Gülümsedim. "Teşekkür ederim. Bana yemek getirdiğiniz için." İştahla önümdeki ince sarmaları çatallayarak ağzıma götürdüm. Sarma'sız yaşayacağımı düşünemiyordum. Bir kaç filim fıstıklı baklava'yı görünce gülümsedim. Birisi kesinlikle benim en sevdiğim yemek çeşitlerini koymuştu. Ben iştahla yerken bir yandan suyumdan yudumlar alıyordum.

Yemeğimi bitirdikten sonra kumaş peçeteyle ağzımı sildim.

"Seni duş kabinine yönlendireceğim. Orada giysi ve ihtiyacın olacak her şey var. Merak etme." Kadın tebessüm ederek odadan çıktı. Ben de hemen arkasından kadını takip etmeye koyuldum. Koridor beyaz ve mavi renklerin hakim olduğu uzunca bir koridordu. Sol'a sapıp  gri Demir kapı kendiliğinden açıldı. İlk ben girdim. Kadının girmesini bekledim ama düşündüğümün aksine kadın girmedi. Kapı arkadan kapanırken burada tek kalmıştım. Etrafı inceledim. Birden fazla duş kabini olan bir banyo gibiydi. Önüme gelen ilk duş kabinin içini açtım. Dar ve küçük bekliyordum. Ama belliki yanılmıştım. Çünkü kabin büyük ve uzundu. Kirli kıyafetlerimi çıkardım ve tamamen soyundum. Kıyafetleri kirliler yazan gri bir makinenin içine yerleştirdim. Sıcak su diye mırıldandım kendi kendime.

İhtiyacım olan tek şey sıcacık suyla güzel bir duş almaktı. Birden tavandan ortalama ısıda sıcak su üstüme çiselercesine akmaya başladı. Duş jelini çıkartıp vücuduma eşit miktarda sürerken hiç bu kadar rahatladığımı hissetmemiştim. Suların vücuduma akmasını izin verip burada bir süre daha kaldım. Sonunda çıktığımda ağrıyan kolumun gevşediğini de hissetmiştim. Beyaz sade bir havluyu üstüme sardım. "Saçlarımı nasıl kurulabilirim?" Diye mırıldandım.

Düz ve yapay bir kadın sesi "Hemen arkanızdaki kurutma başlığınıza başınızı sokunuz." Deyince arkaya doğru yönelip başımı tereddütlü bir şekilde makineye başımı soktum. Saçlarım kısa süre içinde kurumuştu. Sıra kıyafet bulmalıydım. İç çamaşırlarımı giyip günlük kıyafetleri aradım. Beyaz kolsuz bir tişört ve siyah şort giyip buradan çıktım. Kaldığım odaya doğru ilerledim. Hazar ve diğer herkes nerdeydi?

Birtakım bağırışmalar duydum. Bu Arasın sesi "Hazar, Bunu nasıl yaparsın? Eftelya yı dağa çıkartman bile hata. Kaya'yı kömürleştirmesi bir mucize. Ve sen.."

Hazar, Arasın lafını böldü."Önce zorlardan başlaması gerek Aras"

"Yanılıyorsun"  Aras zebra desenli gösterişli bir koltuğa oturmuş ellerini çenesine birleştirmiş bir vaziyette Hazar'a bakıyordu.

ALEV VE BUZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin