Elvan hanıma bakarak ''Siz nasıl tanışmıştınız efendim?''diye sordum merakla.

''Birbirimizi ilk üniversitenin bahçesinde gördük.Tamer bey o zaman mühendislik 2. sınıfta okuyordu.Bende sınıf öğretmenliğine yeni başlamıştım.Üniversiteye başlayınca lisedeki arkadaş grubum sayesinde hiç yabancılık çekmemiştim.Bir kısmı benimle aynı bölümde,bir kısmı da mühendislik ve hukuk bölümündeydi.Sürekli grup halinde geziyorduk.O zamanki olaylardan dolayı kimse yalnız gezmezdi.Bir gün yağmur böyle bardaktan boşanırcasına yağıyor.Elimde kitaplar,yağmurun altında üniversitenin bahçesinde derse yetişmek için koşturuyordum.Bir yandan şemsiyeyi evde unuttuğum için kendi kendime söyleniyorum,bir yandan da sırılsıklam olup yüzüme yapışan saçlarımı geriye itmeye çalışıyordum.Birden karşıdan elinde kocaman siyah bir şemsiye ile bana doğru koşarak gelen birini gördüm.Ben onun bizim gruptakilerden biri olduğunu sandım önce.Yanıma yaklaşıp şemsiyeyi başımın üstüne tuttuğunda merakla başımı kaldırıp yüzüne baktım.Gözlerimiz buluştuğu o saniye nefesimin kesildiğini hissetmiştim.Deniz mavisi gözleri beni çok etkilemişti.''diyerek Tamer beye bakarak gülümsedi ve devam etti anlatmaya.''Saçları ıslanıp alnına dökülmüş ve parlayan gözlerle bana bakıyordu.Birbirimizin gözlerine öylece baktık ama ikimizde o an tek kelime edemedik.Sonra benimle birlikte fakülteye kadar yürüdü ve beni fakültenin önünde bırakıp,hiçbir şey söylemeden gitti.İlk tanışmamız böyle oldu.Sonra ki karşılaşmamız bir kaç hafta sonra oldu.İşte bir gün yine böyle grupça çok sık gittiğimiz bir çay bahçesinde oturuyoruz,içeriye bir grup erkek girdi.Başımı kaldırıp bir baktım, bana yardım eden çocuk karşımda duruyor.O da başını çevirip beni görünce yakalandığım için utandım.Bana başıyla selam verip arkadaşlarıyla birlikte yan tarafımızdaki masaya geçip oturdu. Arada birbirimize kaçamak bakışlar atsak da yine o gün koşmadık.Ben mühendislik okuduğunun dışında onun ilgili hiç bir şey bilmiyordum ama benim neler yaptığımı öğrenmiş meğerse.O günden sonra onu daha sık çevremde görmeye başladım. Ne zaman çay bahçesine gitsem orada oluyordu.Bizim fakültenin önünde geçiyordu.Bu böyle bir kaç ay kadar sürdü.Daha sonra işte nasıl yapmışsa evimin yerini öğrenmiş beyefendi.Evimiz o zamanların en iyi semtlerinin birinde denize nazır,çok güzel bir evdi.Evimiz,geniş bir bahçelik alanın ortasında olduğu için dışarıdan  neredeyse hiç görünmezdi.Ben de balkonda oturup böyle kitap okumayı,müzik dinlemeyi çok severim.Bu yüzden de evde olduğum zamanlarda da genellikle balkonda otururdum.Meğer beyefendi her gün beni görebilmek için bahçenin etrafındaki ağaçlardan birine tırmanıp oradan beni izliyormuş..O zamanlar böyle rahat görüşme ortamları falan yoktu.Tabi ne yapsın o da beni görebileceği başka bir yer de olmadığı için böyle bir yol bulmuş.Bir gün gene böyle beni izlerken az daha babama yakalanıyordu.Babamdan kaçtığı sırada ben gördüm.Bir baktım ki bu çıktığı ağacın gövdesine koala gibi yapışmış,aşağıya inmeye çalışıyor.''dediğinde hepimiz gülmeye başladık.''Sonra Allah'tan babama yakalanmadan kaçmaya başardı.Sonrasında böyle olmayacağını anlayıp karşıma çıkıp duygularını anlattı ve böylece gizli gizli görüşmeye başladık.''Tamer bey o zor anları hatırlayarak yüzünü buruşturduktan sonra konuşmaya başladı.

''O ağaca tutunmasaydım eğer,baban muhtemelen beni aşağıya indiğim anda yakalayıp tüfeğiyle vururdu hayatım.O yüzden kaçarken dikkatsiz davranıp sana yakalandım.İyi ki yakalanmışım ama...Yine olsa yine aynısını yapardım.Senin için her şeye değer.''diyerek Elvan hanımın ellerini tuttu ve gözlerine sevgiyle baktı.Sırat'ta benim elimi tutarak ''Yaşlanınca seninle aynı böyle olmak istiyorum işte Ezra'm.''diye eğilerek sessizce kulağıma fısıldadı.

Ona yandan bakarak ''Nasıl?''diye sordum.

''O yaşlara geldiğimizde ve daha sonrasında yaşlandığımızda da ellerimi hep böyle sıkıca tut.Ve birbirimize hep böyle,aynı aşkla bakalım,sevelim istiyorum.''dediğinde gülümseyerek ona baktım ve avucumun içindeki elini sıktım.

''Bende..Bende çok istiyorum Sırat.O günleri de görmek nasip olacak inşallah!Ben inanıyorum..'' dedim.

''Ellerin ellerimde,gözlerin gözlerimde kalbimiz yine aynı aşkla atarken çocuklarımıza, torunlarımıza hikayemizi anlatacağız.''diyerek devamını getirdiğinde gülümseyerek başımı salladım.Masadaki duygusal atmosfer biraz dağılınca,güzel bir sohbet eşliğinde yemeğimize devam ettik.Sırat babasına dönerek kız kardeşinin neden geciktiğini sordu.

''Araya başka konular girince sormayı unuttum. Sevdagil nerede kaldı baba?Yemekte hep beraber oluruz diye konuşmuştuk.''

''Kardeşin,babaannen ile alışveriş yapacaktı.Damatta çocukları parka götürecekti birazdan gelirler merak etme.''diye cevap verdi Tamer bey. Sırat'ın kız kardeşiyle bir kez karşılaşmıştık daha önce.Tam olarak tanışmadığımız için onu ve çocuklarını çok merak ediyorum.Sırat'ın söylediğine göre iki tane çocuğu varmış.Dört yaşında Kaan adında bir oğlu ve iki buçuk yaşında Sude bir kızı varmış.Tabi babaannesini de çok merak ediyordum.Sırat,dışarıdan biraz sert bir mizacı var gibi görünse de çok sevecen biri olduğunu söylemişti.

Elimdeki çatalı bıçağı tabağın kenarına bıraktıktan sonra Elvan hanıma dönerek ''Yemekler çok güzel olmuş Elvan hanım,ellerinize sağlık!''dedim.

''Afiyet olsun kızım.''diyerek gülümsedi.

''Size de zahmet verdik.Keşke bu kadar yorulmasaydınız. Birlikte bir şeyler yapardık.''diyerek samimiyetle kalbimden geçeni söylediğimde kadıncağız mutlulukla gülümsedi.

''Ne zahmeti kızım..Severek yaptım.İnşallah birlikte yemek yaptığımız o günlerde gelir.'' dediğinde,bende ''İnşallah!..''diye mırıldandım.Hep birlikte masayı toparladık.Elvan hanım mutfağı yardımcılarının toplayacağını söyleyerek beni mutfaktan çıkardı.Salona geçip Sırat'ın yanına oturdum.Koyu bir sohbete dalmışken içeriden Batın'ın sesinin geldiğini duydum.İzin isteyerek hemen yerimden kalkarak,onu yatırdığımız küçük odaya koşturdum.Bebeğim uyanmış,yataktan inmeye çalışıyordu.Tam düşmek üzereyken hızla yanına ulaşıp oğlumu kucakladım.

''Hoppala..Tuttum seni küçük adam.Gel bakalım sen benim kucağıma,hah şöyle..''diyerek bebeğimin koltuk altlarından tutarak kucağıma oturttum.Terleyip terlemediğini anlamak için elimle boynunu ve sırtını kontrol ettim.Terlediğini fark edince hemen cebimden telefonu çıkarıp Sırat'ı aradım.

''Efendim hayatım.Bir şey mi oldu?Neden arıyorsun?''diye telefonu açar açmaz sorular sormaya başladığında onu durdurdum.

''Bir dakika hayatım panik olma.Batın bir terlemiş de kıyafetleri arabadaydı,çantayı getirebilir misin sana zahmet canım?''

''Tamamdır hemen geliyorum.''diyerek telefonu kapattığında gülerek başımı iki yana salladım.Oğlumunda bana bakarak güldü.

''Yerim ben senin gülüşünü bir tanem..Canım oğlum benim..Uyanmış da annesine gülücükler mi atarmış ha?''diyerek  yanaklarını,boynunu öpücüklere boğdum.Birkaç dakika sonra Sırat çantayı getirdi.

''Bende yardım edeyim mi sana hayatım?''

''Yok canım ben hemencecik hallederim şimdi.''diyerek oğlumu yatağa oturtup,üzerindeki giysileri çıkartarak yenilerini giydirmeye başladım.Biz Batın'ın üzerini giydirmekle uğraşırken kapı çaldı.

''Sanırım Sevdagil geldi.''diyerek ayaklandı.Hızlıca etrafı toparladıktan sonra Sırat oğlumu kucağına alıp elimi tuttu ve ailenin geri kalanıyla tanışmak için odadan çıktık.

************************************

Aşırı yorgun ve yoğunum o yüzden de  biraz geciktim maalesef.Ama yine de  sizleri bölümsüz ve merakta bırakmamak için bölümün yazdığım kadarını yayınladım.
Bir kaç gündür yazmak için oturuyorum yazının başına ama o kadar yorgun oluyorum ki bir türlü kafamı toparlayıp istediğim şeyleri yazamıyorum.Bu yüzden yazım hatası falan varsa lütfen mazur görün olur mu canlar.Sonra onları mutlaka düzelteceğim.

Bölümün devamı pazar gecesi gelecek inşallah!..
Sizce nasıl bir bölümdü canlar?
Tamer ve Elvan hanımın hikayesini nasıl buldunuz?
Gelecek bölümde neler sizce neler olacak?

Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın biriciklerim.

EZRA (KALBİMİN PUSULASI SERİSİ 1)Where stories live. Discover now