one day⁵⁰

1.7K 189 76
                                    

"Merhaba annecim."

"Oh, Taehyung-ah sen mi geldin canım?"

Taehyung ders çalışmak için Seokjin'in evine gelmiş ve kısaca ailesine selam vermişti. Fakat şu an durum çok farklıydı. Zorla yemeğe oturturulmuştu. Yine.

"Seokjin nerede acaba? Ders çalışacaktık biliyorsunuz."

Sevecen gülümsemesiyle masadaki gözlerde kısılmış gözlerinin ardından gezinmiş ancak Seokjin'in ağabeyinin sert bakışlarının ardından durdurulmuştu.

"Sevgilisiyle o! Geç gelecekti."

Ne sevgilisi, ne oluyor, flört değil miydi o; diye düşünse de kapıdan gelen neşeli ses onu bölmüştü.

"Anne, baba ben geldim! A-ah Taehyung?"

Çantasını kibarca pahalı koltuğa bıraktı önce. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor, Taehyung'un yüzünde donan gülümsemesi ona hiç yardımcı olmuyordu.

"Gelsene oğlum." dedi babası ayakta birkaç dakikadır Taehyung'a bakmaktan başka hiçbir şey yapmayan çocuğa. Seokjin ise babasının sesiyle irkilmiş ve ağabeyine kısa bir bakış atıp mırıldanarak söylendi.

"Ben yedim. Taehyung sen de yediysen yukarı çıkalım mı?"

Başını salladı ve masadaki peçeteyle dudaklarını silip saygıyla eğildi. Anne ve babası gülümserken Jin'e bir kez bakıp merdivenlere yöneldi. Korkuyordu çünkü bir şeyler yapacaktı. Bundan çok korkuyordu.

Büyük odaya girdiklerinde her şey hafızasındaki gibiydi Taehyung'un. Uzun açık pencerelerden sızan rüzgar onu titretirken perdelerin uçuşmasını izledi bir süre. Seokjin sakince konuştu.

"Neden buradasın ki?"

Omuz silkti. Ders falan için sözleşmemişlerdi. Sadece Seokjin ile uzaktılar. Bu canını yakıyordu.

"Pahalı yemeklerden yemek için?"

Derin nefesini verdiğinde sağa sola baktı Jin. Bu çocuk hiç ciddi olamayacak mıydı?

"Sadede gel."

Gözlerini perdelerden çekip Seokjin'e yönelttiğinde fazla duygusal baktığından haberi yoktu. Usulca yatağın kenarına oturdu ve ellerini önünde kenetledi. Taehyung nereden başlayacağını bilemese de ilk olarak aklında ki soruyu sormanın iyi bir seçenek olabileceğine karar verdi.

"O kızla sevgili oldunuz mu?"

Artık parmaklarının kenarlarını hırpalıyor vereceği cevabı çok merak ediyordu.

"O yoldayız." dedi Seokjin hemen çalışma masasının yanında konulmuş sandalyeyi Taehyung'un önüne çekip ters oturarak.Kollarını dayandığı sandalyenin sırt kısmından aşağı sarkıttığında, Taehyung ne yapması gerektiğini kafasında tartıyordu.

"Biz arkadaş değil miyiz? Sana beni istediğin zaman öpebileceğini söyledim. Ne diye sevgili yapıyorsun?"

Seokjin bu çocuğun ne zaman bu kadar cüretkar olduğunu düşündü. Oysa bir dönemdir birlikteydiler. Sahi bu kadar zaman geçip nasıl bu kadar yakın olmuştular? Öpecek kadar.

"Taehyung anlamı..." Tamamlanamayan cümlesini iki dudak noktalamıştı. Hızlanan kalpleri ikisinin de kulağını çınlatıyordu. Ve şimdi ikisi de sıcaklamıştı.

Seokjin ondan ayrılmadan ayağa kalktı ve öpücük için ayağa kaldıran Taehyung'u yatağına geri oturtup yatırdı. Dudaklarının hakimiyetini gittikçe üstüne alıyor ve kendini az da olsa esmer gence sürtüyordu.

Son kez alt dudağını öpüp bırakırken hala dudaklarına bakarak konuştu.

"Arkadaşlar böyle öpüşmez Taehyung."

Durdu ve dudaklarını birkaç kere onun dudağına sürtüp üzerinde konuşmaya devam etti.

"Arkadaşlar böyle hissettirmez."

body and soul ㅃTAEJİNWhere stories live. Discover now