44. Bölüm

6.1K 622 39
                                    

"Üşüdün mü?"

Gökhan, yan koltuktaki Efsun' u izlerken bir yandan bunu sormuş diğer yandan da klimanın derecesini arttırmıştı. Oysa Efsun' un koltuğa sinmesi de, titremesi de soğuktan değil, yolun sonundaki bilinmezliktendi. Zaten arabanın içi de sıcaktı, hatta fazla sıcaktı. 

Ne diyecekti? Nasıl konuşacaktı? Ya Gökhan. Nasıl karşılayacaktı bu durumu? Belki de sadece merakını giderip bir daha görüşmek istemediğini söyleyecekti. Ya da onu yetkililere teslim edecek, bedenini parçalara ayırıp üzerinde deneyler yapacaklardı. Ya da fazla saçmalıyordu.

Gökhan' ın sorusu cevapsız kalmıştı çünkü Efsun kendi düşüncelerinde o kadar boğuluyordu ki, kulakları hiçbir şey duymuyordu.

Gökhan' da bunu fark etmiş, sesini çıkarmamıştı. Nasılsa bugün her şeyi çözecek ve bu durumun içinden çıkacaklardı. O yüzden üstelemedi.

Karanlık yollardan geçen araba durduğunda Efsun hâlâ dalgın bir şekilde önüne bakıyordu. Gökhan arabayı durdurup indi ve sakin adımlarla ön taraftan dolaşıp Efsun' un kapısını açtı. "İnmeyecek misin?" diyerek onun koluna dokunduğunda irkilerek sıçramasını izledi.

Efsun bakışlarını etrafta gezdirip nereye geldiklerine bakmak istedi ancak araba farının aydınlattığı çamur yoldan başka bir şey göremiyordu. Etrafta hiçbir ışık yoktu. "Nefesi burası?" derken bir ayağını yere bastırdı ancak bastıpı çabur toprak ile neredeyse kayıyordu.

Gökhan onun inmesine yardım edip kapıyı kapattı ve kolundan tuttuğu Efsun' u hızla kucağına aldı. Kendini bir anda kucakta bulan Efsun' da refleks olarak ellerini Gökhan' ın boynuna sardı. "Ne yapıyorsun!? İndir beni."

Gökhan onu dinlemeden adımlarını sağlam atmaya çalışarak ilerideki eve yürüdü. "Kıpırdama Efsun, yol çok kötü."

" O zaman ne işimiz var burada?

Bu sefer sorusu cevapsız kalan Efsun olmuştu. Gökhan' ın kucağında karanlıkta zar zor görünen evin kapısına vardıklarında ancak inmişti Gökhan' ın kucağından. Gökhan kapıyı açmaya çalışırken bir an içi burkulur gibi oldu. Bir daha bu kucağı zor bulurdu.

"Sen içeri geç ben geliyorum."

İtiraz etmeden kendini karanlık girişe attığında bir anda belinde hissettiği tutuş ve saçlarına ulaşan sıcak nefes tüm hareketlerini durdurdu. Gökhan elini uzatıp ışığı aradı ve açtı. Efsun' un sıcaklığından geri çekilmek zor olsa da başardı.

"Şurada terlik olması gerek, sen salona geç ben birazdan gelirim."

Efsun salona geçmiş, soğuk parmaklarını birbirine geçirerek içinde bulunduğu odayı inceledi. Ev büyük ihtimalle 2 odalıydı. Kapı direk bu odaya açılıyor ve odanın diğer ucunda sadece bir kapı vardı. Oturduğu koltuğun hemen karşısında eski bir şömine varken, odanın diğer ucunda küçük bir mutfak vardı. Duyduğu ses ile bakışlarını kapı tarafına yönelttiğinde kucağında odunlarla içeri giren Gökhan' ı görüp ayaklandı.

"Yardım edeyim." diyerek elini uzattı ancak Gökhan buna izin vermeden yanından geçip odunları şöminenin önüne bıraktı.

"Otur Efsun."

Gökhan' ın eski emreder tondaki sesine kaşlarını çattı ve inatla ayakta dikilmeye devam etti. Gökhan ise onu fark etmeden önündeki işe odaklanmıştı. Odanın bir an önce ısınması gerekiyordu çünkü Efsun' un elleri çok soğumuştu.

Oldunları şöminenin içine dizip ayaklandı ve hâlâ başında dikilen Efsun' u gördü. İnatçı kadın. İnatçı ve güzel. "Güzelim oda soğuk, ben ateşi yakana kadar otur olur mu?"

EFSUN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now