16: Noel

5.4K 535 3.2K
                                    

Arabanın arka koltuğunda, camdan dışarıyı izlerken Harry kendisini çok rahat hissediyordu. Düşünmek zorunda olduğu bir baş belası yoktu, umursaması gereken sorumluluk ve sıkıntıları yoktu, Louis'nin yanındaydı. 

Arabanın ön tarafında oturan Louis ve babası keyifle bir şeyler konuşuyorlardı. Mark onları karşılamak için tren istasyonuna kadar gitmişti. Tıpkı Louis'ye sarıldığı gibi bir samimiyetle Harry'ye de sarılmış, geldiği için ne kadar mutlu olduğunu söylemişti. 

"Johannah ve Lottie  çok büyük hazırlıklar yaptı." dedi dikiz aynasından Harry'ye bakarken. "Ama kurabiyeyi yapmadılar, Lottie seni bekliyor. Seninle mutfağa girmeye bayılırmış."

"Trendeyken sık sık konuştular baba, emin ol Harry senden daha fazla bilgi sahibidir." dedi Louis araya girerek. Üç saatlik yolun yarısı Harry'nin uykusuyla, diğer yarısı da Lottie'nin arayıp 'nerede kaldınız' yakınmalarıyla geçmişti.

"Abartma, çok abartıyorsun. Birkaç kere aradı sadece."

"Birkaç kere yarımşar saat konuştunuz, evet."

Mark onların atışmalarına güldü. Gemma'nın düğünü için Holmes Chapel'da kaldıkları hafta sonunu onlara gülmekle geçirmişti. Louis Harry'yi sinirlendiriyordu, o çileden çıkıp bağırınca da kedi gibi kuyruğunda dolanıp özür diliyordu. Sonra Harry dayanamayıp affediyordu ve aynı şeyler tekrar yaşanıyordu.

Araba iki katlı banliyö evinin önünde durduğunda Mark inmeye yeltenmedi bile. "Siz eve geçin, ben arabayı garaja çekip geliyorum." dedi. Bunun üzerine Louis ve Harry kendi kapılarını açıp arabadan indiler, bagajdan bavullarını aldılar. Louis eski tip kahverengi, bol cepli, Harry'ye göre 'çirkin' bir bavula sahipti. Onun aksine Harry'nin valizi beyaz, tekerlekli ve siyah desenliydi. Aldığı her şey klas olmak zorundaydı ki, Louis onun bu diva tavrına bayılıyordu.

Araba sesini duyarak kapıya doluşan Johannah, Lottie, Daisy ve Phoebe başlarını uzatmış onlara bakıyorlardı. Lottie daha fazla bekleyemedi, ev botlarıyla dışarıya fırladı ve resmen Harry'nin üstüne atladı. "Hoş geldin Hazzy!"

"Teşekkürler, Prenses Aurora!" Harry valizini bırakıp büyük bir heyecanla ona sarıldı. Kendi kız kardeşine kavuşmuş gibi mutluydu. Lottie ile uzun zaman görüşmezlerse özlemekten ölecekmiş gibi davranıyorlardı.

Louis onları geride bırakmış, annesiyle kardeşlerine sarılmaya gitmişti. Harry Lottie'ye bakıp "Sürekli daha çok güzelleşiyorsun!" yorumunu yapmadan edemedi. Ardından Lottie ona üç dört ayrı iltifat etti ve Harry kolunu onun omzuna atıp eve doğru ilerledi.

Onu kızından kurtarmayı başaran Johannah da Harry'ye sıkıca sarılırken diğer herkes sırada bekliyordu. Harry içinin kıpır kıpır olduğunu hissetti. Kalabalık ortamlardan hoşlandığını bile son birkaç günde fark etmişti. Cidden yalnız olduğunu hissettikten sonra. Şimdi böyle bir ilgi yumağının ortasında olmak onu çok mutlu ediyordu.

Sonunda selamlaşma töreni bitti ve garajdan dönen Mark da dahil herkes evin içine girdi. Bavullar kapının önüne bırakıldı, Louis ve Harry salondaki koltuğun tam olarak ortasına oturtuldu. Ernest hemen Louis'nin kucağındaki yerini almıştı bile, Doris ise annesinin yanında oturuyordu.

Mark'ın soruları dolayısıyla Harry iş yerindeki klasik olaylardan bahsetti, Louis büyük şehirde yaşamanın bazen ne kadar bunaltıcı olduğunu anlattı. Johannah ve Mark'ın emeklilik fonuna yatırdıkları paraya gelen faizden Daisy'nin okulundaki sarhoş öğretmen skandalına kadar her konu teker teker konuşuldu.

Sonunda Lottie ayağa kalktı, ellerini Harry'ye uzattı. "Gel, noel kurabiyesi yapalım."

Harry onun ellerinden destek alarak kalkarken Johannah da ayağa kalktı. "Ben yemek hazırlığına başlayayım. Louis, sen de evi süslemesi için babana yardım eder misin?"

BITTER LOVEWhere stories live. Discover now