29: Birthday Boy

4.3K 369 970
                                    

Akşam saat yedi civarında Louis Harry'nin dairesinin kapısının önündeydi. Zili çalıp birkaç saniye bekledi, sonrasında ise Martha tarafından kapı açıldı. "Hoş geldiniz."

"Selam, Martha." dedi Louis onu haftalar sonra ilk kez görmenin verdiği bir hayretle. Eski çalışanının kendisinden çekindiğini hissedebiliyordu. Sonuçta pek normal bir sebeple iş ilişkileri son bulmamıştı, Martha ajanlık yaptığı için istifa etmişti. Yine de kadını tutan kişi Harry olduğu için ve asıl patronu olan Harry'nin emirlerini yerine getirdiği için Louis ona sinirli değildi. "Nasılsın?"

"İyiyim efendim, siz?"

"Ben de iyiyim. Alıştın mı buraya?"

"Evet, evet. Alıştım."

"Hiç yoktun ortalarda, unutmuşum senin artık Harry ile çalışacağını."

Martha gergince gülümseyip başını salladı. "Bay Styles işe başlamadan önce biraz dinlenmem için bana izin vermişti."

"Anladım. İyiymiş."

"Öyle."

İkisi birbirine kaçamak bakışlar atarken ortadaki garip havayı dağıtan şey Harry'nin "Loubear, sen misin?" diye seslenmesi oldu. Martha kendine gelip geriye çekildi ve Louis içeri girebilsin diye tamamen kapıyı açtı ama Louis sadece "Evet." diye cevap vermekle yetindi.

"Hemen geliyorum!"

"Acele etme, bekliyorum ben."

Martha "İçeri geçin isterseniz?" diye önerdiğinde Louis başını iki yana salladı. "Hayır, Harry gelsin hemen çıkacağız. İşin varsa git sen, ben burada beklerim."

"Peki, siz bilirsiniz." Genç kadın hızlı adımlarla mutfağa doğru giderken Louis nefesini seslice dışa verdi. Başta Martha'yı mağdur etmemek için tekrar işe almayı düşünmüştü ama neyse ki Harry araya girip benim yanımda çalışması daha doğru olur demişti. Aralarında böyle tuhaf bir hava varken Louis onunla aynı evde kalabileceğini hiç sanmıyordu. En azından şu ajanlık mevzusunun üstü kapanana kadar.

Ortalama iki dakika kadar kapıda öylece bekledi. Sonunda Harry koşuşturarak kapıya geldi, kollarını onun boynuna sardı. "Özür dilerim, geç kaldım!"

Kısa sarılmadan sonra "Önemli değil Hazzy, beklediğime değdi." dedi Louis geri çekilirken. Onun elini tuttu ve Harry'yi kendi etrafında döndürdü. "Çok güzelsin."

"Sen de çok şıksın, Loubear. Bugün özel bir gün mü?"

Louis onun oyuncu tavrına kıkırdayıp "Çok sevdiğim birinin doğum günü." dedi. "Biraz cadaloz, biraz şımarık ama... Nişanlım işte, ne yapalım."

"Yaa, nişanlıyız gerçekten!" Harry onun koluna girip dışarıya doğru bir adım attıktan sonra evin kapısını kapattı. Çok değil, dört veya beş ay önce birisi gelip ona "Bu yılki doğum gününde Louis ile nişanlı olacaksın." dese hayatta inanmazdı. Louis'yi canından çok istemesine rağmen aslında onunla olmayacağını içten içe kabullenmişti. Oysaki gereken tek şey kabullendiğini fark etmesiydi. Louis ile birlikte olamayacağını kabullendiğini fark edip savaşmayı bıraktığı anda kavuşmuştu tatlı zaferine.

"Öyleyiz..."

"Şey... Mutlu musun?"

Louis onunla birlikte arabaya doğru yürürken duyduğu bu soruyla durdu, kaşlarını çattı. "Mutsuz mu görünüyorum?"

"Hayır! Hayır, mutlu görünüyorsun. Ama her şey çok fazla yolunda gidiyor ve ben biraz korkuyorum. Şimdiye kadar her bir mutlu saniyemin bedelini ödedim çünkü."

BITTER LOVEWhere stories live. Discover now