14: His Secret

4.9K 513 1.4K
                                    

"Günaydın, Yüce Hazzy." Louis hastane odasının kapısını ittirip içeri girerken kollarını iki yana açtı, Harry'nin önünde eğildi. "Köleniz sizin için erkenden uyandı ve taburculuk işlemlerini başlattı, efendim. Eve dönüyoruz."

"Ya, ciddi olamazsın! Sonunda!" dedi Harry hevesle. Tüm gününü hastanenin yatağında geçirmekten bıkmıştı. 

"Niye bu kadar sevindin ki, burada da olsak evde de olsak yatacaksın?"

"Rahat uyuyamıyorum bile, gece en az üç kere tansiyonumu ölçmek isteyen hemşireler tarafından uyandırılıyorum. Tabi sen horlaya horlaya uyuduğun için farkında bile değilsin..."

Louis sanki tüm ailesine küfredilmiş gibi büyük bir şaşkınlık efekti vererek ona yaklaştı. "Bunu nasıl söylersin? Ben asla horlamam!"

"Dün gece tüm hastane senin horlama sesine ritim tuttu, Loubear. Ama tabi, inkar etmeye devam et." Harry gülerken Louis yarı oturur halde yatağa yaslandı, onun burnunu iki parmağının arasına sıkıştırıp gülmesini sağladı. "Çok şımarmaya başladın sen bu aralar!"

Harry burnu tıkandığı için değişen sesiyle "Bırak beni!" diye bağırarak onu ittirdi. Ama bir yandan da deli gibi gülüyordu. "Louis bırak bak çok fena olur."

Louis elini çekti, yanaklarını şişirerek onun yüzüne baktı. "Burnun çok fena oldu. Fondöten bulman lazım."

"Sen tam bir pisliksin." Harry yüzünü buruşturarak burnunu tuttu. "Acıdı ya! Evime almayacağım seni, görürsün sen!"

"Sen de evine gitmeyeceksin ki." dedi Louis etrafa yayılan eşyalarını toparlamaya başlarken. "Benim evimde kalacaksın."

"Off, saçmalama. Evime gideceğim."

"Tartışmayacağız, Harry. Benimle geliyorsun. Kesinlikle yalnız kalmana izin vermiyorum, iyileşmedin daha."

Harry konuşmadı, göz ucuyla ona baktı. Odanın içinde bir sağa bir sola yürüyüp eşyaları sırt çantasına tıkıştırıyordu. Ev konusunda da epey ciddi görünüyordu. Harry de onunla kalmayı istiyordu elbette. Bu yüzden çok fazla ısrar etmedi.

Louis işini bitirince onun karşısına geçti, ellerini uzattı. "Kalk artık bebeğim, üzerindekileri değiştir ve eve gidelim." dedi. Tüm işlemleri tamamlamış, Harry'nin çantasını arabaya götürmüş, hatta arabasını kapalı otoparktan kapı önüne bir yere çekmişti.

Harry ondan destek alarak ayağa kalktı. Birkaç gündür yatıyor olduğu için tamamen uyuşmuş hissediyordu, ayrıca hala halsizdi. Bu yüzden Louis ondan izin bile istemedi, pijama üstünün alt kısmını tuttu. "Kaldır kollarını."

Dikkatlice pijamayı çıkardı, onun yerine geniş siyah bir bluz giydirdi. "Sen, bir moda ikonu olarak bu iğrenç pijamalara nasıl katlanabildin?"

"Geceliğimi giymeme izin vermedin, ne yapabilirdim? Zaten senin horlama sesin, içimdeki modacının çığlıklarını bastırdı." dedi Harry gülerek. Pijama altını tek seferde indirdi. Daha önceki birkaç acil durumda Louis ile birbirlerinin yanında giyindikleri olmuştu. Louis onu bozuk yoğurtla zehirlediği zaman, Harry'nin alerjisi olduğunu bilmediği için ona soya soslu makarna yaptığı zaman veya çok sarhoş olup barda dayak yediği için yaralarını Harry'ye temizlettiği zaman. 

Dolayısıyla o utanmadı, Louis de garipsemedi. Sadece Harry'nin kadife eşofman altını giymesine yardım etti, üzerinden çıkan ve hastaneye ait olan pijama takımını kenara bıraktı ve ufak bir battaniyeyi ona sardı. "Bana tutunarak yürü, olur mu?"

"Kendim yürürüm yaygarası koparamayacak kadar halsiz hissediyorum." diye mırıldandı Harry. Louis'nin sırt çantasını da alıp onu kapıya doğru yürütmesine izin verdi.

BITTER LOVEDär berättelser lever. Upptäck nu