35: Bitter Love, Sweet Ending

6.3K 394 2.5K
                                    

Harry arkadan gelip vücuduna dolanmış olan kolların arasında gittikçe daha da ısındığını hissederek uyandı. Louis onun resmen üstünde uyuyor gibiydi, Kollarını sıkıca sarmış ve bacaklarından birini de Harry'nin üstüne atmıştı. Gören de kaçmasın diye tutuyor sanırdı.

Bulunduğu yerde kıpırdanarak onun kollarının arasında döndü, yüzünü ona çevirdi. Saçları birbirine karışmıştı ve yüzü de dahil her yana dağılmışlardı. Onun bu halde nasıl uyuyabildiğini merak etti Harry, kendisi ufacık bir saç teli bile yüzüne değse rahatsız olup uyanırdı. 

Hareket ettirebildiği kolunu kaldırdı, dikkatlice onun yüzüne gelen saçları düzeltti. Aslında onu uyandırmak istiyordu ama kıyamadı. Çok yorgun olduğunu biliyordu, bu yüzden istediği kadar uyumaya devam edebilirdi. Düğün günü son derece yorucuydu zaten, üstelik ilk gecelerinde Louis onu saat üçte yataktan kaldırıp havaalanına götürmüş ve "Balayına gidiyoruz!" diyerek uçağa bindirmişti. Tam olarak gece saat üçte.

Harry neye uğradığını şaşırmıştı. Kısa süre önce, düğün yaptıkları oteldeki odalardan birinde sarmaş dolaş haldelerken; bir saat sonra kendisini uçakta bulmuştu. Tam olarak uçakta rahat durdukları da söylenemezdi, yani orada da uyumamışlardı. Sabah saat beşte Cenevre'ye inen uçaklarından zombi gibi çıkmış, otele kendilerini zor atmışlardı. Ve şaka gibi, Louis onca yorgunluğa rağmen bazı şeyler için enerji toplayabilmişti.

Duvardaki saat doğruysa, sadece dört saat uyumuştu. En azından Louis biraz daha uyuyabilsin diye hiç sesini çıkarmadı, sadece onun alnına bir öpücük bırakıp dikkatlice kollarının arasından çıktı. Odada zaten yalnızlardı, bu yüzden çıplak olmayı umursamadan ayağa kalktı. 

Dolabı açtı, oraya koymuş oldukları bavulların arasından kendisine ait olan, küçük kişisel bakım çantasını çıkardı. Şampuan şişesiyle saç bakım maskesini aldı, lifini ve duş jelini de koltuk altına sıkıştırarak banyoya yürüdü.

Otellerdeki şampuanları ve duş jellerini asla kullanmazdı. Ne olduklarını bilmiyordu, içeriğinin tenine veya saçına zarar vermeyeceğinin bir garantisi yoktu. Bu yüzden bir kişisel bakım çantası vardı, şampuanını kendisiyle birlikte her yere götürürdü.

Elindekileri banyonun içindeki demir rafa koydu, paketin içindeki tek kullanımlık banyo terliğini çıkardı. Sonunda kendini sıcak suyun altına sokmayı başardığında kaslarının yorgunluktan ağrıdığını hissetti. Suyu hemen ılığa çevirdi yoksa banyoda uyuyakalacaktı.

Şampuanı saçlarına yaydı, ardından saç maskesini sürdü ve üç dakikalık bekleme süresinde de vücudunu temizledi. Tamamen yıkanıp banyodan çıkması toplamda on beş dakika sürmüştü, duvardaki saat artık on otuzu gösteriyordu.

Vücuduna ve saçına birer havlu sarmış halde yeniden odaya döndü. Islak terlikleri banyoda bırakmış, aslında Louis'ye ait olması gerek tek kullanımlık terlikleri giymişti. Yıkayıp kuruladığı şampuan, duş jeli ve saç maskesi şişelerini tekrar çantasına koydu, otel odasında kullanmak için getirdiği terliğini giydi ve Louis için getirdiği terlikleri de yatağın ayak ucuna bıraktı. 

Eline vücut losyonu şişesini de alıp yatağa oturdu. Havluyu sadece belinden aşağısı kapanacak şekilde sarmıştı, bu yüzden rahatlıkla kollarına ve gövdesine losyonu yayabildi.

Louis burnuna gelen yoğun çiçek kokusuyla uyandı. Gözlerini açmamış olmasına rağmen yana yaklaştı ve başını Harry'nin bacağına koydu. "Günaydın bebeğim."

"Günaydın Loubear!" dedi Harry keyifle. Öne doğru eğildi ve onun yanağını öptü. "Uyusana biraz daha, çok yorgunsun."

"Olmaz, yola çıkacağız."

BITTER LOVEWhere stories live. Discover now