*27. BÖLÜM*

407 85 164
                                    

Medya--->  Sezen AKSU---Küçüğüm

İyi okumalar...



   Küçükken suyun altında kaç dakika nefessiz kalabileceğini merak ederek havuzun altında hep denemeler yapardı Simay. Daha kırk saniyesi dolmadan da havuzdan başını çıkarıp akciğerlerini havayla buluştururdu. Ne kadar uğraşsa da bu denemeleri bir dakikayı geçmezdi.

   Şimdi ise yaklaşık yirmi saniyedir suyun altındaydı ama değil yirmi saniye daha beş saniye bile dayanacağını zannetmiyordu.

   Elleri, ayakları uyuşmuştu ve bedeni giderek hafifleşiyordu. Gözleri açıktı ama yavaş yavaş görüşü de bulanıklaşıyordu.Gözlerinin yanmasına aldırmadan kendisine doğru geleni izledi Simay. Bu şey – Kübra'nın bahsettiği çay ninesi olmalıydı - Simay'a yaklaşmıştı ve karşısında durduğunda ise uzun gri saçları Simay'ın yüzüne değiyordu. Hafif uzun burnu, büyük bir inci tanesini andıran gözleriyle mükemmel bir uyum sağlıyordu. Gülkurusu rengindeki dolgun dudakları hafifçe aralanmıştı. Bir ressamın kalemiyle çizilmiş gibi olan ince kaşları, saçlarıyla aynı renkteydi.

   Belden yukarısının  çıplak olduğu bedenini kalın gri saçları kaplıyordu. Kalçasının yukarısından başlayan kuyruğu, mavi ve gri pullarla bezenmiş pırıl pırıl parlıyordu.

   Elini kaldırıp uzun parmaklarıyla Simay'ın yüzüne dokundu. Bu dokunuş Simay'ın içini titretse de bir tepki veremedi. Çay ninesi, elini Simay'ın yüzünde dolaştırdı. Bu hareketi ona keyif vermiş gibi yukarı doğru kıvrıldı dudakları. Uzun parmakları Simay'ın dudağında durdu son durağı orasıymış gibi. İki parmağıyla yanağına bastırarak ağzının açılmasını sağladı. Simay zaten nefes alamıyordu, açılan ağzından içeriye doğru hücum eden sular da ciğerlerinin çığlıklar atmasına neden oldu. Simay başını çevirmeye çalışsa da beceremedi. Boğazından çıkan küçük bir hırıltı, çay ninesinin kahkahalar atmasına neden oldu.

   Ama sonra ne olduysa çay ninesi parmaklarını kaldırdı ve o muhteşem yüzü bir an buruştu. Az önce memnuniyetle kıvrılan dudakları şu an öfkeden titriyordu. Gözlerini kısıp kaşlarını çatarak elini havaya kaldırdı. Simay, başını hafifçe geriye doğru zorlukla da olsa çekti. Çay ninesinin o sertçe kalkan elinin birazdan yanağıyla buluşacağından emindi.

   Çay ninesi tam kolunu hareket ettiriyordu ki başını aniden arkasına doğru çevirdi ve keskin bir çığlık koparıp Simay'ı orada bırakarak suyun derinliklerine doğru yüzüp gözden kayboldu.

   Simay bu olanlara bir anlam veremedi. Ne oldu da çay ninesinin o pürüzsüz mükemmel yüzü bir anda kırışmıştı ve neden aniden uzaklaşıp kaybolmuştu. Bu soruların cevabını merak etse de öğrenmek için artık çok geçti.

   Bilinçsizlik bütün vücudunu sardıkça daha da bir hafif hissediyordu kendisini. Gözlerini kapatmadan hemen önce bir karaltı daha gördü. Çay ninesinin geri düşündüğünü düşündü. Artık geri dönmüşse de onun yapacağı çok şey kalmamıştı aslında. Çünkü Simay, derin bir karanlığa doğru yola çıkmaya başlamıştı bile.

   Gözlerini kapanırken belinden birinin tuttuğunu hissetti. Bedeni sıcak bir şeye yaslanmıştı ve yukarı doğru çekiliyordu. Simay bedenine değen sıcaklıkla son defa şunları aklından geçirdi: 'Ölümün bu kadar sıcak olacağını hiç düşünmemiştim.'

                                           ***

   Kayra, ilk nefesinden sonra derin bir nefes daha alıp dudaklarını Simay'ın dudaklarına yaklaştırdı. Küçük kırmızı dudağı hafifçe aralanmıştı. Küçük bir çocuğun masumiyetini taşıyan o saf, masum yüzünde yaşadığı acıların bir yansımasını görüyordu adeta.

SEÇİLMİŞ: İŞARETWhere stories live. Discover now