*22. BÖLÜM*

446 102 320
                                    


     Medya--->Kübra KAYA

   Aptal aptal kız. Hâlâ akıllanmadı mı? Yine neden ormana gidiyor ki?

   Kayra, Simay ve Kübra'nın arkasından gizlice yürüyerek onları takip ediyordu. Derste onları duymuştu. Bir şeylerin peşinde olduklarını tahmin ediyordu. Simay'ın endişeli ve kararsız bir ifadeyle ona bakması ve sonra bakışlarını hemen kaçırması da bu tahminini destekliyordu.

   Zil çaldıktan sonra Selim'e önemli bir işinin olduğunu söyleyerek Simay ve Kübra'yı takip etmek için onunla gitmemişti. Aslında Selim'e de söyleyebilirdi ama o anda aklına gelmemişti. Belki de Selim, onları durdurabilir ve ne yapacaklarını öğrenemeyebilirlerdi. Onlara sorsalar bir yalan uydurup belki başka zaman tekrardan ormana gidebilirlerdi. O yüzden Kayra, en iyisinin bu olacağına karar verdi.

   Simay ve Kübra giderek adımlarını hızlandırıyorlardı. Yürürken ayaklarının altındaki yapraklar hışırdayıp ses çıkarıyorlardı. Kayra daha dikkatli adımlar atarak onları izliyordu.

   Kayra onların daha nereye kadar gidebileceklerini merak etti. Artık ormanın derinliklerine iniyorlardı ve orası tehlikelerle dolu bir yerdi. Dayanamayarak tam onlara sesleneceği sırada Simay'ın Kübra'ya bir şeyler dediğini duydu ve seslenmekten vazgeçti. Sanki koca ormanda birileri onları duyacakmış gibi sessizce konuşuyorlardı. Kayra onları daha iyi duymak için adımlarını hızlandırdı ama dikkati elden bırakmıyordu.

   "Daha çok ilerleyecek miyiz Kübra? Saat epey ilerledi ve biz hiçbir şey bulamadık."

   "Bilemiyorum ki." dedi Kübra aniden durup Simay'a bakarak "Ve evet, haklısın. Hiçbir şey bulamadık. Acaba yanlış mı geldik?" Yüzündeki ifade endişeden çok korkuya benziyordu. Belli etmek istemese bile içten içe korkuyordu anlaşılan.

   Simay endişeli gözlerle kendi etrafında dönerek geldikleri yere bakınmaya başladı. Kayra, Simay onu görmesin diye büyükçe bir çalılığın arkasına saklandı ve onları dinlemeye devam etti.

   "Bence geri dönelim Kübra. Ben korkmaya başladım. Hem biliyorsun, bu ormanda pek de fazla güzel anılarım yok."

   "Ve yine de geliyorsun hâlâ. Bravo sana. Aptal mısın kızım sen?" dedi Kayra sessiz bir şekilde. İçten içe Simay' a kızıyordu. Zaten ilk gördüğünde meraklı biri olduğunu anlamıştı ve yanılmamıştı.

   Düşüncelerini şimdilik bir kenara bırakarak Simay ve Kübra'nın konuşmalarına odaklanmaya çalıştı.

   "Bence de. Zaten bir şey bulamadık. Kendimi boşu boşuna..." Birden konuşmasını yarıda keserek ilerideki kocaman bir ağacın yanına koştu.

   "Simay, şuna baksana. Vay canına." Kübra, ağacın gövdesindeki bir yeri göstererek Simay'ı yanına çağırdı. Gözleri gördüğü şey karşısında ışıl ışıl parlıyordu ve Kayra uzakta bile olsa görebiliyordu.

   Simay koşarak Kübra'nın yanına gitti. Kübra'nın üzerinde elini gezdirdiği ağacın gövdesine baktı. Ağacın kocaman gövdesinde basketbol topu büyüklüğünde bir oyuk oluşmuştu.

   Sanki birileri demirden bir basketbol topunu ağaca fırlatmış da izi çıkmış gibiydi. Oyuğun etrafı ufak çaplı bit yanmada kararmış gibiydi.

   "İşte bu." dedi Simay heyecan içinde elini oyuğun etrafında gezdirerek. "Buldun, onu sen buldun Kübra."

   "Saçmalama Simay, ikimiz bulduk." Alçakgönüllü olmaya çalışıyordu Kübra ama başaramamıştı, yüzündeki gülümseme daha da genişledi.

   Kayra olanlara bir anlam veremedi. Neden bu kadar heyecanlandılar ya da ne arıyorlardı ki 'bulduk' diyorlardı? Az önce Simay için çok meraklı demişti ama şimdi kendisi daha çok meraklanmıştı.

   Onları daha yakından izlemek için yaklaşmalıydı. Birkaç adım ötesinde sağ tarafta büyükçe bir ağaç vardı. Onlara görünmeden o ağacın arkasına saklanabilirse her şeyi daha net görürdü.

   Sırtını hafifçe öne eğip tam çalılığın arkasından çıkacaktı ki daha önce sol omzunda oluşan kızarıklığa şiddetli bir acı saplandı. "Ahhh" dilinden istemsizce dökülen bu sözcük Kübra'nın bakışlarını ağaçtan ayırarak saklandığı yere çevirmesine neden oldu.

   Tekrar doğrulup saklandığı yerde iyice kıvrıldı. Simay ve Kübra'nın onu duymamasını umut etti. Çünkü omzundaki ağrı yetmiyormuş gibi bir de onlarla uğraşmak zorunda kalacaktı. Ama maalesef ki Kübra duymuştu ve Kayra'nın saklandığı yere dikkatli bir şekilde bakıyordu.

   "Simay" dedi Kübra kocaman açılmış gözleriyle. "Sen de duydun mu?"

   Simay oyuğun etrafını incelemekle uğraşıyordu. Gezdirdiği elini kaldırınca siyaha boyanmış olduğunu gördü.

   "Bak Kübra, demekki dün gördüğümüz alev topları buraya isabet etmiş ve ağacın gövdesini yakmış. Baksana, ellerim simsiyah oldu." dedi Simay elini Kübra'nın göreceği şekilde yukarı kaldırarak.

   Kübra dönüp Simay'a baktı. Simay onu duymamıştı anlaşılan. "Simay, sana bir şey sordum."

   "Ne, ne sordun ki?"

   "Az önce bir ses duydum ama daha çok inleme gibi bir sesti."

   "Ses mi?" dedi Simay gözlerini ağaçtan ayırıp etrafına bakınarak. "Ben bir şey duymadım."

   "Ama ben duydum, hatta şu  çalılık tarafından geldi." Eliyle Kayra'nın saklandığı yeri işaret etti. "Ve ben gidip bakacağım." Kübra küçük adımlarla çalılığa doğru yürümeye başladı.

   Kayra omzunu tutarak olduğu yerde kıvranıp duruyordu. Böyle bir acıyı daha önce hiç hissetmemişti ve tarifi edilemez bir şekilde yanıyordu. Bir an önce bu ağrıdan kurtulmak istiyordu. Kübra onu farketmemeliydi, onun sorularıyla uğraşmak istemiyordu.

   Kübra, çalılığa biraz daha yaklaşmıştı. Tam arkasına bakacağı sırada Simay arkasından bağırdı.

   "Kübra, gelmen lazım. Bu şeylerden hemen hemen her ağaçta var, bırak şimdi çalılığı, hadi gel."

   Kübra, Simay'ın ona söylediği şeyleri duyunca heyecanlanıp koşarak Simay'ın yanına gitti. Duyduğu ses artık umrunda bile değildi. Çünkü çok daha önemli bir şeyler bulmuşlardı.

   "Çok şükür." dedi Kayra omzunu tutup ayağa kalkmaya çalışırken. Bu ağrıdan kurtulmalıydı ve bunun çaresi sadece dedesinin yanında bulacaktı. Çünkü birkaç defa daha böyle olmuştu ve dedesi bir şey - kreme benziyordu ama Kayra onun ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu - sürünce geçiyordu ağrısı. Kızlara bunların hesabını sonra soracaktı ama şimdi buradan gitmeliydi.

   Çantasını ağrımayan omzuna takarak geldiği yönden geri koşarak kasabanın yolunu tuttu.









22. bölümün sonuna geldik.^^

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Diğer bölümde görüşmek dileği ile hoşçakalın.))^^

SEÇİLMİŞ: İŞARETWhere stories live. Discover now