*15. BÖLÜM*

586 122 530
                                    


  "Teyze, annemle neden konuşmuyordunuz, neden annem senden hiç bahsetmedi?" diye sordu Simay, oturma odasında oturmuş; şu anda yanmayan şömineye boş boş bakarken. Neden annesi bir kardeşi olduğundan bahsetmemişti? Nasıl bir olay, küslük yaşanmıştı ki bunca yıldır hiç görüşmemişlerdi?

   "Aslında..." diye söze başladı teyzesi ama sonunu getiremedi. Sözcükler boğazında düğüm düğüm oluyor, konuşmasına engel oluyordu. Gözünden akan yaşlar elbisesini ıslatıyordu.

   Simay, bakışlarını şömineden ayırıp teyzesine çevirdi. Ağladığını görünce "Keşke bu soruyu sormasaydım." diye düşündü ama sorunun cevabını da çok merak ediyordu. Oturduğu koltuktan kalkıp teyzesinin yanına oturdu ve ona sarıldı. Kendini tutamadı. Zaten sorularla, özlemle, hasretle dolan içi boşalmak için yer arıyordu. Teyzesi de ağlayınca içinde biriken bu duygular patlak verdi ve o da hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

   "Kusura bakma kızım. Seni ağlatmak istemedim." dedi teyzesi gözlerini silerek. Simay içini çekerek teyzesinden ayrıldı ama hala gözlerinden yaş damlıyordu. Teyzesi, Simay'ın gözyaşlarını sildi, alnına kocaman bir öpücük kondurdu.

   "Asıl sen kusura bakma teyze, çok dolmuştu içim. Kendimi tutamadım." dedi Simay, ardından da şunları ekledi:" İstersen şu an bu konuyu konuşmayalım. Çünkü ikimiz de hazır değiliz buna. Aslında çok merak da ediyorum ama ne zaman ailemden bahsedecek olsam kalbimden sanki bir şeylerin koptuğunu hissediyorum, gözyaşlarımı tutamıyorum."

   "Haklısın. Daha sonra konuşalım." dedi teyzesi. Aslında o da ne diyeceğini bilmiyordu ve bu konun üzerinde durmayı da çok istemiyordu. Sonra aniden konuyu değiştirerek: " Kaçıncı sınıfa gidiyordun?" diye sordu.

   "Lise son sınıfa geçtim."

   " Selim de son sınıfa geçti bu sene. Yarın okula gidip nakil işlemlerini yapalım da Selim ile beraber gidersiniz. Zaten kasabada bir lise tek var, herkes oraya gidiyor. Okul hazırlığını da nakil işlemlerini hallettikten sonra yaparız. Ne dersin?"

   "Sen bilirsin teyze, nasıl istersen öyle olsun."

"   Tamam o zaman, yarın erkenden kalkıp gidelim."

   Simay başını sallayarak onayladı. Bu halde okula nasıl gideceğini düşündü. Derslere kafa yoracak hali yoktu. Hem zaten okullar açılana kadar da toparlanabileceğini zannetmiyordu. Okulların açılmasına yalnızca bir  iki hafta kalmıştı. Bu kadar kısa bir sürede acısını unutmayacağını, unutamayacağını biliyordu. Aslında okula falan gitmek de istemiyordu ama zaten kendisini bir yük gibi görüyordu, böyle saçma sapan şeylerle de onları uğraştırmanın bir manası yoktu.

   Kafası o kadar çok şeyle meşguldu ki Simay'ın, Efe'nin geldiğini bile görememişti.

   "Anne, Kayya abim gelmiş, hadi onun yanına bahçeye gidelim." diyerek annesini çekiştirmeye başladı Efe." Hadi, hadi."

   "Tamam oğlum geliyorum. Simay hadi sen de gel. Hem hava almış olursun hem de Kayra'yla tanışırsın. Selim'in en yakın arkadaşıdır Kayra. O da dedesiyle beraber yaşıyor."

  "Ailesi yok mu?"

  "Annesini ve babasını küçükken kaybetmiş. Gözlerinin önünde öldürmüşler onları. Zavallı yavrum benim. Bu acıya nasıl katlandı Allah bilir ama çok ağır şeylerdi bu yaşadıkları. Bu yüzden biraz asabidir ama özünde gerçekten çok iyi biri."

   Kim öldürmüş ki annesini ve babasını? Nedeni neymiş?" diye merakla sordu Simay.

"   Bilmiyorum neden öldürüldüklerini. Aslında kimse bilmiyor." dedi teyzesi: "Ama onun yanında ailesinden bahsetme. Çok hassastır, çok çabuk öfkelenir."

  "Peki." dedi Simay ve: "Siz gidin teyze, ben üstüme bir ceket alıp geleceğim."  dedi. 

   "Peki kızım." dedi teyzesi ve Efe'yi kucağına alıp odadan çıktı.

   Simay, Kayra'nın hayatını kendi hayatına benzetti. Evet, belki ailesi onun gözünün önünde öldürülmemişti ama sonuçta ikisi de ailesini kaybetmişti ve hayat, ikisini de yalnızlığın kucağına terk etmişti.

                                                                                       ***

   Simay, üstüne yeşil ceketini geçirerek odasından çıktı. Bu kasabanın havasında bir sertlik hissediyordu. Bir soğukluk hakimdi. Nedenini bilmiyordu ama teyzesine ilk fırsatta mutlaka soracaktı.

   Bahçeye çıktığında teyzesi ve kuzeni Güliz'den başka kimseyi göremedi. Anlaşılan Kayra gitmiş, Selim ile Efe de ortalıkta görünmüyordu. Güliz ve teyzesi masada oturmuş hem çay içiyorlardı hem de sohbet ediyorlardı.

   "Afiyet olsun." dedi Simay, teyzesinin yanına otururken.

   "Sağ ol canım, gel beraber olsun." Güliz , Simay'a da bir bardak çay doldurup uzattı.

   "Teşekkür ederim Güliz abla."  dedi Simay, uzatılan bardağı alırken. Çayına iki şeker koyup karıştırdı ve soğumasını beklerken: "Selim ve Efe neredeler?" diye sordu.

   "Onlar Kayra ile beraber çıktılar." dedi teyzesi."Aslında seni tanıştırmak istiyordum ancak sen gelene kadar onlar gittiler. Artık başka bir sefere. Zaten ikisi de çok yakın arkadaşlar, sürekli yan yanalar. İllaki görürsün."

   Simay, Kayra'yla tanışmak istiyordu aslında. Açıkçası gitmiş olduklarına biraz da üzülmüştü. Çünkü Kayra'nın yaşadıklarını kendi yaşadıklarıyla o kadar özleştirmişti ki belki çok iyi arkadaş olabilirlerdi, birbirlerinin hallerinden anlayabilirlerdi.

   "Başka bir sefere artık." diyerek teyzesini onaylarken çayından bir yudum aldı, hala sıcaktı. "Güliz abla, sen okuyor musun?" diye sordu elindeki bardağı çay tabağına koyarken.

   "Evet, okuyorum Simay'cığım. Üniversite ikinci sınıf."

   "Burada mı yoksa başka bir şehirde mi okuyorsun?" 

   "Kayseri'de okuyorum. Erciyes Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği."

   "Aaaa çok güzel gerçekten. Ayrıca bölümünde çok güzel. Türkçe dersini çok severim."

 "Öyle mi ne güzel. Peki  edebiyatla aran nasıl; şiirlerle, kitaplarla..."

  "Tam bir kitap kurduyumdur aslında. Şiir yazmayı da okumayı da çok severim. Hatta geçen sene yani on birinci sınıfta yazdığım şiir okul dergisinde yayınlandı.

   "Merak ettim şiirini şimdi." dedi teyzesi. "Okusana, bakalım benim güzel yeğenim nasıl yazıyormuş?"

  "Bilmem ki." dedi Simay tereddüt ederek. Okumak istese de aslında biraz çekiniyordu.

  "Hadi Simay, ben de merak ettim." dedi Güliz.

"Peki." dedi Simay ve şiirini okumaya başladı.

...

"Düşünüyorum yine karanlık düşüncelerle,
Ben de öyle miyim?
Korkuyorum, yalnızım.
Soğuk bir odada
Gözlerim hep seni arıyor,
Anneciğim..."








15. bölümün sonuna geldik.^^

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Diğer bölümde görüşmek dileği ile hoşçakalın.))^^

SEÇİLMİŞ: İŞARETWhere stories live. Discover now