*3. BÖLÜM*

1.3K 248 3K
                                    

Medya-----) ^^ Kayra Dumandağ ^^


Güneş, ulu dağların arkasında yavaş yavaş yükselirken Kayra daha yeni uyanmıştı. Ama yataktan kalkmaya hiç niyetli değildi. Yine her zamanki gibi anne ve babasını düşündü. O çaresizce çırpınırken gözünün önünde öldürüşleri hiç aklından çıkmıyordu.

Bir akşam aniden tuhaf elbiseli adamların ortaya çıkışını; evlerini basmalarını; annesinin ve babasının o yürekleri dağlayan çığlıklarını duymasını; daha hiç konuşamadan, hiç hareket bile edemeden her iki kolunun da tuhaf adamlar tarafından tutuluşunu; o çırpınırken annesinin ve babasının haykırışlarını ve evi basan adamlar tarafından vahşice katledilişlerini...

Bunu düşündükçe başta kendisi olmak üzere herkesten nefret ediyordu. O akşam annesi ve babası ölmüşken hayatta kalan tek kişi o olduğundan kendinden nefret ediyordu. Onların çığlıklarına, yalvarışlarına rağmen öldürdükleri için o adamlardan nefret ediyordu ve yardım etmeye gelmeyen komşularından, insanlardan nefret ediyordu. Kısacası herkesten, her şeyden nefret ediyordu.

İntikamını alacağı günü bekliyordu. Aradan geçen 5 yıla rağmen içindeki intikam ateşi bir nebze bile dinmemişti, aksine gün geçtikçe daha da şiddetleniyordu. Daha da çok hırs ve nefret ile doluyordu içi.

Kafasını yastığından kaldırdı ve yataktan doğruldu. "İşte! Bir gün daha eksildi." diyerek derin bir nefes aldı.

Üzerine siyah, kenarları beyaz çizgili olan eşofmanını geçirdi. Saçları darmadağın olmuştu ama onun umrunda bile değildi. Elini saçlarının arasından geçirerek merdivenlerden inmeye başladı.

Mutfağa geldiğinde dedesinin çayı çoktan hazırlamış olduğunu gördü ve "Hıh. Sanki çok içen var da." diyerek dolabın kapağını açtı. İçinden bir kutu meyve suyunu çıkartıp bir bardağa doldurdu. Hepsini bir dikişte içip bardağı tezgaha koydu.

"Kayra oğlum. Günaydın." dedesinin sesiyle arkasına döndü Kayra. Hiç de samimi olmayan bir dille "Günaydın." diyerek önüne döndü ve bardağı yıkayıp yerine koydu.

"Çay yaptım oğlum. Beraber içeriz değil mi?" diye sordu dedesi.  Aslında içmeyeceğini biliyordu ama yine de şansını denemek istedi.

"İşim var, içmeyeceğim." diyerek mutfaktan çıktı Kayra.

Kadir, torununun bu haline alışmıştı. Annesinin ve babasının ölümünden beri hep böyleydi Kayra. Ne doğru düzgün biriyle konuşur ne de arkadaşlık ederdi. Selim hariç. Bir tek onunla konuşur, onunla anlaşırdı. Üzülüyordu torununun bu haline. Hep dertlerini içine atan biri olmasını istemiyordu. 

Tüm bu olanlardan kendisini sorumlu tutuyordu. Çünkü Kayra'nın bütün ısrarlarına, çabalarına rağmen ona ailesinin ölümüyle ilgili gerçekleri anlatmıyordu, daha doğrusu anlatamıyordu. Çünkü daha zaman vardı. Birgün illaki anlatacaktı ama o gün bu gün değildi.





3. bölümün sonuna geldik.^^

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. (Biraz kısa oldu ama^^)

Diğer bölümde görüşmek dileği ile hoşçakalın.))^^ 

SEÇİLMİŞ: İŞARETWhere stories live. Discover now