Aynı aptal gülümseme şimdi benim yüzümde, sevdiğim adamın da beni sevdiğini aynı zamanda birbirimizi düşündüğümüzü görmek muazzam bir mutluluk. Hele de aradan geçen sessiz günlerin üstüne, hele de böyle hüzün kokan bir akşamın üstüne. Nasıl da pembe ışıkları yaktı içimde. Şimdi İçim içime sığmıyor, sevgimi aynı böyle güzel yazarak ona anlatamazsam diye bir korku sarıyor beni. Abartmadan öyle güzel yazmış ki. İçimi aşkla, umutla doldurdu her harfi. Ne kadar düşündüysem de bir türlü aynı güzellikte bir şeyler yazamadım, beynim kaybettiği mutluluk hormonunun esiri altında düşünmeyi bıraktı. Ben de Cemal Süreya'nın sözlerini yazdım
—Özledim. Söyleyeceklerim bu kadar kısa ve derin.
Anında yanıt geldi
—Eylem, sensiz yapamıyorum ben.
—Aynı durumdayım inan ki. İçimdeki aşkın olmasa çoktan kıyardım canıma. Ama sana kıyamıyorum ki. İçimde öyle güzelsin ki dokunamıyorum.
—Canına kıymak beni öldürmek demek. Yaşayalım Eylem herkese inat yaşayalım. Seni istiyorum.
—Sen yeterki iste ben senin olmaya dünden razıyım.
—Yarın görüşebilir miyiz?
—Kursum var ;)
—Tamam o zaman, haberleşelim.
—Tamam birtanem.
—iyi geceler aşkım.
—Sen dersin de gecem iyi geçmez mi... Sana da iyi geceler
          Kafamı yastığa koydum, gözlerimi kapattım ama uyumak mümkün değil. Beynim konuşup duruyor. Aslan ile görüşmek için içimi rahatlatmaya çalışıyorum. Daha önce mantıklı sebeplere dayamıştım. Aslan'ı Seviyordum ve Barış'tan ayrılacaktım. Hala seviyorum ama Barış'tan ayrılmak şöyle dursun giderek daha çok bırakamayacağım bir hale geliyor. Evdekiler bu mesele de oldukça katı. Beni anlamaya çalışmıyorlar çünkü konuşmama fırsat vermiyorlar. Devam ettirmeye çalıştığım ilişkimi tekrar öğrenmeleri durumunda neler olabilir aklım hayalim almıyor bunu. Bu evden çıkamadıkça Aslan'a yar etmeyecekler beni, ve ben bu evden çıkamıyorum. Sevgime inanarak zorluyorum bir şeyleri ama sonu ikimize de zarar verecek gibi. Annem dediğini yapar da Aslan'ın ailesine kadar uzanır mı bilemiyorum, öyle sert ki yapmaz da diyemiyorum. Aslan'ın benim yüzünden ailesiyle kötü olma düşüncesi beni perişan ediyor, böyle bir şey olursa ileride o aileye de girmem imkansız hale gelir, eğer bu durumu çözemezsem -ki elimde hiç çözüm yolu yok- yine perişan olacağız. Her durumda yanlış yapıyorum hissi içime doluyor. Aslan'ı deliler gibi seviyorum, onun sevgisine de kendiminki kadar inanıyorum ama yok.. Bizim bir geleceğimiz yok. Geleceğimi elimden aldılar. Şimdi bu ikili durumu sürdürmem eskisinden çok daha riskli ve sonu olmayan bir şey için bu riske girmek..... Kendimden geçtim artık ama Aslan'ın üzülmesine katlanamam, çıkamadığım bu saçma düzenden sırf seviyorum diye bencilce davranıp sonra da hadi bana eyvallah diyemem. Bir kez daha ailemin ona hakaret etmesine izin veremem. Onu bir kez daha hayal kırıklığına uğratamam. Yanlış yapıyorum evet, yanlış yapıyorum... Bu ilişki devam etmemeli, bağrıma taş basmalı, ayrılmalıyım. Evet evet bunu yapmalıyım. Aslan ileride daha çok üzülmesin diye şimdiden ayrılmalıyım.
          Ayrılık, Kalbim bu kelimeyle nasıl sıkışıyor anlatamam. Bu kararı vermek benim için çok zor. Hele de günlerdir onun hasretiyle kavrulurken. Beni seviyor olmasının düşüncesiyle nefes alabiliyorken. Onu bir kez daha görecek olmanın mutluluğu ile kalbim atıyorken çok zor... Elimi kalbimin üzerine bastırıp acının azalmasını umdum ama değişen bir şey olmadı. Biranda aklımda başka bir şimşek çaktı.
          Pekiii ya hamileysem? O zaman işler değişir. Ama nasıl değişir? Offf en iyisi biraz bekleyeyim. Sonucu öğrenip ona göre devam edeyim. İçimde bir can yeşermişse o benim umudumdur, ama yeşermemişse...
Umudumu elimden alma Allahım. Bana verdiğin kalp ayrılma Fikrine sıkışıyorsa gerçeğinde durur. Nolur Allahım günahımın bedelini umutlarımdan alma...
          Saat çok geç oldu ama hala tavanı izliyorum. Biraz sonra telefonumun ışığı yandı. Elime aldım mesaj gelmişti Aslan'dan
—Garip bir şekilde seni göreceğim diye çok heyecanlıyım. Sanki seni görmeyeli yıllar olmuş gibi, kaybettiğime inandığım en değerlimi şimdi bulmuşum gibi. Sabahı yine senin hayatımdaki varlığınla karşılayacak olmak gerçek mutluluk. Günler sonra ilk kez güneş doğacak. Sen gibi, aşkımız gibi... Uyuyan gözlerinden öperim kadın...
          Mesajı okurken kendime sarıldım. Umuduma sarıldım. İkimiz de birbirimizi düşünüyorduk ama gelecek adına farklarımız vardı. Bu mesajı yazdıran duygusuna nasıl bitsin derim. Hadi diyelim dedim. Hayatına başkasını alırsa ve bu sözler başkasına söylenirse... Elim tekrar kalbime gitti bu kez sızısı çok başkaydı, resmen acıdan inledim. Derin derin nefes alarak geçmesini bekledim. Bıçak saplanıyor gibiydi. Yapamam... Böyle çok severken ayrılamam. Bırakamam...
Mesajına cevap yazmadım, uyuduğumu düşünmesine izin verdim. Kalkıp odada bir tur attım ve biraz su içtim. Yatağa geri döndüm ve düşünceler yeniden hücum etmeden uyumayı başardım.
          Sabah kursa diye yola çıktım. Aslan'ın yanına gidiyordum. Gece o kadar düşündüm önce ayrılmam gerektiğine kendimi ikna ettim sonra attığı mesajla bunu yapamayacağımı anladım. İkimizi de bile bile kötü sona doğru götürüyordum. Tek başıma bu konunun altından çıkamıyorum, bu kez Aslan'a tamamen dürüst olacağım. O yüzden birlikte buna karar vermek en iyisi. Kafeden içeriye girdim. En ücra yerde otururken gördüm onu. Başı camdan dışarı dönük öylece bakıyordu. Sakin görünüyor, ve çok yakışıklı. Bıkmadan usanmadan saatlerce, günlerce, yıllarca bakarım o yüze. Çünkü yüzünün her kıvrımı avuçlarımın arasındaymış gibi aklıma kazılı. Ona baktıkça bu adam benim hissi içimde alevleniyor. Kendimi ayrıcalıklı biri gibi hissediyorum. Ben onu izlerken başını çevirdi ve ona bakan gözlerimle gözgöze geldi. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Ayağa kalktı ve bende koşar adım yanına gittim ve boynuna atladım. Ayaklarımı yerden keserek sıkıca sarıldım. Aslan da belimden sarılıyor, başını gömdüğü boynumu derin derin soluyordu. Ayaklarım yere basınca ayrıldık ve karşısına geçip oturdum.
—Nasılsın Aslan'ım?
           Gözleri ışıldayarak beni süzüyordu. Sanki yıllar geçmiş de yüzüme yerleşen kırışıklıkları bulmaya çalışıyor gibi.
—Nasılım inan bilmiyorum. Dün sana olan özlemim içimi kavurup sikerim böyle işi diye söylenirken akşamında iyiki Eylem var diyordum. Ve şimdi karşımdasın, ben de çok iyim. Bir saat sonra hangi duyguyu beslerim bilemiyorum. Sen? Her zamankinden daha durgun gibisin.
—Evet. İyi değilim ben.
— Anlat hadi.
         Uzanıp elini tuttum. Sıcacıktı, ılık ılık içime aktı..
—Aslan ben seni çok üzüyorum. Sana istediğin, beklediğin birlikteliği yaşatamıyorum ve yaşatamayacağım. İstemediğimden değil haaa deliler gibi seni istiyorum ama kimse bendeki seni istemiyor. Bana sunduğun aşka haksızlık yapıyorum. O yüzden de diyorum ki...
—Deme!
—Ama ?
          Bana kitlenmiş bir halde bakıyordu, ben de ona. Benim bakışlarım çaresizliğimi vurguluyordu, onun bakışları hüznü.
—Eylem sen ol da ister yar ol ister yara, lütfun da başım üstüne, kahrın da.
—Ben seni kahretmek istemiyorum çünkü sen bir üzülüyorsan ben bin üzülüyorum. Ayrıca bu kahır sadece benden sana gelse tamam da, ailemden ailene sıçrarsa?
—Eylem bir yol vardır elbet, istemiyorum de işte. Silah mı dayadılar başına?
—Bazı sözler silahtan daha can acıtıcı ve sen benim hayatımdan daha değerlisin.
—Beni ben yapan sensin.
—Yapamıyorum Aslan, çıkamıyorum işin içinden. Deli gibi sen ol istiyorum ama olduramıyorum. Sana kaçamıyorum, evde duramıyorum, resmen sürükleniyorum. Dün akşam beni istemeye geldiler. 10 güne kalmaz tekrar gelecekler. Bir yanımda sen bir yanımda Barış... Kimseyi kandırmak istemiyorum artık. Çok yoruldum ben Aslan. Susmaktan yoruldum, ağlamaktan yoruldum, arada kalmaktan yoruldum, seninle olduramadığım geleceği hayal etmekten yoruldum, dolu dizgin yaşayamadığım bu aşktan yoruldum...
          Aslan oturduğu yerden kalkıp yanıma gelip oturdu. Sarıp sarmaladı beni. İçim öylesine kırık dökük ki. Sarılması bile toparlayamıyor. İşin garibi ağlamıyorum. Tek istediğim önümü görebilmek, bir çözüm, bir mucize...
—Eylem, sabırlı olalım elbet bir yol çıkacak karşımıza..
—Aklımda tek bir şey var benim.
—Tamam söyle onu yapalım.
          Elini tutup karnıma koydum ve gözlerinin içine baktım. Anlamasını bekledim. Önce bir süre bana baktı sonra hızla elini çekti ve aramıza mesafe koyacak çekilde yana kaydı.
—Sakın Eylem, hamileyim deme bana?
Cevap vermedim.
—Nasıl yaa, ilacı almadın mı sen?
          Gözlerini sonuna kadar açmış, hayret dolu bakışlarla bana bakıyordu şimdi.
—Unuttum.
—Nasıl unutursun böyle bir şeyi? Sen beni delirtecek misin? Basit mi geliyor sana? Senin becerip yapamadığını minicik bir bebek mi yapacak, bu mu planın? Ama aptallık ben de, bu konuda güvenmeyecektim sana!
            Krize girmiş gibi ardı arkasına saydırıyordu. Az evvel çözüm arayan o değilmiş gibi.
—Aslan sakin ol, hamile falan değilim. Sadece ilacı almayı unuttum.
—Eee şey oldun mu?
—Olmadım henüz, günü gelmedi.
—Hadi o zaman test alacağız.
—Saçmalama, erken daha.
—Tamam sen burada bekle ben alıp geleceğim.
Biranda ayağa kalktı durduramadan gitti. Bu tepkisinden sonra hamile çıkarsam ne olacak? Sonucu söylemeyeyim en iyisi. Offf neden her şey zor oluyor. Hep bir stres hali. Çok geçmeden elinde minik bir poşetle geldi. Bana doğru uzattı.
—Hadi Eylem içinde kullanma talimatı var.
          Poşeti sertçe elinden alıp ayağa kalktım. Tavrı beni sinirlendirmişti. Biranda bileğimden tuttu.
—Hallet gel, sonucu burada beraber bekleyeceğiz.
            Cevap vermeden tuvalete gittim. İçerisindeki talimatları yapıp beklenmesi gereken çubuğu çantama atıp masaya geçtim. Saate bakıp 10 dakikanın dolmasını bekledik. İkimizde sessizdik, süre 10 saat gibiydi. Dakika dolunca ağır ağır elimi çantama attım. Çubuğu tutup çıkardım. Üzerinde tek çizgi vardı. Aslan
—Ne demek bu?
—Hamile değilim demek!
          Aslan derin bir oh çekerken boğazım düğümlendi benim günlerdir akmayan gözlerim yaşadığım stresten doldu. Ve kırptığım anda iki yanağımdan birden aktı. Başımı masaya yatırdım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Aslan bir süre kayıtsız kaldı. Sonra tekrar yanıma gelip oturdu. Sırtımı sıvazlayarak destek olmaya çalıştı..
—Aşkım kaldır yüzünü bana bak. Lütfen?
         Başımı kaldırdım, sıkıca sarıldı. Sonra elleriyle yaşlarımı sildi.
—Eylem benden ayrılmaya çalışıyorsun, Barış itiyle evliliğe doğru gidiyorsun durduramıyorum diyorsun, bir yandan da hamile kalmak için çaba harcıyorsun. Fazla çelişkili bir durum.
—Bilmiyorum, hamile kalırsam belki o zaman sen...
—Ben ne? Kaçarız senle diye mi düşünüyorsun? Bunu açıklamıştım sana neyini anlayamadın? Şuan yapmaya çalıştığın şey batmakta olan bir gemiye bir mürettebat daha eklemek.
—Barış'la evlenmek istemiyorum. Çözüm arıyorum.
—Çözüm senin iki dudağının arasında.
          Aslan'a verecek cevabım yoktu, evde kimse konuşmama izin vermezken, istemiyorum sözcüklerine kulaklarını tıkamışken ben konuşarak neyi çözeceğim ki.
Tekrar sıkı sıkı sarıldı bana.
—Seninle bir bebeğimiz olsun elbette istiyorum ama normal şartlar altında. Bir de daha yaşımız çok küçük. Kendi sorumluluğumu alamadım ben daha. Eylem, duygusal davranma mantıklı düşün. Seni seviyorum.
—Tamam Aslan, anladım. Şimdi bu konuyu kapatalım ve sıradan iki sevgili olalım.
—Tamam, tavla oynayalım mı?
Gülümsedim,
—Alayım boyunun ölçüsünü diyorsun yani.
Aslan bir kahkaha attı,
—Sen nasıl dersen.
          Tavla sandığı geldi, havadan sudan bahsederek tabiki yenildim. Ayrılma zamanım geldiğinde ruhum daralmaya başladı. Eve gitmek, o kaos ortamına girmek istemiyordum. Huzurluydum böyle. Suratım asılmıştı. Sarılıp birbirimizi öptükten sonra tam minibüse binecektim geri döndüm. Ne oldu bakışları bana attı
—Aslan, ya çözemezsek bu işi?
          Cevap veremedi öylece bana baktı, aramızda derin bir sessizlik oldu. Elimi tuttu, arkasını dönüp yan taraftaki çiçekçiye girdi. Pembe bir tane gül aldı ve bana uzattı.
—Ben seni daima seveceğim.
Çiçeği aldım,
—Ben de seni daima seveceğim.
          Uzanıp yanağını öptüm, arkamı döndüm minibüse binerek eve doğru yol aldım. Çiçeği çantama koydum. Eve geldim. Evde sıradan bir hava vardı. Odamda oturmam yasaktı. Oturma odasında oturdum bende. Telefonumu sessizde kullanmam yasaktı. Arayanı mesaj atanı istedikleri anda görebilmeliydiler. Susmak somurtmak yasaktı hep aynı sebebe bağlanıp nutuk atılıyordu. Yüzüme yerleştirdiğim sahte bir gülücükle tv ye bakıyor ne yapacağımı düşünmeye çalışıyordum. Aslan ayrılmak istemiyor, hadi gel gidelim diyemiyor, sen bu işi çöz ben buradayım diyor. Tek başıma bu işin üstesinden gelemiyordum. Elbet bulacağım diye ertelediğim zaman beni daha beter çıkmaza götürüyor. Beni anlayıp yardım edebilecek birine ihtiyacım var. Ama kim, kim, kim... ? Murat abi? Tabi yaa ondan yardım isteyebilirim. Saat geç olmuştu. Artık odama çıkabilirdim. Ben yatıyorum diyerek oturma odasından çıktım. Yukarıya çıkar çıkmaz Murat Abi ye yazdım.
—Murat abi iyi geceler, müsait misin?
—İyi geceler Eylem, müsaitim Aslan yanımda oturuyorduk.
—Yaaa, abi yalnız olduğunda konuşalım. Aslan şimdilik bilmesin. Lütfen
—Tamam Eylem ben birazdan sana yazarım.
Beklerken dişlerimi fırçaladım, pijamamı giydim, kitabımı elime aldım yatağıma girdim. Okurken mesaj geldi.
—Şimdi müsaitim Eylem, hayırdır?
—Aslan nasıl abi?
—Tanımlayamıyorum onu, Garip.. en iyi açıklayan kelime bu sanırım, garip.
—Nasıl yani?
—Sürekli senden söz ediyor, çok seviyorum diyor. Öte yandan sana artık güvenemeyeceğini söylüyor. Ayrılıktan söz ediyor. Sonra tekrar aşkı nüksediyor. Karma karışık işte sen nasılsın?
—Çocuğun ayarlarını bozdum resmen. Bende aynıyım abi. Akıl danışmak için sana geldim. Ailem Barış konusunda ısrarcı, Aslan'ı istemiyorlar. Beni de konuşturmuyorlar. Barış da beni istiyor, Aslan da. Ben sadece Aslan'ı istiyorum. Ama kimsenin isteği olmuyor ailemden başka. Ne bırakabiliyorum, ne devam ettirebiliyorum. Anlatabildim mi?
—Tek sağlam bendim sağolun ikinizde el birliği ile bu gece delirtin beni. Bombok bir durumdasın Eylem. Ben olsam düşünmez kaçırırdım seni ama Aslan'ın durumu buna hiç uygun değil. O yüzden bu şıkkı eliyoruz.
—Bunu biz de eledik :(
—O zaman Aslan'dan ayrılacaksın ve ailenle Barış muradına erecek. Belli mi olur belki sen de Barış'la mutlu olursun. Madem seni her şeye rağmen seviyor.
—Abi Aslan'sız bir mutluluk benim içimde yer almıyor.
—O zaman tanıdığım bazı adamlar var. Mafya vari. Barış'ın adını veririm.
—Saçmalama abi, çocuğu öldürecek miyiz? Pess
—Ben ilah değilim Eylem, aklıma gelen çözüm yollarını öneriyorum. Şu durumda en mantıklısı ikincisi.
—Ayrıl diyorsun yani.
—Eylem içini rahatlatacaksa şunu söyleyeyim sana Aslan bir daha asla eskisi gibi güvenemeyecek sana. Güven bir ilişkide en büyük sorun. Ve senden gizlediği şeyler var.
—Nasıl gizlediği şeyler?
—Bunları anlatmam doğru olmaz Eylem. Şimdilik sadece bu kadarını bil. Aslan sana sandığın kadar dürüst değil. Ha seni seviyor eyvallah. Ama sevgi bir gün biter, güven dürüstlük inaç baki kalır...
—Peki o gizlediği şeyleri ona sorsam?
—Benimle konuştuğunu anlar.
—Ben hallederim. Sağol abi.
—Sen sağol, abi bilip danıştığın için. Dilerim ikiniz için de hayırlı şekilde sonuçlanır.
—İnşallah abim, inşallah... iyi geceler
—İyi geceler Eylem.
Bu gece ki uyuyamama sebebimde bu konuşma oldu. Benden ne gizlemiş olabilir ki? Beni aldattı mı? Kandırdı mı? Geçmişine dair bir şey mi? Acaba tanıştırdığı kızlardan biri sevgilisi falan mıydı? Ya daa onu ilk gördüğümde yanında olan kız?
Ooofff Attı bir alev topu çekildi kenara, nasıl öğreneceğim bunu?
          Peki ya bana güvenmemesi. Göğsüme bir taş oturdu resmen. Sırf ilacı almadım diye miydi? Yoksa ona göre ağzımı açıp 'istemiyorum' diyememem mi? Offf düşün düşün çıkamıyorum işin içinden yarın erken kalkmam gerek. Elime telefonu aldım yazmaya başladım.
—Aşkım ne yapıyorsun?
—Abimle oturdum biraz, yeni geldim eve. Sen?
—Ben de uyuyacağım da yatmadan bir yazayım dedim.
—iyi ettin birtanem.
—Abine her şeyini anlatır mısın?
—Evet anlatırım.
—Bizim birlikteliklerimizi de biliyor mu?
—O kadar da değil Eylem. Bunu düşünüp sormuş olmana inanamıyorum.
—Peki en özel neyini biliyor?
—Senden önceki birlikteliklerimi ayrıntılı olarak bilir.
—Peki onun bilip benim bilmediğim bir şey var mı?
—Hayırdır Eylem bir sorgu sual seziyorum sanki.
—Aranızdaki samimiyeti anlamaya çalışıyorum.
—Samimiyim dedim işte saçma sapan sorular sorma.
—Bana karşı fazla mı sertsin sen?
—Sana karşı fazla karışığım ben. O yüzden uyumak en iyisi. Sonra görüşürüz. İyi geceler
—Peki iyi geceler.
Kestirip attı resmen. Bugünden sonra nasıl olmasını bekliyordum ki. Ayrıca gerçekten bir şeyler gizliyor demek ki. Asıl sorudan sonra celallendi. Öte yandan bana karşı gerçekten soğuk. Belki de Murat abi ona da ayrılmanın en doğrusu olacağını anlatmıştır.
Korka korka ikinci şıkka doğru ilerliyoruz sanırım. Korka korka ve istemeye istemeye... Varsın olsun bu geceki ağlama sebebim de bu olsun. Seni çok özleyeceğim be karagözlüm...

Beğeni ve yorumlarınızı esirgemeyiniz lütfen ☺️
İyi okumalar

İPOTEKLİ HAYATWhere stories live. Discover now