38.Bölüm ; Şiddet

5.4K 315 46
                                    

Defne Özdemir

Çalan telefonun sesiyle gözlerimi aralamıştım. Yağız hala yanımda yatıyordu. Fazla umursamadım ve mükemmel uykucağzımı kaçıran aptal alete uzandım. "Ne var ?" diyerek telefonu açtığımda kulağımı Karya'nın sesi doldurdu.

"Kanka 1 iyi 2 kötü haberim var." dediğinde hızla doğrulmuştum. "Ağzını hayra aç lan !" 

Kısa bir nefes sesinden sonra Karya tekrar konuşmuştu. "İyi haber Yiğit uyandı." dediğinde yüzümde gülümseme ulaşmıştı. "Kötü haber, kız cemiyeti olarak hiç birimizi hatırlamıyor ve Beste bu durum yüzünden kendini yerden yere atmış durumda. Yani bir el atarsan hiç fena olmaz." 

dediği anda arkadan Beste'nin sesi gelmişti. "Beni nasıl hatırlamazsın ya ! Bana bak kafanı ısırırım senin." 

Durumun aciliyetini kavrayıp telefonu hızlıca kapattım ve yatağa uçarcasına sıçradım. "Kalk lan Ayı." diyerek Yağız'ı yataktan ittiğimde seslice bir küfür savurmuştu. "Hay senin yapacağın işe Defne" diye homurdanıp ayağa kalktığında ona karşı sırıtıp orta parmak kaldırmıştım. 

"Hadi hastahane'ye gitmemiz lazım." dediğimde kafasını sallayıp tam çıkacak iken yüzündeki sırıtışla arkasına dönüp bana bakmıştı. "Sen dün gece benimle mi yattın ?" Cümlenin fesat anlamını her zamanki gibi es geçip göz devirdiğimde sırıtması genişlemişti. "Utanma be güzelim. Hoşuna gittiyse biliyorsun ben her gece senle yatabilirim. Korkma diye yani." 

Cümlesini bitirmesiyle yüzüne yastık yemesi bir olmuştu. "Çık dışarı." Yağız anında tüyerken ben de üzerimi değiştirip dışarı çıkmıştım. Aynı şekilde üzerini değiştiren Yağız'da yanıma geldiğinde hızla çıkmıştık.

***

Yiğit'in olduğu odaya girdiğimizde, Beste'yi sakinleştirmeye çalışan bir adet Karya, Hasta yatağında 'ne oluyor amk' bakışları atan bir adet Yiğit, kenarda ona açıklama yapmaya çalışan bir adet Burak ve onlardan tamamen alakasız köşeye çekilip sosisli yiyen bir adet Bulut bulmayı beklemiyorduk tabi.

Yağız Yiğit ile Burak'ın yanına ilerlerken ben de hızla 'yakarım lan burayı' dermişçesine bakan Beste'ye ilerledim. "Durum nedir ?" soruma karşılık olarak yüzüme bir ayakkabı ve saçıma da sakız yemiştim. "Sağ ol ya. Cevabımı aldım." diyerek homurdandım ve bu eylemleri gerçekleştiren Beste'ye baktım.

"Kanka bunun psikolojisi bozuk. Sen boş ver onu". diyen Karya'ya karşılık olarak. "Açelya nerede" demiştim.

"Burada" diyerek Yiğit'in yatağının altından çıkan Açelya ile tüm bakışlar ona dönmüştü. "Ne ? Bakmayı bana öyle. Sadece aşağı bir şey düşürmüştüm ve onu alırken buranın ne kadar rahat olduğunu keşfettim." Açelya'nın bu tipik haline göz devirdiğimde hanımefendi yatağın altından çıkıp yanımıza gelmişti.

"Polis ifade için gelmedi mi ? Onu ne yaptınız ?" sorduğum soruya karşılık Karya, "Sen gelmeden yaklaşık bir yarım saat önce Ayaz ile Aras uğradı. Peşinde olduğumuz adam hakkında bir şey bulamamışlar. Polisi de onlar halletti zaten. "

Kafamı onaylarcasına salladığımda Yiğit sinirle bağırmıştı. "Lan tanımıyorum işte ! Ben bilmiyorum bu kızları. Ne hafıza kaybı be ! Sıktınız iyice. Ben Beste denen şu karıyla sevgili olmuş olamam." 

Bu sözlerinin üzerine -özelliklede son cümleye bakılırsa- kızlarla beraber Yiğit'e öyle bir bakış atmıştık ki, resmen konuşmadan 'hasta masta demeyiz dalarız' demiştik. Ancak tehdit yerine icratı tercih etmiş olan arkadaşımız Beste, hızla ayağa kalkıp bana atmadığı diğer ayakkabısını Yiğit'in kafasına geçirmişti. Sonra ise biz engelleyemeden çiçek vazosunu kafasında kırmıştı.

Biz şaşkınlıkla bir bayılmış Yiğit'e bir de Beste'ye baktığımızda Beste omuz silkmiş, "Ona bir şey olmaz " deyip kendini kanepeye atmıştı. 

Bulut hızla doktor çağırmaya gittiğinde Karya Beste'ye fırça atıyordu. Hayır, mecaz anlamda değil. Gerçekten ! Kanepenin yanında bulduğu fırçayı Beste'yi dövmekte kullanıyordu. Burak ile Yağız, Yiğit'i ayıltmaya çalışıyordu. Açelya ise... Ne yapıyor lan bu kız ?

Kanepede ters dönmüş bir şekilde etrafında dönenlerden bir haber elindeki oyun hamurunu oynayan Açelya, bir yandan da bok gibi sesiyle şarkı söylüyordu. Kulaklarımıza acı lan !

Hızla Yiğit'in yanına gittim ve kenarda bulduğum kolanyayı suratına döktüm. Dur biraz ! Yoksa bileklerine sürmem mi gerekiyordu ? Öksürerek uyana Yiğit ile herkes başına toplanmıştı. Yiğit hepimizde göz gezdirdikten sonra "Beste, Aşkım ne oldu ?" demişti. 

Biz şaşkınlıkla Yiğit'e bakarken, Beste uçarak Yağız'ın yanına atladı ve sıkıca sarıldıktan sonra şaşkınca bakan bize döndü. "Kızlar benimkinin bünye ters işliyor. Sevgiye değil, şiddete muhtaç benim küçük gergadanım " Aşk ilişkilerine birkez daha anlam veremeden geri çekildiğimde içeri telaşla Bulut girmişti. "Çocuklar bunu görmelisiniz." dedi ve elindeki kutuyu hızla Yiğit'in yatağının üzerine bıraktı. 

"Bunu doktorun odasına giderken kapşonlu biri yere düşürdü. Üzerinde adımızı görünce aldım ancak çocuğa bakamadan kaçtı." dedi ve kutunun kapağını açtı. İçerisinde Yiğit ile Beste'nın görev için gittikleri kafedeki bir fotoğrafları vardı. Onun altında ise Burak ile Açelya'nın çatıdan nişan alırken ki fotoğrafı vardı. Onun yanında Karya ile Bulut el ele kaçıyorlarken bir fotoğraf ve onun altında da bizim bu gece Yağız ile çekilmiş bir fotoğrafımız vardı. Fotoğrafta Yağız'ın saçlarını okşuyordum. 

Bakışlarımı kaldırıp Yağız'a baktığımda ikimizinde ağzından aynı iki kelime döküldü.

"Hay içine..."

***

"Çocuklar sanırım bu sefer çok büyük bir pisliğe bulaştık." dedi Bulut. Bir kafede toplanmıştık. Ve aramızda sadece Beste ile Yiğit yoktu. Onlarda hastanedelerdi. "Orasını anladık seni sherlock." diye homurdandım. "Benim anlamadığım. Bu adam nasıl bu kadar profesyonel olabiliyor ?" diyer devam ettiğimde Burak moral sıfır olan bizlere döndü.

"Hadi ama kızlar. Toparlanmamız lazım. Biz bu muyuz ya ? Açelya nerede bana gösterdiğin Tetikçi ? Ya da nerede hackleyemeyeceği sistem olmayan Hacker ? Peki ya nerde mafyaların başı oyun ustası, oyun bozan ?" Dediğinde hepimiz dikleşmiştik. Erkekler bize umutla bakmaya başladıklarında derin bir nefes aldım.

"Pekala, Karya bu adam evde dahi bizi izleyebiliyorsa kameralarımıza erişmiş demektir. Sen sistemi tara ve bu sorunu hallet. Ayrıca bu adam yapabileceğimiz her hamleyi tahmin ediyorsa bizim nerelere gidip ne yaptığımıza kadar her şeyi biliyor demektir. Burada sen devreye giriyorsun Açelya bizim plan için çıktığımız anda sen görünmeden bizi takip edicek ve peşimizdekileri belli etmeden indiriceksin. Plana gelirsek... Burak, Bulut, Yağız ve ben bir şey öğrenmiş gibi yapıp, bir depoya gideceğiz. Adam ona karşı pusu kurduğumuzu sanıcak ancak o depoya bizi öldürtmek için hazırlıklı bir şekilde girdiği sırada biz arka kapıdan tüymüş olacağız. Onları orada kıstracağız ve bu iş burada bitecek. Bu sırada Beste ile Yiğit'de hastane de olacak. Anlamayan ?"

Herkes bana bakıp kafasını salladığında sinsice sırıttım. "Öyleyse yarın gece büyük parti var..."   

*** 

Arkadaşlar lütfen diğer kitaplarıma da bir şans verin. Üvey evlat gibi kaldılar profilimde be ya...

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 

Mafya Kızları ( Düzenleniyor )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin