Bölüm 26 ; Buyrun benim

7.3K 332 23
                                    

Defne Özdemir

Ortadaki mükemmel (!) manzaraya bakarak, kızlara hitaben konuştum. "Sizin yapıcağınız işin ta-" Açelya araya girdi. "Hop küfür yok. Bakın bana ben hiç küfür ediyor-" onun sözünü ise, kolunu cimciren Beste kesti. Kolunun cimcirilmesiyle, Açelya olduğu yerde sıçana döndü. "Ebeni- tövbe tövbe." Beste bıkkınlıkla konuştu. "İçimden bir ses Defne birazdan ağzımıza sıçıcak diyor." Karya kafasını salladı. "Benimkide aynı." Açelya aklına bir şey gelmişçesine sırıttı. " Kanka, bir gün benim ebemi bulur muyuz ?" Hala yanımızda olan Burak, konuştu. "Neden ?" Açelya omuz silkti. "Tüm küfürler ona gidiyor. Bir kurşun döktürelim kendisine."

Anında göz devirdim ve bizimkilere döndüm. "Götünüze rövaşata çekmeden önce kaçmak için 5 saniye var. " Herkes bir anda birbirine bakmaya başladı. Ben ise sayıyordum. "1-2-5 !" Açelya, bir yandan kaçıyordu bir yandan bağırıyordu. "Lan ben 72 den 64 geçen insanım ama nasıl bir sayma çeşidi 3 ve 4 atlar ? "

Açelya'yı tınlamadım ve Yağız'ın kafasına atlayarak, o pırlanta zekasını... anladınız siz.

***

Somurtarak kanepede oturuyordum. İnsan en iyi arkadaşının doğum gününü hatırlamaz mı ya ? 

Karya mutfakta bana kendini affettirmek için bir şeyler yapıyordu. Beste odasına kapanmıştı Açelya ise karşımda Mahmut tuncer tarzı halay çekiyordu. Bir anda durdu ve bana baktı. "Ne o küsmüyüz ?" Omuz silktim. O ise devam etti. "Hiç pas vermiyorsun." Göz devirdim. "Maçta mıyız ?" Yaptığım bu saçma sapan espriden sonra Açelya, - ki söz konusu soğuk esprileri ağlatan kız- bana 'mal mısın' bakışı attı. Tam ağzımı açmış, bir şey diyecektim ki Karya'nın sesi duyuldu. " Yemek hazır."

Açelya ile bir birimize kötü bakışlar attık.Eğer söz konusu yemekse kimse sınır tanımazdı. Ayağa kalktık ve birbirimizin etrafında dönmeye başladık. O anda arka fona vahşi batı müziği girdi. 

Defne ?

Ha.

Müzik nerden geldi ?

bilmem.

baksana o zaman salak !!!!!

İç sesime hak verip çevreme baktığımda, kenarda yüz ifadesi adeta 'kavgayı gönder şevket' diyen Beste'yi gördüm. Onu ve müziğini boş verip Açelya'ya döndüm. Gözlerini kıstı ve elleri ile saçma sapan bir şeyler yaptıktan sonra "Adıuket" diyeb bağırdı. Tam karşılık vericek iken durdum. "Adıuket ne alaka ya ?" Açelya omuz silkti. "Ne bilem gaza geldim bir an."Göz devirdiğim sırada mutfaktan Karya, kıçını yırtarcasına bağırdı. "Yemek !!!!" 

Açelya ile aynı anda koşmaya başladık ve adeta birbirimizin üzerinden atlayarak depar attık. Mutfağa ilk giren kazancaktı. Ah kim mi kazandı. Aslında ikimizde kazanamadık. Çünkü Beste, ikimize aynı anda osmanlı tokatı çakıp, "Zıt eren köy" diye bağırdıktan sonra, kafalarımızı ittirip mutfağa girdi. Bizde arkasından.

En sonunda herkes yerini aldığında, Karya önümüze en sevdiğim yemek olan kırmızı mercimeği koydu. Mercimeğe kısa bir bakış attım. Yafrım sen neden bu kadar tatlısın ?

Açelya ilerleyen dakikalarda kaşlarını çatıp bize baktı. "Lan biri de demiyorki kırmızı mercimek neden turuncu ?" Omuz silktim. "Sen sor diye." Beste aklına bir şey gelmiş gibi bize döndü. "İnsanlığı bir şeyden kurtarmak isteseniz neyden kurtarırdınız ?" Karya göz devirdi. "Bu soruyu insan öldüren mafya kızlarına söylemende büyük ironi tabi." Açelya bir kaç saniye düşündü ve cevapladı. "Yanan bir binadan herhalde." Gözler bana dönünce anında cevap verdim." Acunun programlarından." 

Açelya anında cevabı yapıştırdı. "O imkansız." Beste, "Neden" diye sorduğunda Açelya omuz silkti. "Kanka, iki şeyden kaçış yoktur. Biri kader diğeri ise Acun ılıcalı."

***

Sonunda yemek bitmişti. Ben anında yukarı çıkıp üzerimi giyindim. Altıma siyah tayt üzerime siyah tişört. Onun üstüne siyah bir ceket ve altıma siyah bir ayakkabı. Görünmemek adına kapşonumu başıma geçirdim. Buralar pek tekin değildi. Uğraşmak istemiyordum. Öyüzden saçlarımı iyice cekete gizledim. Basket topunu elime aldım ve bizimkilere haber verip çıktım. Hava kararmıştı. Sokakta kimseler yoktu. İlk defa basket sahasına geliyordum. Çok oynardım ancak benim oynadığım saha yıkılmıştı.

Sahada bir kaç kişi basket maçı yapıyordu. Başımı öne eğerek sahaya girdim. Bakışlar bana dönerken başımı kaldırmadan konuştum. "Bende oynayabilirim miyim ?" Sesimin kalın çıkmasına dikkat etmiştim. Sarışın uzun boylu bir çocuk alayla güldü. "Oynamak için çok sıskasın velet. " Velet mi ? Oysa ben onlar ile yaşıttım. Sarışın çocuğun karşısındaki omzu silkti. "Bize gelebilirsin.  Bazılarının aksine biz fizik ayrımcılığı yapmıyoruz." 

Aralarındaki soğukluk bariz belliydi. Kafam ile onu onayladım ve onların tarafına geçtim. Başımı kaldırmama rağmen yüzüm gözükmüyordu. Bir kaç kişi ile tanışmıştım. Beni takımına alan Barıştı. Alay eden ise Savaş. Maç başladığında takımım öncelik tanıyıp topu bana verdi. Savaş alayla güldü. "Acele etme bücür. Her türlü sayı bizim." İstifimi bozmadan topu sektirmeye başladım. Karşı takımdan biri geldiğinde, topu bacak arasından geçirdim ve arkasından dolanarak tekrar elime aldım. Adının Samet olduğunu öğrendiğim takım arkadaşıma pas verdiğimde topu potaya attı ve sayı bize geçti. 

Savaş ilk başta afallasada hemen toparlandı. "Acemi şansı velet daha yeni başlıyoruz."

***

Yaklaşık bir saat kadar olmuştu. Herkese pas vermiş çoğu kişiyide atlamıştım. Böylece iyi olduğumu kanıtlamış, Savaşı sinir etmiştim. Üstelik kimse kız olduğumu çakmamıştı. Savaş sıkıntıyla ofladı ve bana bakarak konuştu." Erkeksen pas vermeyi değil sayı atmayı dene velet." Alayla sırıttım ve omuz silktim. Top bana geçtiğinde önümdekileri atlattım ve potaya ilerledim. Savaş bana doğru döndüğünde zıpladım. Kendi etrafımda dönerek topu potaya attım. Bu sırada kapşonum düşmüş ve saçlarım açılmıştı. Çevik bir hareketle sayı atarken tutunduğum potadan atladım ve arkamı döndüm. Uzun sarı saçlarım belime kadar geliyordu. 

Sahadaki herkes şaşırmış bir şekilde bana bakarken Savaş'a baktım ve sırıtarak kapak çektim. "Sensin velet." Arkamı dönmüş gidecek iken Savaş bana seslendi. Yüzünde eskisinin aksine hayran bir ifade vardı. "Hey adın ne ?" Arkamı döndüm ve orta parmak kaldırdım. "Sana ne ?" Sonra ise arkamı dönüp tınlamadan ilerlemeye başladım. Tam sahadan çıkacaktım ki bir çocuk koşturarak yanıma geldi. "Abla bu sana." dedi ve elime bir kağıt bıraktı. Katlanmış kağıdı okumaya başladım ancak tek bir kelime yazıyordu. "Eğil."

Yazanı sesli olarak dile getirmemin ardından silah sesleri duyuldu ve olan her şey işte o an oldu. 

Mafya Kızları ( Düzenleniyor )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin