Bölüm 14 : Kavga

9.7K 383 72
                                    

*DÜZENLENDİ*

Multi : Yağız

Bulut'un ağzından

Adamın arkadaşları ve bizimkiler birbirine girerken ne olduğunu anlayamamıştım bile. Tüm bar birbirine karışmıştı ve arkadaşlarımın pek aklı başında olduğu söylenemezdi. Yağız ve Yiğit deli gibi etrafa saldırırken, Burak Açelya'yı durdurmaya çalışıyordu. Çünkü Açelya bar masasının üzerine çıkmış, bir adamın ağzına ayakkabısını sokuyordu.

Tabi eş zamanlı olarak, "Tipine soktuğumun iguanası ! İmalat hatası seni." diye bağırmayı ihmal etmiyordu. Beste yanında adamla kavga ederken, Karya birinin kafasını ısırıyor *

Dur, biraz ne ?

Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken, Defne'nin "Ver küsküyü !" diye bağırdığını duyabilmiştim. Yüzüme yediğim yumruk dikkatimi dağıtırken, sinirle adama karşılık verdim. Beklediğim son şey ise polislerin içeri girip, kavgayı ayırmaya çalışırken dahil olmasıydı.

Hızla Karya'nın yanına ilerledim ve zorlukla adamın kafasından ayırıp, kucakladığım gibi barın dışına koşmaya başladım. Diğerleri de peşimden geliyordu. Biraz olsun uzaklaştığımızda Burak nefes nefese araya girdi. "Nasıl başladı lan bu kavga ?"

Yiğit'in bakışları bana döndüğünde rahat bir tavırla omuz silkmişti. "Eee ?" dedim ardından. "Ne yapıyoruz ?" Yağız kolları arasında dans eden Defne'ye bakarak suratını buruşturdu. "Kızların kafası güzel." Defne söylediğine karın güldü. "Biliyorum çok güzelim."

Yiğit göz devirdi. "Evinizin anahtarı nerede ?" Bu sırada kolundan tuttuğu Beste çırpınmaya başlamıştı. "Sapık var !" Ben gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken, Yiğit sabır dilenircesine yukarı bakmıştı.

"Hayır Bayan Uçan Kedi !" dedi Yiğit homurdanarak. "Sadece sizi eve götürmeye çalışıyorum." Açelya gözlerini irice açarak bağırdı. "Defne, bu Beste'ciğimi eve atmaya çalışıyor." Defne hızla öne atıldığında Yağız belinden kavrayarak geri çekmişti. "Her şeye atlama lan !" dedi sinirle. "Kedi gibisin yemin ediyorum."

Defne sakince Yağız'a baktı. "Yağız," dedikten sonra ağlamaya başlamıştı. Biz şaşkınlıkla beklerken, Yağız telaşlanmış ne yapacağını bilemez gibi Defne'nin kollarını tutmuştu. "Ne oldu ?" Defne bir anda Yağız'ın karnına dizini geçirdi.

Daha ne kadar şaşıracaktım ?

Yağız'ın ağzından boğuk bir inilti koptu. "Bu ne içindi ?" Defne saçını savurarak kollarını göğsünde birleştirdi. "Evde beni öptüğün içindi." Sonra kafasını yavaşça bize çevirdi ve işaret parmağı ile bizleri işaret ederken gözlerini kıstı. "Size de soracağım hesaplarını. Ama şimdi uyumak istiyorum."

dedi ve esneyip, henüz yeni ayağa kallkabilmiş olan Yağızın omzuna kafasını yasladı. Ardından gözlerini kapadı.

"Burak !" diyen Açelya Defne'nin arkasını işaret ediyordu. "Kanguru var !" Ben sarhoşken neden hayvanlar gördüklerini anlamaya çalışırken, Karya sinirle kollarımın arasından sıyrılmıştı. "Kanguru değil o !" dedi Karya sokak lambasını işaret ederken.

Rahatlamış bir nefes aldım. "Sonunda biriniz ayıldı." dediğim an Karya tekrar söze girmişti. "Panda o ! Panda."

bu dediğine Yağız hariç herkes gülmüştü. Yağız gülemiyordu çünkü eğer gülerse şuan ona yaslanarak yatmış olan Defne rahatsız olacaktı. Yağız en sonunda Defne'yi rahat bir tavırla kucağına alarak arabaya ilerlemişti.

Yağız'dan devam.

Defne'yi alıp, arka koltuğa yatırdıktan sonra sürücü koltuğuna oturdum. Ardından arabayı Defne'lerin evine sürmeye başladım. 

Yolu yarılamışken Defne uyku sersemliğiyle gözlerini açmadan bir şeyler mırıldandı. Dikiz aynasından ona baktığımda ne olduğunu anlamamıştım. Sonunda bir kez daha mırıldandığında ne dediğini çözmüştüm.

"Bir gün tahtalı köyü boylarsam, odamdaki metrolara elini süren ilk kişiye dadanacağım. Gulyabani olarak bile peşinizi bırakmam."

Bu dediğine gülerken sonunda eve varmıştım. Arkamda 3 tane araba görmemle bizimkilerin gelmiş olduğunu anladım. Defne'yi yavaşça kucakladım ve montunun cebinde duran anahtarı alıp evi açtım. İçeri girdiğimde Defne'yi odasına yatırdım. Tam gidecekken kolumu tuttu.

"Gitme." dediğinde iç çektim. "Kalamam." Defne, ağlamaklı bir tavırla başını çevirdi. "Neden ?" Oldukça duygusal sahneyi söylediğimle birlikte bozdum. "Çünkü eğer kalırsam, uyandığında bana ana bacı girersin."

Defne bu dediğime kaşlarını çatsa da, bir şey demediğinde yanına uzandım ve uyurken onu seyretmeye başladım...

Burak'ın ağzından devam

Açelya'yı zor da olsa odasına getirebilmiştim. Durum değerlendirmesi yapmak için delice ajdar söyleyen Açelya'yı süzmeye başladım.

Sonuç : Bu durumda kendini atabilecek bir potansiyele sahip.

Bende hemen balkon kapısını kitlemeye başladım. Açelya ise bana 'oğlum sen ne ayak ?' dercesine bakıyordu. Açelya'nın kendi kendine homurdanmasına göz devirerek, yatağa yatmasına yardım ettim. İki saniye gözümü ondan ayırıp geri baktığımda çoktan uymuştu. Bende sessizce yanına çöktüm. Belki bu dünya değil ama, en azından benim dünyam Açelya olmadan çekilmez bir haldeydi.

Yiğit'ten devam

Beste'yi zorla odasına taşırken o bir çocuk gibi mızmızlanıyordu. Sonunda onu yatağına yatırdım ve derin bir nefes aldım. Ona baktığımda bana pek rahat sırıtıyordu. "İstersen burada kal." dediğinde bıyık altından sırıttım. "İstersen, hazır buradayken..." dedim imalı bir ses tonu ile.

Kaşlarını çattı ve hızla bedenimi yataktan iteledi. Kalçam yerle buluşurken, suratıma bir de yastık fırlatmıştı. "Ceza sana. Orada yat !" Hemen ardından suratıma bir battaniye daha attığında göz devirdim. Burada kalmak için iki güzel sebebim vardı.

Hatta birinin baş harfi Beste'ydi.

15 dakika sonra...

"Beste." dedim titrerken. Yerde yatmaktan bedenim donmuştu. "Ne var ?" dedi uyku mahmuru bir şekilde. "Dondum." dediğimde göz devirdiğini hissettim. "Geber." Dişlerim titrerken devam ettim. "Bak hasta olacağım." Beste omuz silkti. "Beter ol." 

Sıkıntı ile iç geçirdim ve uyumaya çalıştım. Ben bu kızdan ne çekiyordum ?

Bulut'tan devam 

Karya'yı almış odasına ilerlerken mutfaktan bir tıkırtı duyduk. Yavaşça oraya doğru ilerlerken tıkırtının sebebini gördüm ve gözlerim şaşkınlıkla irileşti.

Bu ne lan ?

*DÜZENLENDİ*

Mafya Kızları ( Düzenleniyor )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin