33.Bölüm

5.8K 332 47
                                    

Bu bölümde en çok yorum atana ithaf var

Açelya'nın ağzından 

Kutudan çıkan şey kimi için basit birer kağıt parçasıydı, kimi içinse saçma bir son söz. Ama bu benim için çok şey ifade ediyordu. Yazanlar tam olarak şuydu.

Sevgili Kızım,

Biliyorum bu kağıt senin için çok şey ifade ediyor. Veya etmiyordur. Eğer sen bu vasiyeti okuyorsan ben ölmüşüm demektir. Uzun zamandır görüşmediğimiz için beni tam olarak tanımıyorsun. Bana kırgın olmanı anlıyorum. Ama herkes çocuğunu bebek iken terk edebilir. Bu normal. Tamam, belki değil. 

Tüm mal varlığımı sana bırakıyorum. Mafyalık kariyerinin farkındayım. Erişemediğin her şeyde ismimi vermen yeterli

İsmim : Kartal

                                                                                            -Baban-

Duyduğum isim karşısında gözlerim yaşardı. Yıllardır peşinde olduğum adam benim babamdı. Ve ölmesine zerre üzülmemiştim. Aksine sevinmiştim. Sonuçta bana büyük bir miras kalmıştı. Kartal zengin biriydi ve namını duymayan yoktu. Yinede buna ihtiyaç duyacağımı mı düşünmüştü acaba ? Ben mafyaların korkulu rüyası tetikçiydim...

Aras Özdemir

" Samet bana çete hakkında rapor ver "

" İlk üye Beste adında bir kız diğer adıyla Çakal. Lakabı daha çok dövüş mekanlarında biliniyor. İnsanları tuzağa düşürmeye bayılır."

Omuz silktim. "Devam et." Göz devirdi. "Diğer üye Karya. Lakabı hacker. Kıramadığı sistem yokmuş. Ayrıca kız çok akıllı. Çoğu işletim sistemini hacklemiş." Başımla onayladığımda devam etti. "Diğer bir üye, Açelya Dağ. Namı diğer tetikçi. Keskin nişancı gibi düşün. Gözüne kestirdiğinde anında vurur. Bir de çatlak sanırım. İnsanları garip aletlerle deşmek gibi fantezileri varmış." İç geçirdi ve dudaklarını yalayıp devam etti. "Son üye, herkesin korkulu rüyası, mafyaların başı Defne. Daha doğrusu oyun bozan. Eğer biri ona bir yanlış yaptıysa geri dönüşü yoktur. Gözü karadır yani. Çokta cesur. Söylenenlere göre her mafyanın aksine o plansız milansız baskın yapıyor ve şimdiye kadar yenildiğini görmedim."

"Güzel" diyerek onu yolladım. Bakalım şu oyun bozanı bulabilecek miydik ?

*** 

Defne Özdemir

Açelya'yı ilgilendiren bir gerçek olduğunu biliyorduk ancak Açelya sürekli geçiştirmiş ve bize hiç bir şey anlatmamıştı. Sonunda notu bir daha gözden geçirmiş ve casinolar caddesinde no : 58 dükkanına gitmeye karar vermiştik.

Ben hala Açelya'ya trip time yaparken dükkana çoktan varmıştık ancak bu bir dükkan değil bir bardı. Korumalar geçmemize izin vermeyince yabancı dilde konuştum. ( Burada yazarınızın ingilizcesi olmadığı için türkçe yazıyor. ) "Ben Oyun Bozan." adam anında yana kayarken yandan bakışlarımı ona göndererek içeri girdim. İçerisi türkiyedeki barlara benziyordu. Pek bir fark yoktu. Biz anında tezgahlardan birine kurulurken Yağız barmenden viski rica etti. 

Arkamı dönmüş tüm tiplere göz gezdirirken gözüm birinde takıldı. Birine çok benzetiyordum. Benim gibi sarışındı ancak onun gözleri ela rengiydi. Boylarımız eşit gibiydi. Onun kısalığından değilde benim uzunluğumdan dolayıydı. Zayıf sayılırdı. Orta kilonun bir tık aşağısındaydı. Anladınız işte siz. Yaşıtımdı sanırsam. Gözleri benimle buluştuğunda istifimi hiç bozmadan tek kaşımı kaldırdım. Ben 'bilader sen ne ayak ?' moduna girerken o sadece burukça gülümsedi ve bardan çıktı. O değilde ben bu gülümsemeleri sadece dizilerde görüyorum. Onda da kız hafızasını kaybetmiş, gülümsemeyi sunan çocukta onun sevgilisi çıkıyordu. E ben hafızamı kaybetmediğime göre ? Dur biraz ! Yoksa kaybettim mi ?

Defne, bence sen hafızanı değil beynini kaybetmişsin.

Neden ya ?

Valla bende soruyorum. Neden ya diye ? Neden kaybettin beynini neden gerizekalısın sen ?

İç ses ben onumu diyorum.

Hee. Beyinsizsin çünkü bir insan hafızasını kaybettiğinde hatırlamadığı anıları olur.

E bende hatırlamıyom. Mesela 4 yaşında neli pasta sevdiğimi hatırlamıyom.

Pasta sevdiğini hatırlıyorsun ama !

Apla büyüksün.

İç sesimle olan çatışmayı kestiğimde bizimkiler çoktan ayaklanmıştı. Ben de ayağa kalkarak konuştum. "Gidiyor muyuz ?" Karya göz devirdi. "Hayır Defne hanım. Sen kendi kendine saçmalarken biz şüpheli birini bulduk onu takip ediyoruz. " Gözlerimi irice açtım. " 8 kişi mi takip edicez. Adam anlar. Bu çok yanlış bir taktik. Karya sen Beste'yi al. Mutlaka arka kapı vardır. Oradan dolaşın. Burak ve Yağız siz eğer topuklamamız gerekirse diye burda kalın ve arabayı hazırlayın. Beste sen Yiğit ile görünmeden arkamızdan gelin. Pusu gibi yani. Biz de Açelya ile müşteriymiş gibi adamı takip edicez."

Herkes onayladığında Açelya bana takip etmemi gereken adamı göstermişti. Adamı arkadan pek göremiyordum ve sanırım gözden kaçırıcaktım ancak hala peşindeydik. Adama barın alt katında bir odaya girdiğinde hiç düşünmeden Açelya ile içeri daldık. Ben anında silahımı çekerken gördüğüm manzara beni çok şaşırtmıştı.

İçeride gördüğüm sarışın çocuk ve arkasında bize silah doğrultmuş 4 adam vardı. Sinirle soludum ve Açelya itiraz etmeden silahını aldım. Ardından gözlerimi irice açtım. "Arkanızda." Hepsi bir anda arkalarına dönerken odanın iki yanında bulunan metal süs tepsiye sıktım. İki silahla aynı anda sıkmam sonucu iki kurşunda metalden sekip hesapladığım gibi adamların tam kalbine isabet etmişti. Onlar afallarken daha ateş edemeden ben ortadaki ikisinide vurdum ve geriye sarı kaldı. Sarışın silahını almaya bile tenezzül etmezken ben sinirle soludum. "Kural 1 ; Düşmana asla arkanı dönme. " Sarışının türk olduğunu dövmesinden anlamıştım o yüzden türkçe konuşuyordum. Tam sarışını da indirecek iken bir şey bana engel oldu ve o an fark ettim. Sarışın annemin kopyasıydı. Evet ona çok benziyordu. Sarışın kahkaha attı. "Sonunda anlamaya başladın Defne." Kaşlarımı çattım. "Neyi ?" Omuz silkti ve hayatımı değiştirecek o cümleyi söyledi. "Annemize benzediğimi kardeşim." 

Mafya Kızları ( Düzenleniyor )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin