Bölüm 29 ; Mafya Kızları

6.6K 315 37
                                    

Defne Özdemir

Kurşun sesleri bana bir ninni gibi geliyordu adeta... Tekrardan düşünmeye itiyordu beni. Sahi nasıl düşünmüştüm bu kadar kolay olabileceğini. Öylece adamı öldürüp elimizi kolumuzu sallayarak çıkmak... 

Kurşunlar birbir sekerken bağırdım. "Yağız, Bulut'u ve Beste'yi dışarı çıkar. Yiğit sen Burakla arkadan dolaş. Kızlar bulabildiğiniz herşey ile siper alın. Dışarı çıkıyoruz." Herkes dediğimi bir bir uygularken bir elimde silah diğer elimde beyzbol sopası ile dışarı çıktım. Dışarıda yaklaşık 15 adam vardı. Tabiri caizse hepsininde ebesini miyavlamıştım. Lan siz kim köpek bana ateş açmak he ?

Daha fazla adam toplanmadan topuklarımızı götümüze vura vura arabaya koşmuş sonrasında gazı köklemiştik.

***

Akşam olmuştu ve erkekler evlerine gitmişti. Beste'yi dikkatsizliği konusunda baya bir azarlamıştık. Saat 09.00 gibiydi. Açelya bana döndü. "Kankitolar benim size söylemem gereken bir şey var. " Açelya ilk defa ciddi bir pozisyon aldığında işlerin sıçımtırak bir hal alıcağını anlamıştım. Çünkü açelya ve ciddi olmak eşittir, kutup ayısıyla çölün ilişikisi.

Kıyamet kopacak ben diyim.

Siktir git nuriye.

Açelya gözlerimi yaşartacak derecede ciddi iken Beste konuştu. "E hadi söyle." Açelya derin bir nefes aldı. "Ben hamileyim."Adından mutlu son. demedi tabi ki. Yeşil çamda değiliz biz. Şimdi şöyle ki , biraz karıştı ortalık. Sar geri bilader.

"Ben Burak ile çıkıyorum." Ben daha bir şey demeden Karya'dan şu nida döküldü. "Ha." Beste yerinde huysuzca kıpırdanırken ben sinirle soludum. "Lan. Bak ben bunlara feci kıl olmaya başladım ha..." Beste'de soluklanıp konuştu. "Ben de Yiğit ile çıkıyorum. " Karya sevinç çığlıkları atarken , Açelya yalnız olmadığı için rahatlamıştı. Sonra bir anda durdular ve nuri alço ifadesiyle donup kalmış bana baktılar. O sırada içimden geleni söyledim. "Ben bu erkeklerin ta anasını bacısını ebesini bebesini sapını suyunu sopunu soyunu topunu evire çevire-" sözümü kesen çalan kapı ziliydi. Açelya zafer ile sırıttı. "Kanka hayat sana sansür basıyor." Sinirle soludum. "Ben basacam şimdi sana sansür." Hepsi bir anda odalarına kaçınca ısrarla çalan kapıyı açmaya gittim.

Ancak kapıyı açtığımda karşımda sarhoş bir adet Yağız beklemiyordum. Ben daha bir şey demeden savsak adımlar ile içeri geçti. Kendi kendine bağırmaya başlayınca elim ile ağzını kapattım. "Şştt. Sessiz. Şimdi ben ayılman için sana kahve yapıcağım." dediğimde o çoktan yığılmıştı koltuğa.

Lonet okuyarak mutfağa giriyordum ki iç sesim nuriye konuştu.

Hemen dur orda. Bir adım daha atma. Rica ediyorum o mutfaktan uzak dur

Neden miş o ?

En son kahve yaptığın zamanı hatırlıyor musun ?

2 yıl önce

Bana adeta sırıtan kahve bardağını aldırmadan kahve kabını elime aldım. Ne kadar koymam gerekiyordu ? Aman. Fazla içiversinler biraz diyerekten tüm kabı boşalttım. Sonrasında ise gelişi güzel suyu doldurdum. Aroma katar diyede çilek suyunu sıkıp, hijyenik olsun diye de domestos kulanmıştım. Kaşık bulmadığım için karıştırmadan pişirmiş ve sonumu hazırlayarak bunu kuzenim suya içirmiştim.

Şimdiki zaman

İç sesime göz devirip Karya'nın bana öğrettiği gibi kahve yaptım. İçeri geçtiğimde Yağız kendi kendine şarkı söylüyor ve arada bana uzaylıymışım gibi bakıyordu. Yavaşça yanına ilerledim. Ardından kahveyi başından aşağı boşalttım. Çığlık çığlığa ayağa kalkarken zafer ile sırıtıyordum. Ayılmıştı ancak bir sorun var gibiydi. Dur biraz. Yoksa kahveyi içirmem mi gerekiyordu ?

Sonra diyorlar türkiye neden gelişmiyor.

İç sesime dil çıkarıp yanmış olan Yağız'ı sürüklemeye başladım. "Ah Defne Ah. Allahtan bir sarhoş olalım dedik." Şikayetlenip duran yağızı banyoya ittim ve Ayaz'ın kyafetlerinden verip dışarı çıktım. 

Su sesi geldiğinde derin bir nefes aldım. Odama doğru ilerlerken gürültü dikkatimi çekmişti. BU da neyin nesiydi ?...

Beste'den devam.

Süper sonik bir hızla Defne'den kaçtığımda odama doğru topuklamıştım. Kapıyı kapattım ve arkama döndüğümde hiç iyi bir manzara ile karşılaşmamıştım. Odamdam darmadağındı. Eşyalarım yerdeydi. Ve odamın ortasında elinde bıçakla çığlık maskeli bir adam duruyordu. Yeri göğü inleten çığlımı salamadan adam eli ile ağzımı kapattı. Beni yatağa yatırdı ve sıkıca kavradığı iki elimi yatağın kenarlarına bağladı. Karnına doğru bir tekme savurduğumda hafifçe inledi ve ayaklarımıda sıkıca kavrayıp yatağa bağladı. Aklıma bu pozisyonda türlü türlü senaryolar gelirken kapı açıldı ve içeri Açelya girdi. Açelya'da bağlanmıştı ve arkasında lacasa de papel maskeli bir adam duruyordu. Silahını Açelya'nın kafasından çekmeden onu da sandalyeye bağladığında kapı bir kez daha açıldı ve içeri Karya girdi.

Bağlı olan Karya'nın arkasında ise The mask filmindeki adamın maskesi vardı. Onuda bir diğer sandalyeye bağladıklarında içimden dua ettim. Lütfen Defneye'de bir şey olmasın. Kapı açıldığında içeri Defne girdi. Ancak onun arkasında herhangi biri yoktu ve bağlı da değildi.

Defne bozguna uğramış bir şekilde konuştu. "Sizde kimsiniz ve evimde ne işiniz var ?" Çığlık maskeli adam konuştu. "Merhaba oyun bozan. Sen bizim patronumuzu aldın biz de senin arkadaşlarından birini alıcağız. Eğer bir adım daha atarsan üçü de gider." Defne sinirle gözlerini kapattı ve ellerini yumruk haline getirip sıktı.

Adam eğleniyormuşçasına güldü ve parmağıyla işaret ederek sayıştırmaya başladı. "Red kit red kit. İşin yoksa siktir git." Parmağı Karya'da durduğunda Karya'nın arkasında ki adam hiç düşünmeden ateş etti. Sonrasında ise odada kızların acı dolu feryatları duyuldu.

Hani bazı anlarınız vardır. Size bir ömür gibi gelen. Karya'ya giren kurşun sanki bana isabet etmiş gibi içim yanmaya başladı. Biz böyleydik işte. İçimizden birine bir şey olduğunda hepimize oluyordu. Birimizin canı yansa hepimizin ki yanıyordu. Birimiz ağlasa hepimizin gözünden yaşlar isyan ediyordu.

İşte o an, hayatımın gözlerimin önünden film şeridi misali geçtiği an, bir kez daha anlamıştım. Karya, Açelya, Defne ve ben Mafya kızı değildik. Biz, mafya kızlarıydık...

Mafya Kızları ( Düzenleniyor )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin