İkisi de gülümseyerek başlarını salladılar.Beray gülümseyerek :

-Benim ki yakın gibi görünüyor.
Dediğinde şaşkınlık ve mutlulukla ona döndüm.

Bu konuyu sonra konuşmak üzere camiden çıktık.

Kızlarla Fırat'ın konum bildirdiği lahmacun salonun önüne geldiğimizde kızlarla biraz ötede durup hazırlanmaya başladık. Telefonlarımızı çıkarıp, bluetooth cihazıyla bağladıktan sonra Dicle 'nin hepimizi konferansa alıp görüşme başlatmasıyla bluetooth kulaklığını peçeni altından kulağıma taktım. Onlar da kulaklığı taktıklarında anlaştığımız üzere sadece ben salona girdim. Kızlar dışarda gizlenerek bekliyor olacaklardı. Ben çıktığımda onlar da uzaktan beni takip edeceklerdi.

Beray'ın sesini duydum :
-Evet arkadaşlar, Kim Kimin Gölgesi ? Operasyonumuz başlamış bulunmaktadır. Şimdi de sözü Aysima ya bırakıyorum.

Kulağımdaki kahkahalara bende gülerken onlara katıldım. Kulaklığa doğru kısık sesle konuştum :

- Evet. Kim kimin gölgesi operasyonumuz için bulunduğumuz mekan aşırı lahmacun kokmakta ve burnumuzun direği kırılmak üzeredir. İçerdeyim merkez . Şüpheli şahıs Ayaz Güngör ve yandaşları orta masalardan birine oturmuş bulunmaktadır. Ben de arkaya geçmekteyim. Dua eder dua beklerim.

Kulaklıktan kıkırtılarını duydum. Aynı zamanda Derin'in :

- ALLAHIM!! Çok heyecanlı deyişini duyduğumda kıkırdadım.

Selin araya girip konuştu :
-Ya bir susun. Ben heyecandan tırnaklarımı kemirmeye başladım. Susun da Aysima ne yaptıklarını söylesin.

Selin'in söylediğine mırın kırın edip kabul ettiklerinde arka bir masaya geçip oturdum. Ayaz ve diğerleri koyu bir sohbette gibiydiler.

Garsonun önüme gelip siparişimin ne olduğunu sormasıyla :

-Ben arkadaşlarımı bekliyorum da, onlar gelmeden sipariş vermek istemiyorum. Dedim.

Garson başını sallayıp yanımda uzaklaşınca, sesli bir şekilde söylendim.

-Yalan da söyledik iyi mi? Gölge Ayaz çıkarsa ben biliyorum yapacağımı.. Allahım yalan söyledim sen affet.. Günahım onun boynuna çok amin.

Kızların gülüşünü duyduğumda ofladım. Beray heyecanla :
-Neler oluyor anlatsana! Ne yapıyorlar? Diye sorunca,

Gözlerimi onlarda sabitleyip cevap verdim :

-Bir masanın etrafında yedi kişi oturup lahmacun yiyorlar. Sonra baya da bir koyu sohbet içindeler. Anıl yummuş gözünü açmış ağzını indiriyor hepsini mideye.. Allahım yiyişe bakk..

Sessizce kahkaha attığımda kızlar da gülüyordu. Derin :

-Hayal edebiliyorum. Bak birazdan Furkan'ı önündekini yemeye de başlar görürsün.
Deyip kahkaha attı.

Ayaz yüzündeki gülümsemeyle birşey anlatıyordu. Offf keşke yakın bir masaya geçseydim. Aşırı merak sardı şimdi beni.. Neye bu kadar gülümsüyor..ne anlatıyor.?

İçsesimin araya girmesiyle düşünmeyi bıraktım:
-Ve Aysima'nın aşk tohumu da filizlenir. E hayırlı olsun. Senin ki oldu da bitti maşallah.. Hemen bir merak etmeler, keşke yakına otursaydım demeler. Utanma da söyle hadi bekliyorum itirafını.. Bak tamam hernekadar seninle sürekli olarak zıt olsak da bu itirafı ilk bana yapman gerektiğini biliyorsn öyle değil mi? Hadi hadi bekliyorum.

Yok. Benim içesim olamaz bu! Hayır ben ciddiyim. Ben zeki sen manyak. Nasıl oluyor ya.. İçsesim:
-Sen deli ben manyak olmasın mı o cicim? Dediğinde artık sabrımın son demlerindeydim. Hafif yüksek sesle farkında olmadan bağırdım :

KUŞKU VE TUTKUМесто, где живут истории. Откройте их для себя