Bölüm 29- Zamanı geldiğinde...

833 76 3
                                    

Finale bir adım kala o.O Beğenmeniz dileğiyle... ;))))

Eylül

Üzerimdekilerden bir çırpıda kurtulup iç çamaşırlarımla yatağımın içine girdim. Ahh o kadar çok yorulmuşum ki göz kapaklarım kendiliğinden kapanıyor. Aslında bugün Yamaçın yanında kalmak isterdim fakat o evi temizlerken çok yorulduğumu bahane ederek beni yanından göndermişti. Kim bilir, belki de ilaçlarına tam olarak başlamadan önce dövmeli kızla vedalaşmak istemiştir. Derin bir nefes alıp örtüme daha çok büründüm.

Tam sızacağım sırada zil sesiyle yerimden sıçradım. Uzanıp telefonumu elime aldım. Ah saat daha dokuz muymuş? Yeniden zil çaldığında yatağımda diğer tarafa döndüm. Hayır o kapı açılmayacak, hiç de yeni bir tartışmaya hazır değilim ben. Bu sefer mesaj bildirim sesiyle telefonumu yüz hizama getirdim.

'Bence sende kahve de vardır.'

'Yok.'

'Şeker alırken gördüm, kapıyı aç.'

'Uyuyorum, çok yorgunum. Lütfen rahat bırak.' Bir onbeş saniye mesaj gelmesini bekledim. Cevap gelmeyince telefonumu sehpanın üzerine koydum ve gözlerimi kapadım.

Balkon kapımdan gelen tıkırtıyla gözlerimi araladım fakat dönüp bakmadım.

"Cidden uyuyor muydun, saat daha dokuz?"

"Neden bu kadar geç kaldın, son mesajın üzerinden en az on dakika geçti?" Yatakta bir hareketlilik hissettim. Sırtımda hissettiğim soğukluktan örtümü kaldırdığını anladım. Sonrasında o boşluğu sıcacık bir beden doldurdu.

"Ovv, komşucuğunu da mı beklermiş? Duş aldım, koklamak ister misin?"

"Defol evimden."

"Şaka yaptım." Belime dolanan kolla omzumun üzerinden ona bakmaya çalıştım.

"Ne yapıyorsun?" İşaret parmağını göbeğimin üzerinde gezdirmeye başladı.

"Neden iç çamaşırlarınla uyuyorsun ki? Ya üşütürsen?" Dişlerimi sıkarak konuştum.

"Sana ne yapıyorsun dedim?" Derin bir nefes aldı. Nefesini verdiğinde saçlarımın uçuştuğunu hissettim.

"Merak etme, sözümü tutarım. Yani burada bulunma sebebimi yanlış anlama."

"O zaman çek elini." Kolunu çektiğinde ve yeniden özgürlüğüme kavuştuğumda ona doğru döndüm.

"Neymiş sebep?"

"Derdin ne, anlat bana."

"Nedenmiş? Kimsin ki sen, neyimsin?" Dudaklarını ıslatıp gülümsedi.

"Yüzsüz seksi komşun?" Ne? Ah hayır, nasıl öğrenmiş? Gülümsemesi yüzüne daha yayıldı.

"Sarhoş olduğun gece ağzından kaçırdın."

"Neyse ne? Yani hiçbir şeyimsin." Başını salladı.

"Haklısın, anlatmak istemiyorsan anlatma." Ellerini başının altında birleştirip gözlerini kapadı. Ne yapıyor bu? Hah! Burada uyuyabileceğini falan düşünüyor olamaz değil mi?

"Evine git hadi. Hem sen nasıl o balkondan geçtin, hani uğraşamazdın?" Önce tek gözünü ardından diğer gözünü açtı.

"Eğlenceliymiş aslında, bundan sonra o yolu hep kullanabilirim." Başımı salladım.

"Umarım yeni komşun anlayışlı biri çıkar." Birkaç saniye sessiz kaldı.

"Taşınıyor musun?" Yeniden başımı salladım.

"Yoksa kaçarak cazibemden kurtulabileceğini falan mı sanıyorsun? Çok geç kızım, kabul et artık." Alayla nefesimi verdim.

"Neyi?"

"Çok büyük bir yerim var benim." İşaret parmağını anlıma dayadı. "Burada da." Sonrasında göğsüme- "Burada da." Eline bir tane geçirmemle elini kendine çekip üflemeye başladı.

"Saçma sapan hareketler yapma!" Başını salladı.

"Tamam, hep unutuyorum. Daha doğrusu engelleyemiyorum, bir anda oluveriyor."

"Sapıklıktandır o sapıklıktan."

"Emin misin?" Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve elime uzandı. Ne yaptığını anlayamadan elimi göğsüne dayadı.

"Bence normal değil." Neyden bahsettiğini anlamaya çalıştım ama sonrasında elinin hemen altındaki çarpıntıyı hissettim. çok... hızlı. Elimi çekmeden fısıldadım.

"Evet normal değil, bir doktora görün sen." Gülümsedi.

"Daha çok erken değil mi? Seni tanımıyorum bile. İşin kötü tarafı kesinlikle yanlış kişisin."

"Yanlış kişi?" Cevap vermeden saçlarıma uzandı ve oynamaya başladı.

"Ne oldu Eylül, bugün?" Anlatmamam gerek ama ilk defa anlatırsam rahatlarmışım gibi hissediyorum.

"Değer verdiğim birisi olmayan birisini görüyor ve-"

"Tanı konmuş bir hastalık mı?" Başımı salladım.

"Onunla mı yaşamaya başlayacaksın?" Yeniden başımı salladım. Başımı kaşıyıp gülümsedi.

"Köpek miyim ben?" Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.

"Ne hissettiğini bildiğimi söylesem?" Durup söyleyeceği şeyi bekledim.

"Birkaç ay önce kız kardeşimi kaybettim ve babam bir anda tuhaf şeyler söylemeye başladı; hayaletleri gördüğünü. Ölümüne sebep olduğu bazı kişilerin..." Hala kalbinde duran elimi yavaşça geri çektim. Sert bir şekilde yutkunup yeniden gözlerine baktım.

"Neden bana bunu yapıyorsun, bugün benim için zor bir gündü." Ahh, yüz ifadesi... Saçlarımdaki eli yavaşça yüzüme indi, ne ara akmaya başladığını anlamadığım gözyaşlarımı sildiğini fark edebildim.

"Bana bilerek yaklaşmadın değil mi? Yapmadığını söyle, bu çok adice olur çünkü ben..."

"Sana karşı bir şeyler hissediyorum, çok farklı şeyler. Buraya neden geldiğimi değiştiremez miyim?" Sesli bir şekilde burnumu çektim.

"Sen... berbat birisisin." Başını salladı.

"Biliyorum ama inan bana, babam o hale gelinceye kadar ben... bilmiyordum." Derin derin nefes alıp gözyaşlarımı durdurmaya çalıştım.

"Liste?"

"Ben gönderdim."

"Neden direkt söylemedin. Kim olduğumu öğrenir öğrenmez?"

"Babamdan nefret ederdin, belki de onu öldürmek isterdin." Elini yanağımdan indirip ona sırtımı döndüm.

"Şimdi de nefret ediyorum, babandan da senden de." Kolunu yeniden belime doladığında gözlerimi kapadım. Hissettiklerim, şuanda bile o kadar mantıksız ki. Başını sırtıma dayadı.

"Benim için yanlış kişisin Eylül. Belki de sana hiç yaklaşmamalıydım. Ama izin ver, senin için doğru kişi olabilmeyi deneyeyim." Elimi karnımdaki elinin üzerine koydum.

"Zamana ihtiyacım var, benim için Yamaç her şeyden daha önemli."

"Tamam."

"Onu vazgeçirmek zor olacak."

"Babamla görüşmek ister misin?"

"Olur. Nedenini duymak isterim." Parmaklarımı parmaklarının arasından geçirdim.

"Zamanı geldiğinde seni bulurum, nerde olursan ol." Anlamsızca gülümsedim.

"Tamam."

"Ve Denizden uzak dur."

BÖLÜM SONU

Elini Tutabilir Miyim?Donde viven las historias. Descúbrelo ahora