Bölüm 10- Düşünmeeee!

1.2K 89 19
                                    

Sıla

"Of Hasret saçmalama ya. Dün gece söyledim ya garsonla çarpıştım tüm tepsi üzerime döküldü diye."

"Evet canım, söyledin. Ama Saner gibi taş bir çocuğun üzerine düştüğünden hiç bahsetmedin."

"Çünkü önemsizdi Hasret, Denizi sarışın bir yellozla öpüşürken görmüştüm. Üzerimdekinin kim olduğuna bakamadım pardon."

"Ama Saner bakmış kimin üzerine düştüğüne de mi?" Bizim şuanda Deniz hakkında konuşuyor olmamız gerekmiyor mu ya? Takmış kız kafayı Sanere.

"Önemsizdi Hasret tamam mı, önemsizdi."

"Hiç de önemsiz falan değil Sıla. Gözlerin kör olmuş senin, karşındaki altın fırsatı göremiyorsun resmen."

"Ne altın fırsatı ya, ne altın fırsatı?"

"Saner Erdağ kızım o. Senin yerinde olmak isteyen o kadar insan var ki, sen o çocukla tanıştın. Üstelik seni tanıdı, bunun ne demek olduğunu anlamıyorsan-"

"Anlamıyorum, anlamak da istemiyor-"

"Kızlar geldik!" Başımı çevirip pencereden dışarıya baktım. Gelmiştik. Evimizin önündeydik. Şuanda Hasretle, iki yıl içinde de Sanerle paylaşacağım evin. Ve biz tam da şuanda Hasretle Saner hakkında tartışıyorduk. Ne Sanermiş ya? Tüm hayatım allak bullak oldu resmen. Yıllarca sinir oldum ben o çocuğa, yıllarca ondan uzak olmak için her yolu denedim fakat sadece bir çarpışmayla geldi hayatımın tam merkezine oturdu resmen. Onun hakkında konuşmak istemiyorum, onu düşünmek istemiyorum. Benim şuan düşünmem gereken kişi Deniz değil mi ya? Deniz, sonunda tanışabildiğim dostum. Bugün pek bir solgundu. Belki yorulduğundandır ama daha farklıydı sanki. Denizi daha önce hiç öyle görmemiştim. O benim en büyük enerji kaynağımdı öyle kolay kolay sinirlenmezdi ya da üzülmezdi. Bugün bir şey olmuş belli. Acaba bize mi alışamadı? Yeni tanıştık sonuçta ve ben çenesi düşük arkadaşlarımla bayağı bir rezil oldum. İyi hoş çocuklar da, Hasret tüm gece boyunca Denizi sıkboğaz etti ya, tabi Saner gelinceye kadar. Saner geldiğindeyse bu sefer tüm oklar ona çevrilmişti, Deniz üzerinde uyguladığı tüm taktikleri ve konuşturma yöntemlerini onun üzerinde de uyguladı ve- Ah yine mi Saner ya? Düşünmeeeee!

Onura teşekkür edip arabadan indim. Hasretin delici bakışlarının benim üzerimde olduğuna emindim. Hayır ne bekliyor ki? Medyayı sallayan sosyetik varisle çarpışmam neyi değiştirebilir? Her gün görüyoruz zaten gazetelerde dergilerde, yok Saner Erdağ şununla görüntülenmiş, yok Saner Erdağ şu mankenle ilişki mi yaşıyor? O manken, o şu, o bu her gece değişiyor bizim Hasretin bana söylediği şeylere bak?

Kapıyı açıp içeriye girdim ve odama doğru yöneldim.

"Uyuyorum ben, iyi geceler." Sesli bir şekilde nefesini verdiğinde çoktan odamın kapısına varmıştım. İçeri girdim ve hızlı hareketlerle üzerimdekilerden kurtulup kendimi yatağa attım. Ahh, duş almaya bile mecalim yok. Neyse ya sabah alırım, en iyisi ben pijamalarımı giyineyim. Üzerime bir şeyler giyebilmek için doğrulmaya çalıştım fakat vazgeçip iç çamaşırlarımla kendimi yeniden yatağa attım. Telefon zil sesimi duymamla soyunurken yatağa fırlattığım telefonuma uzandım ve kimin aradığına baktım. Bende kayıtlı olmayan bir numaraydı.

"Efendim."

"Sıla!"

"Saner." Saat kaç ya? Gece yarısını çoktan geçti birazdan sabah olacak ve yine sinirlerim tepemde.

"Ne var?"

"Çok kabasın." Sadece sana özel Saner Erdağ.

"Söyleyeceğin bir şey yoksa kapatıyorum. Uyuyacağım."

"Dur kapatma! Cüzdanını burada unutmuşsun, onu haber verecektim. Arar da bulamazsan merak etme yani." Ses vermeden bir süre durdum. Aslında kendimce Sanerdeki bu değişikliği sorguluyordum. Nasıl... nasıl bu kadar farklı biri olabilir? Nasıl bana bu kadar...kibar evet kibar. Bildiğin odun nasıl bu kadar kibar olur?

"Hey uyudun mu? Sıla!" Sessiz kaldım. "Ah iyi o zaman, rüyanda beni gör. Öptümmm."

Ben... gerçekten tuhaf hissediyorum.

***

Birkaç saat önce

Eylül

"Oha çantamı bile toparlamışsın. Cidden beni kovuyor musun?"

"Kovmuyorum, sadece... gönderiyorum." Mahalle kadınları gibi ellerini beline dayadı.

"Bir hedef yoksa göndermek değil kovmak oluyor o."

"Seninle tartışmak istemiyorum tamam mı Saner, hadi git artık."

"İki gün dayanamadın ya. Biz... çocukluk arkadaşıyız. Yani en azından böyle zamanlarda beni desteklemen gerekmez mi?" Arkadaş değiliz, sadece tanışıyoruz!

"Güle güle."

"Derdin ne? Yoksa eve erkek mi atacaksın? Hımm, Deniz mi?" Ellerimi önümde çapraz bağlayıp kaşlarımı kaldırdım.

"Ne alaka?"

"Sadece... dün sizi gördüm, barda. O... seni tanıdı mı? Çok uzun zaman oldu, yani ilk aşkını hatırlamış olması çok..."

"Farklı."

"Bence de."

BÖLÜM SONU

Elini Tutabilir Miyim?Where stories live. Discover now