Bölüm 11- Sadece gidemez misin?

1.1K 77 14
                                    

2012 den

Yamaç

"Sen o kızdan hoşlanıyorsun Yamaç."

"Eee ne olmuş?"

"Ama Saner hala burada?"

"Evet burada. Birazdan da uyanır. Hadi git artık."

"Gitmemi istiyor musun?"

"Tabi ki."

"Eğer isteseydin-"

"Biliyorum. Sadece...kendiliğinden gidemez misin?" Tek istediğim bu, kendiliğinden gidebilmen. Yoksa...

"İstemiyorsun. Gitmemi. Sanerin gitmesini de istemiyorsun. Çünkü yalnız kalmaktan korkuyorsun." Korkuyorum.

"Yalnız kalmayı seviyorum ben."

"Kimse yalnızlığı istemez. Böyle düşünmen...sadece diğer insanlar için cesaretinin olmamasından." Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım ve gözlerimi açtım. Ona doğru bir adım attım.

"Haklısın." Bir adım daha. "O kızdan hoşlanıyorum." Tam gözlerinin içine baktım. "Haklısın. Korkuyorum, yalnız olmaktan. Bu yüzden buradasın, en başından beri. Eğer gerçekten yalnızlığı isteseydim hiç yanıma gelemezdin. Hiç benimle tanışamazdın ve... başkalarının seni öğrenmesine asla izin vermezdim." Durdum. "Şimdi sen cevap ver bakalım, neden Sanerden çekiniyorsun?" Dudakları yavaşça kıvrıldı.

"Çünkü onu...çünkü onun sesini duymak istemiyorum, çünkü onun güldüğünü görmek istemiyorum. Sen... sen onun yanında rahat olabilirsin, tamam bu da tuhaf ama rahatsın işte. Aynı kızı seviyor olmanıza rağmen. Çünkü sen... sen Saneri de seviyorsun, hatta belki Burçinden bile daha fazla ama ben... Ben tamamen senin tarafındayım tamam mı? Ben senin ondan nefret eden tarafınım. Ben de onu seviyorum, gerçekten. Ama sevgimden daha fazla kızıyorum ona. Onu gördüğümde... kalbim acıyor?" Gözlerimi gözlerinden el bileğine indirdim.

"Dövme mi yaptırdın?" Küçük elini avuçlarımın içine alıp bileği kendime doğru çevirdim.

"Neden?"

"Bundan sonra hep yaptıracağım, vücudumun her yerine."

"Neden dedim?"

"Beni böyle fark edebilmeni umuyorum. Ben... gitmek istemiyorum." Bileğinden kendime doğru çektim ve kollarımı kollarının üzerinden ona doladım. Başımı omzuna dayadığımda o da tişörtümün uçlarını kavramıştı.

"Ben de gitmeni istemiyorum. Çünkü beni asla terk etmeyecek olan sadece sensin. Gitme."

***

Kapıdan içeriye girdiğimde Deniz ve Sılayı gördüm. Deniz ona kahve makinesini nasıl kullanacağını gösteriyordu. Onlara doğru yaklaştım ve cüzdanı Sılaya uzattım.

"İşte cüzdanın."

"Ah, teşekkür ederim. Dün gece kafam neredeydi cidden bilmiyorum." Başımı salladım ve tezgahın arkasına doğru yürüdüm.

Deniz beni tanımadı. Dün tüm gün boyunca dikkat ettim ama hiç farklı bir durum sezinlemedim. Eylülü tanımıştı, hem de ilk bakışta. İyi mi kötü mü bilmiyorum ama o beni tanımadıysa ben de hayaleti oynayacağım. Deniz beni tanıyıncaya kadar çıkmayacağım ortaya. Çünkü korkup kaçmasını istemiyorum. Biliyorum çok zor atlattı ve ben ona geçmişi hatırlatırım. Onu ilk kez gördüğümde acı çekiyordu, çok fazla. Küçücük bir çocuğun kaldıramayacağı kadar fazla. Ayakları kan içindeydi ama asıl acı veren bu değildi. Yastığını ıslatan gözyaşları bundan dolayı değildi. Asıl acıyan ayakları değil kalbiydi sanırım.

Sıla... farklı bir kız. Daha doğrusu hareket ederken ya da konuşurken çok fazla temkinli. Ne olup biteceğini tartar gibi.

Saner... her kıza aynı gözle bakan bir tip. Bir kişi hariç. Burçin. Ama nedense dün Sılaya davranışları Burçine davranışları gibiydi. Acaba...altında başka bir şey mi var? Bu kız Saneri etkilemiş olamaz değil mi?

***

Saner

"Dün gece Yamaçta mı kaldın?"

"Hıhı."

"Nasıl?" Gözlerimi okuduğum dergiden ayırıp ona döndüm.

"Kendin sorsan?" Alt dudağını dişlerinin arasına alarak gülümsemeye çalıştı.

"Aramalarıma cevap vermiyor?" Dergiyi sehpanın üzerine bırakıp ayağa kalktım. Ona doğru bir adım atacağım sırada telefonum çaldı.

"İki saat sonra depoya gel. Hesabımızı kapatalım artık."

"Tamam."

"Ne?"

"Bu sefer kaçmayacağım. Depoda olacağım, iki saat sonra." Telefonu kapattığımda yeniden Burçine döndüm. Neler döndüğünü sorgularcasına bakıyordu.

"Ben gidiyorum." Çıkmak için kapıya ulaştığımda kolumdan tuttu.

"Nereye?" Çarpık bir sırıtışla cevap verdim.

"Doğruyu söylememi tercih edersin değil mi? Yine uçkuruma sahip çıkamadım ve kızın abisi tarafından basıldık. Hesaplaşmak için depoya çağırıyor?"

"Ne?"

"Merak etme, tek taraflı değildi. Yani iki üç sopa yer dönerim. Sonra görüşürüz, akşam yemek yiyelim." Kolumu Burçinin ellerinden kurtarıp çıktım. Arabama ulaştığımda koltuğa oturdum ve başımı arkaya yasladım.

"Ah, umarım sadece sopayla son bulur. Sanırım bu sefer yanlış adama çattın Saner."

BÖLÜM SONU

Elini Tutabilir Miyim?Where stories live. Discover now