Bölüm 18- Ne yapmış olabilir?

711 69 10
                                    

"Yuhh, benzin mi bitti!"

"Ah kulağım! Kızım ne bağırıyorsun ya?"

"E benzin bitti dedin." Direksiyona doğru yaklaşıp benzin göstergesini görmeye çalıştım. Yanıp sönüyor ya, bitti demek mi bu?

"Biraz önce bir petrol geçtik. Zaten saat daha erken, akşama varırız eve." Sanerin arabanın kapısını açtığını gördüğümde uzanıp koluna yapıştım.

"Nereye?"

"Petrole."

"Ben de geliyorum." Hızla kendi kapımı açıp kendimi dışarıya attım.

"Gerek yok ben alır gelirim yarım saate."

"Beni bu dağ başında yalnız mı bırakacaksın?" Kollarımı önümde çapraz bağlayıp somurttum.

"Yoksa korkuyor musun?" Yüzündeki alayla ifadeye karşılık suratımı biraz daha astım ve gökyüzüne bakmaya başladım.

"İyi, gel." Hemen yanına gidip koluna girdim.

"Yol çok bozuk ya o yüzden girdim koluna."

"Bir şey dedim mi?" Evet dememişti, ben neden kendimi açıklıyorsam? Hem de Sanere! Onun bana yaptıklarının yanında...

***

Eve varır varmaz banyoyu hazırlayıp kendimi sıcak suyun içine attım. Ahh, nasıl bir gündü ya? Her yanım ağrımış. Yarım saat dedi en az iki saat yürüdük. Off Saner! Suyun üstündeki köpükle oynarken bir an aklıma Yamaç geldi. Evet ya, Yamaç! Kafede çalışmaya başladığımızda gayet de iyi anlaşmıştık. Rahat biriydi, ne bileyim öyle kendini beğenmiş bir hali yok gibiydi. Anlaşılasıydı ve ben de gayet iyi anlaşmıştım. Hem onun evinde Sanerle karşılaşmıştım. Yani Sanerin de arkadaşıydı. Eee nerede bu çocuk şimdi?

Acelece durulanıp banyodan çıktım ve elime ne geldiyse giyindim. Saçıma havlumu sarıp salona geçtiğimde Saneri haberleri izlerken buldum. Oldum olası sevmemişimdir şu haberleri. Hep bir olay hep bir olay. Her zaman moralimi bozmuştur zaten. Yanına yaklaşıp kanepenin diğer yanına oturdum.

"Saner bir şey soracağım."

"Bugün ne kadar çok şey sordun." Sehpanın üzerindeki kumandaya uzanıp televizyonu kapattı. Ayaklarını kendine çekip bağdaş kurdu ve bana doğru döndü.

"Evet?" Hadi hızlıca soruvereyim de kurtulayım.

"Yamaç nerede?" Beklediğim cevaplar 'Yamaç kim' ya da 'hangi Yamaç' gibi şeyler.

"Evinde." Gözlerimi kırpıştırıp ben de onun gibi oturup ona doğru döndüm.

"Nasıl evinde ya?"

"Nerede olsun çocuk Sıla? O nasıl bir soru ya?" Sanerin tepkisi şaşkınlığımı alıp götürmüştü.

"Gerçekten evinde mi?" Başını salladı. "Görüşmüyor musunuz peki?"

"Neden görüşmeyelim ki? Görüşüyoruz."

"Ne zaman?" Kaşlarını kaldırıp yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı.

"İyi misin sen?" Kendimi geriye doğru çekip ellerine uzandım.

"En son ne zaman görüştünüz?" Önce ellerimize baktı sonra da şaşkın bir yüz ifadesiyle yeniden yüzüme baktı.

"Yediğin bir şey mi dokundu?"

"Yaa, Saner! Cevap ver." Derin bir nefes aldı.

"Hani geçenlerde bir arkadaşımda kalmıştım ya, hani sabahında annemlerle tanışmıştık." Başımı salladım. "O gece Yamaçta kaldım." Yeniden başımı salladım. Yani görüşüyorlar. Peki biz, yani Yamaç ve ben?

"Yamaçı bir ara akşam yemeğine mi çağırsak?" Elini ellerimin arasından çekip alnıma dayadı.

"Allah Allah, ateşin de yok." Elini sertçe ittirdim.

"Ne yapıyorsun?"

"Asıl sen ne yapıyorsun Sıla? Bir anda bana Yamaçla ilgili şeyler soruyorsun, akşam yemeğine çağıralım falan diyorsun? Cidden iyi misin? Sen Yamaçı sevmezsin ki, hatta sinir olursun. O yüzden ben de bir arkadaşımda kaldım dedim sana, Yamaç olduğunu söylemedim." Kim Yamaçı sevmiyormuş, b-ben mi? Nasıl ya? Neden ki? Yine ne yaptım?

"Ne bileyim. Yemeğe çağırırsak aramız belki düzelir diye dedim."

"Yamaçla aran düzelsin mi istiyorsun. Çok kızgındın, kararını ne değiştirdi?" Ben mi kızgındım? Yani ben bir şey yapmadım mı? Yamaç ne yapmış olabilir ki yıllardır küsüz? Başımı salladım. Yamaçın ne yaptığını öğrenmenin en doğal yolu onunla yüzleşmek sanırım.

"Yemeğe çağıralım." Saner de başını salladı.

"Sen öyle diyorsan... Çağıralım!" BÖLÜM SONU

Elini Tutabilir Miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin