Bölüm 22- Sırası mıydı?

709 67 13
                                    

Eylül

Anahtarı deliğine sokmak için biraz daha çabaladım ama bir türlü deliğe denk getiremiyordum. Sonunda pes edip yerimde tepindim ve gözlerimi kısarak ardımdaki kapıya baktım. Yüzsüz seksi şey acaba şimdi ne yapıyordur? İç çekip kapıya doğru bir adım attım. Parmağımı zile dayayıp düşünmeye başladım.

Haklıydım. Şüphelenmekte gayet de haklıydım. O kız Denizden bahsederken sanki çok iyi tanıdığı birinden bahsediyor gibiydi. Ne şüphelenemez miyim zaten? Deniz benim için önemli tamam mı? Deniz benim için...

"Elini zilimden çeksen!" Kaşlarımı çatarak başımı kaldırdım ve biricik her zamanki gibi çıplak komşuma baktım.

"Neden, ziline basmam yasak mı? Sen benim ekmeğimi yemiştin ama." Kaşları yavaşça yukarı kalktı.

"Ne kadar içtin sen?" Sana ne? Hesap mı vereceğim sana?

Sağ elimi kaldırıp işaret parmağımın ucunu gösterdim.

"Azıcık." Yüzüme ciddi bir ifade takınmaya çalıştım fakat dudaklarımı bir türlü kapatamıyordum. Otuz iki diş sırıtmaktan çenem ağrımaya başlamıştı.

"Hııı, belli." Bana doğru uzattığı eline baktım. Ne istiyor ya bu çocuk? İki elimle birden bana doğru uzattığı elini yakaladım ve sallamaya başladım.

"Ne yapıyorsun?" Gözlerimi kısıp bana bakan gözlere baktım.

"Ne yapmamı istiyorsun? Yoksa!" Ellerimi çekip ağzıma dayadım. Yüzsüz seksi şey! Pislik şey!

Sabır dilenir gibi başını iki yana salladı ve elini yeniden uzattı.

"İçeri gel, sana kahve yapayım." Bak bak bak! Kahve içelim ayaklarına... Ohh! Hızlı bir hamleyle yeniden eline yapıştım ve kendime doğru çektim.

"Bana ne? Sen gel. Beni eve atacaksın değil miiii?" Elini ellerimden kurtarıp arkasına döndü. Ama artık çok geçti. Sinirle elini saçlarının arasından geçirdi.

"Ne yapıyorsun? Kapıda kaldım senin yüzünden." Ellerimle göğsüne vurup vücudumu ona dayadım ve başımı kaldırıp konuştum.

"Ben de senin yüzünden kalmıştım, ödeştik." Beni kendinden uzaklaştırmak için omuzlarımdan ittirdiğinde dengemi sağlayamayıp popo üstü yere düştüm.

"Acıdııı!" Ellerini beline sabitleyip aynı çatık kaşlarla yüzüme bakmayı sürdürdü.

"Anahtarını ver."

"Hı?"

"Anahtar!" Bana doğru uzattığı eline baktım. Anahtar mı? Ellerine yapışıp beni yerden kaldırmasını bekledim.

"Seni kaldırmamı beklemiyorsun değil mi? Kendin kalkabilirsin. Şimdi bana anahtarı ver!" Kaşlarımı çatıp alt dudağımı sarkıttım.

"Beni kaldırırsan veririm anahtarı." Oflayarak elini çekti ve ben de çektiği eliyle havalanmış oldum. Biraz fazla sert çekmiş olacak ki kendimi durduramayıp yine tişörtsüz komşumun bedenine yapıştım. Kendimi geri ittirmek için ellerimi yeniden göğsüne koyduğumda geri gitmeme belimdeki kol engel oldu. Geri gitmek için biraz daha uğraştım ama buna bir türlü izin vermiyordu. Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Ne yapıyorsun?"

"Hareket etmesen artık. Yaptığın her hareket ve söylediğin her şey sinirimi bozuyor." Verdiği tepkiye ve ses tonuna suratımı asıp başımı sallayarak karşılık verdim.

Kapıyı açıp beni içeriye sürüklemeye başladığında onu hiç tepkisiz takip ettim. Odamın önüne geldiğinde kapıyı açıp benimle beraber içeriye girdi. Beni yatağa oturttuktan sonra dolabıma yöneldi. Büyük gözü açıp bir süre bakındı ve sonra dolabımdan kısa bir pijama altı ve bir tişört çıkardı. Bana doğru yürümeye başladığımda gözlerimi irice açıp kollarımı kendime siper ettim.

Elini Tutabilir Miyim?Where stories live. Discover now