Bölüm 9- Bu gece sendeyim

1.3K 101 10
                                    

"Yapabilirim!!!"

Elbette yapabilirdim, hatta sonuna kadar! Nasılsa o başvurduğum şirketlerden hiçbir zaman cevap gelmeyecekti. Gülümseyerek yerimden kalktım ve camdaki ilana doğru yürüdüm. Eğer Denizle aynı iş yerinde çalışabilirsem sonuna kadar gidebilirdim, yeniden onunla tanışabilir ve yeniden en yakın arkadaşı olabilirdim.

Çocuklara hemen geleceğimi söyleyip kasaya doğru ilerledim. İş için geldiğimi söylediğimde kasadaki kız üst kata çıkmamı söyledi. Hızla üst kata çıktım ve kapalı olan tek kapıyı çalıp içeriye girdim.

"İyi günler, ben iş ilanı için gelmiştim." Masasının başında ayakta duran otuzlarındaki adama baktım. Patron o olmalıydı. Hımm, o zaman masanın hemen önünde ayakta dikilen yakışıklı çocuk kim?

"Hoş geldiniz, buyurun ikiniz de şöyle oturun." İkimiz de? Adamın gösterdiği sandalyelere doğru ilerledim ve oturdum. O çocukta hemen karşıma oturmuştu.

"Aslında bizim de iki elemana ihtiyacımız vardı. Kasada gördüğünüz eleman bu hafta işten ayrılacaktı. Yani..."

Yaniiiiii işe girdim, hem de bayağı rahat. Ah iyi ki iki çalışan alacaklarmış yoksa işim çok zordu. Karşımdaki çocuk da yeni mezundu fakat daha önce bu tarz mekanlarda da çalışmışlığı vardı. Ah çok şükür!

Patron önde biz arkada aşağıya indik ve mutfağın arkasındaki odaya doğru ilerledik. Tabi ki arkadaşlarıma da küçük bir okey işareti atmayı unutmamıştım. Ah, Hasretin yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. 'Aferin kızıma' der gibi bakıyordu ya.

Odaya girdiğimizde patron dolaplarımızı gösterdi ve giysilerimizi verip ayrıldı. Üzerimi değiştirmem gerekiyordu fakat yeni iş arkadaşım da hiçbir hareketlilik yoktu.

"Öhüöüm. Şey acaba biraz dışarı çıkabilir misin?" Şaşkın bir ifadeyle bana döndü.

"Hey, biz artık iş arkadaşıyız. Benden mi utanıyorsun?" Gözlerimi kısıp yüzünü daha dikkatli inceledim. Ciddi değil, hem de hiç değil. Birazdan büyük bir patlama yaşayıp kahkahalarla gülmeye başlayacak. Şakacı çocuk! Seninle iyi anlaşalım, hıh? İşaret parmağımı kapıya diktim.

"Yamaç, dışarı!"

***

Sonunda çıkış saatimiz gelmişti. Ah ne çok çalışmıştım. Ama yoruldun mu diye sorun, tabi ki hayır. Gün boyu Deniz bize işle ilgili şeyler göstermişti. Her ne kadar mesafeli davransa da onunla konuşmayı onun yanında olmayı çok özlemişim. Onu tanıdığımı belli etmemek için de çok çalıştım tabi, mesela öğle yemeğinde. Herkese yemek geldi falan ben de tuttum dedim ki 'Denizin karabibere alerjisi var' Hayır nerden biliyon demi? Böyle pot kırılır mı ya? Sonra dedim işte, karabiberi görünce yüzünü buruşturdu falan diye. Allahtan sallama konusunda pek zorluk çekmiyorum, alıştım artık canım.

İşin komik tarafıysa Hasret ve Onurun gün boyu kafede oturup Denizi ve beni kesmeleriydi. Bildiğin oturdular o masaya ve akşama kadar bir şeyler içtiler. Dedim gidin, yok! İlla görecek Hasret hanım, iyi ki dedim hoşlandığım çocuk diye. Aman öyle böyle bitti ya ilk gün sorunsuz, gerisi de böyle geçer herhalde. 2014 e dönsem de fark etmez artık. Tanıştım ben Denizimle.

İş çıkışı patronumuz hep beraber bir şeyler yapmayı önerdi. Herkes birer teklif sundu tabi yok şurası iyi mekan burası şöyle falan diye. Sonunda Yamaçın teklifiyle ona gitmeye karar verdik. Tabi Yamaç anladı benim sıkıntımı ve Hasretle Onuru da davet etti.

Yamaç küçük bir dairede yaşıyordu ama tek kişiye göre gayet geniş ve konforluydu. Tamam, azıcık dağınık olabilir fakat Onurdan bin kat daha iyi yemin ediyorum. Onurun evini genelde Hasretle ben temizliyorduk ve o gün o evden çıkmamız pek kolay olmuyordu açıkçası. Çocuk psikolojik olarak da biyolojik olarak da pasaklı.

Oturduk işte sohbet falan ediyoruz, Hasret hemen çöreklendi Denizin başına başladı sorularını sormaya. Aman çaktırmasın diye dinledim bir süre sonra da boşverdim. Hem benim için de iyi olabilirdi Denizin ve Hasretin kaynaşması. Daha kolay Denizle arkadaş olabilirdim mesela ve eğer yeniden Deniz bana karşı bir şeyler hissederse Hasret aramızda olurdu. Konuşun konuşun yavrucaklarım siz! Ben de Yamaç ve işten ayrılacak olan kız Gamzeyle sohbeti bayağı koyulaştırmıştım. Aslında her ne kadar bana iş olanağı sağlamış olsa da Gamzenin işten ayrılacak olmasına üzülüyordum. Çok kafa kızdı ve her türlü iyi arkadaş olabilirdik ya. Neyse artık eldekilerle idare etmek lazım. Elimde aklı her zaman en saçma işlere çalışan bir adet Onur, diktatör bir Hasret, can kankam Deniz ve tam olarak nasıl bir insan olduğunu çözememiş olsam da arkadaş olma potansiyeli yüksek bir adet Yamaç vardı. Fena bir kadro sayılmaz ha?

Hepimiz kendi kafamıza göre bir yandan içiyorduk bir yandan da sohbet ediyorduk ki kapı ziliyle ortalık biraz sessizleşti. Yamaç kapıyı açmaya gittiğinde herkes sessiz bir şekilde gelen kişiyi bekliyordu. Eee rezil olmak istemeyiz değil mi Yamaçın misafirine?

"Bu gece sendeyim." Bu sesi tanıyorum ben.

"Ne oldu?"

"Kardeşin beni kapıya koydu."

"Sonunda."

"Sen kimin tarafındasın be?" Önde Yamaç arkada misafiri içeriye girdiler.

"Hımm, misafirlerin varmış."

"Yeni iş arkadaşlarım."

"Çalışmaya mı başladın." Şaşkınlıktan açılmış ağzını kapatabildiğinde yavaşça bize döndü ve hepimizi tek tek süzdü. Sıra bana geldiğinde işaret parmağını bana doğru uzattı ve "Sen!" dedi.

"Sen bardaki kızsın!" Aferin Saner, beni tanıyabilmiş olman ne büyük bir başarı!

BÖLÜM SONU

Elini Tutabilir Miyim?Where stories live. Discover now