Bölüm 20- Biliyordum.

693 69 8
                                    

Sıla

Gözlerimi karşımdaki kızdan alamıyordum. Bu o kızdı emindim, Denizle tanışmam gereken zamanda Denizimin dudaklarını sömüren yelloz. Emindim çünkü o an kızı her türlü aklıma kazımıştım ben. Denizle tanışmayı beklediğim anda belki de bu kız yüzünden planlarım suya düştü benim. Kim ki bu kız? Yine nereden çıktı karşım-

"Tanıştırayım. Sıla, ev arkadaşım. Eylül, Yamaçın kız kardeşi." Yamaçın kız kardeşi mi? Yamaç? Eylül? Hiç tanımadığım iki isim... Neden hayatım onlar yüzünden karman çorman olmuş gibi hissediyorum. İkisini de tanımıyordum ben. Ama iki yıl öncesine gittiğimden beri bir şekilde hayatımdalar değil mi? Ahh ne şekilde olduğunu da bilmiyorum ya neyse.

"Sen o kızsın. Barda Denizle öpüşen!!!" Ahh hadi ama, bakma öyle tuhaf tuhaf! Neyden bahsettiğimi gayet de iyi biliyorsun. Denizi tanımıyorum deme bana, şuracıkta yığılır kalırım artık!

Silkelenip aklımı toparlamaya çalıştım. Kendine gel Sıla! Şok geçirilecek zaman değil bu zaman. Yutkunup Sanere baktım. Şaşkın bir yüz ifadesiyle bir bana bir Eylüle bakıyordu. En sonunda buna bir son verip yürümeye başladığında ne yaptığını anlayamadım bir süre. Sonradan fark ettim kapının deli gibi çalındığını.

Saner önde arkasında Yamaç salona girdiler. Hiç değişmemiş Yamaç, sanki iki yıl değil de iki gün geçmiş gibi. Sanerin ardından yere bakarak girdi sonra da başını yavaşça kaldırdığında bakışları beni buldu.

"Nasılsın Sıla?" İyiyim ben, sadece aklım çok karıştı o kadar. Başımı sallamakla yetindim. Deli gibi merak ediyordum ne için aramızın bozulduğunu. Hafif gülümsedi ama çekindiği her halinden belli. Nasıl davranması gerektiğini tam olarak çözemedi henüz.

Nefesimi verip ben de gülümsedim. Tepkimi gördüğünde gülümsemesi biraz daha yayıldı yüzüne. Bana doğru bir adım attı. Bir adım daha, bir adım daha. Beni kollarının arasına aldığında göz ucuyla Sanere baktım. Gözlerime beklentiyle bakıyordu sanki. Belki de bundan cesaret alıp Yamaçın gömleğinin eteklerinden tuttum ve başımı ona doğru döndürüp biraz daha yaklaştım ona.

"Üzgünüm, o kadar ileriye gitmemeliydim. O cümleleri kurmamalıydım hiç. Ben o konuda ne kadar hassas olduğunu biliyordum Sıla." Ses tonu beynimi uyuşturuyordu sanki ama- Bir dakika! Hangi konuda hassasmışım ben? Ayrıca ne kadar hassas olduğunu bilmiyordum olmayacak mıydı o? Başımı kaldırıp yüzünü görmeye çalıştım fakat görebildiğim tek şey çenesiydi.

"Benden uzak durmanı istedim. O kafeden ayrılmanı istedim. Ben... Nedenini sorma Sıla. Öyle istedim işte." Merak ediyorum, neden sormayayım? Yine de başımı salladım, yapabileceğim tek şeydi sanırım.

Kendini benden yavaşça uzaklaştırdığında yüzünde biraz öncekinden çok daha büyük ve samimi bir gülümseme vardı.

"Eee hani yemek? Çok açım ben."

"Ah, hiç sormayacaksın sandım." Saner homurdanarak mutfağa geçtiğinde Yamaç ve Eylülü masaya aldım. Yamaç tam karşıma oturmuştu, onun yanınaysa Eylül. Sanerin de yemekleri getirip masaya yerleşmesiyle yemeğe başladık.

"Yemekleri Saner mi yapıyor?" Başımı salladım.

"Ben yemek yapmayı bilmiyorum." Yamaç da gülümseyerek başını salladı.

"Ne zamandı? Yani beni gördüğün zaman." Bakışlarımı Yamaçtan Eylüle çevirdim.

"Efendim?"

"Ben gördüğünü söyledin. 'Sen o kızdın' dedin. Ne zamandı?" Yutkunup gözlerimi kaçırdım.

"İki yıl önce." Ona değil yemeğime bakıyordum.

"İki yıl önce?"

"Barda."

"Barda? Denizle öpüşürken?" Başımı salladım. Saner ve Yamaç pür dikkat bizi dinliyorlardı.

"Nasıl hatırladın, yüzümü bir kere gördüysen?"

"Bilmem, hatırladım işte." O günden sonra kabusum oldun, nasıl hatırlamam?

"Denizle ne zaman tanışmıştın?" Başımı kaldırıp yeniden yüzüne baktım. Neden bana Denizle ilgili bu kadar şey soruyor ki bu kız? Denizle ne tür bir bağlantısı olabilir?

"Kafede çalışmaya başladığımda."

"Ne zaman kafede çalışmaya başladın?" Bir kere daha yutkundum. Ses tonu, bakışları... sanki hesap soruyormuş gibi."

"Benle aynı gün Eylül. Ne yapmaya çalışıyorsun, neden böyle sorular so-" Eylül denilen kız alaylı bir sırıtmayla karşılık verdi.

"Senle aynı gün ha? Sence de tuhaf değil mi abi, ne beni ne Denizi henüz tanımayan birinin o olayı öyle hatırlayıp iki yıl sonra gördüğü birine şu sendin diyebilmesi. Sence de tuhaf değil mi?"

BÖLÜM SONU

Elini Tutabilir Miyim?Where stories live. Discover now