57.bölüm

1.9K 90 143
                                    

Bahar çıkan mart ayı ile birlikte kendini iyice hissettirmeye başlamıştı. Güneş tam gökyüzünde, önüne hiçbir bulutun geçmesine izin vermemiş bir şekilde salınıyordu. Masmavi gökyüzü, parlak güneş ile yarışıyor gibiydi. Birbirlerini geçmek için ayrı bir fırsat kolluyor haldeydiler. Bu durum kampüs hayatına da yansımış şekildeydi. Kampüs bir kez daha senenin en kalabalık günlerini yaşıyordu. Çiftler koca akasya ağaçlarının gölgeleri altında birbirileri ile vakit geçiriyorlardı. Arkadaş gurupları kampüsün bahçesindeki çiçek açmış kiraz ve erik ağaçlarının arasında oturmuşlar, hiçbir dertleri yokmuş gibi, buraya ders için gelmemişler gibi grup sohbetlerini devam ettiriyorlardı.

Mimarlık bölümü, öğrenci işlerinden aldığı belgeler ile rektörlük binasından çıkan Jungkook, yeniden sevgilisini bekliyordu. Okul ile bağlatısı tamamen kopmuş halde değildi. Okulu bırakmak için girdiği konuşmadan, eli boş çıkmış ancak kaydı dondurma kararı almıştı. Okul, henüz birinci sınıf öğrencisi olmasına rağmen, başarılı bir öğrenciyi okul ile ilişkisini kesmek istememiş, kararından pişman olma olasılığını göze alıp kaydı dondurmayı teklif etmişlerdi. Jungkook elindeki belgelere bakıp iç geçirmiş, bir süre öğrencisi olamayacağı üniversitede göz gezdirmeye başlamıştı.

Okulun dayandığı yeşil manzaraya bakıp iç çekerken, okul bahçesinde tüm fakülteleri dolanan el yapımı derenin suyu ile rahatlatıyordu kendini. Verdiği karardan pişmanlık duymuyordu fakat içinde bir boşluğa düşmüş durumdaydı. Benim hayalim diyebileceği bir rüyaya sahip olmamıştı hiçbir zaman. Bir keresinde lise döneminde catring şirketinde çalıştığı anlarda garsonluk için bir yalıya gitmiş ve bu yalının mimarisine hasta olmuştu. O kadar güzel tasarlanan bu yalı onun hayatında gördüğü en güzel yeri binlerce kat geride bırakmıştı. O gün bir mimar olmak istemiş, arkasında güzel eserler bırakmak için heyecanlanmıştı. Bunun için gece gündüz çalışmış ve istediği bölüme nihayet gelebilmişti.

Fakat şimdi hayal adını verebildiği biri vardı hayatında. Diğer tüm şeyleri geride bırakan bir isim. Bu isim onun için o kadar değerli ve önemli biri haline gelmişti ki, bugüne kadar yaşadığı zorlukları, çektiği çileleri bir kenara bırakmış; onun arkasından koşmak için kendini hazır hale getirmişti. Bir hayali vardı , sevdiğini hayaline kavuşturmak. Bu onun için değersiz bir sürü şeyden kat be kat daha önemli hale gelmişti. Yeniden iç çekti, rektörlük binasının merdivenlerinden görünen kendi fakültesine baktı. Binaya bu kadar uzaktan daha önce hiç bakmamıştı. Fakat şimdi görüyordu ki ince ince işlenmiş bir sürü ayrıntı vardı binada. Hayal dünyası ile sentezlenmiş bir modernlik akıyordu her yanında. Jungkook o kapıdan bir kez daha giremeyeceği için elbet üzgün hissediyordu kendini ama asla pişman değildi.

Onu düşünceleri arasından kaldıran ona doğru gelen sevgilisi Jimin olmuştu. Gülümseyerek sevgilisine doğru geliyor, elindeki belgeleri zafer bayrağı gibi sallıyordu onun önünde. Jungkook sevgilisinin bu çocuksu sevincine bakıp gülümsedi. Verdiği karardan asla pişman olmayacağını hatırlatmıştı ona Jimin. Jungkook daha 1 dakika öncesine göre daha rahat ve huzurlu hissesiyordu kendini.

"Işlemlerim tamamlandı. Italya'daki okula kaydım yapıldı. Bir banka hesabı açıldı. Şimdi sadece iki gün sonra gelip, vizemi ve pasaportumu almam gerekiyor." Dedi. Heyecanla sevgilisinin koluna giren Jimin'in gözlerinin içi parlıyordu. Erasmus sorumlusu kadın ona o kadar sıcakkanlı davranmıştı ki Jimin kaygılandığı konulardan çoktan kurtulmuş gibi görünüyordu. "Sen neler yaptın?" Diye sordu.

"Ben de fakülteye gittim. Oradan gerekli belgeleri aldım ve buraya geldim. Buradaki işimi hallettim. Yani tam anlamı ile değil ama kaydımı dondurdular." Dedi Jungkook. Merdivenlerden inmek için ilk adımını atmıştı. Bu sırada elindeki belgeleri dürüp cebine sokuşturmak ile meşguldü.

FRIENDS🦋🍀🌈Where stories live. Discover now